1204 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
fi
AHIS
B
‹LG‹LER‹
Do¤umuyla ilgili olarak farkl› tarihler verildi¤inden, kesin olarak bilinmemektedir. Annesi Safiy-
ye binti Abdulmuttalib, Peygamber Efendimizin (a.s.m.) halas›, babas› Avvam da Hazreti Hatice’nin
(r.a.) kardeflidir. Mübarek bir silsileye mensup olan Zübeyr, Hazreti Ebubekir’in (r.a.) daveti ile Müs-
lüman olduktan sonra baflta amcas› olmak üzere, müflrikler taraf›ndan muhtelif iflkence ve ezi-
yetlere maruz kald›. Ancak, Resul-i Ekrem’in (a.s.m.) yan›ndan hiçbir zaman ayr›lmad›.
Hazreti Zübeyr, Habeflistan’a hicret eden kafile ile birlikte Mekke’den ayr›ld› ve daha sonra ora-
dan Medine’ye gitti. Medine’ye geldikten sonra yap›lan hemen her savafla kat›ld› ve cesareti ile
tan›nd›. Bütün s›k›nt›l› dönem ve savafllar›n en fliddetli anlar›nda hep Resulullah’›n yan›nda yer al-
d›. Bundan dolay›d›r ki, kat›ld›¤› savafllarda yara almayan hiçbir yeri kalmad›. Uhud Savafl›n›n en
fliddetli hengâm›nda vücudunu kalkan yaparak Peygamber Efendimizi (a.s.m.) korumaya çal›flt›.
Mekke’nin fethi s›ras›nda ‹slâm ordusunun sancaktarl›¤›n› yapt›. Hemen hemen bütün savafl ve
seferlere kat›ld›¤› gibi Veda Hacc›na da kat›larak haz›r bulundu. Bu üstün vas›flar›ndan dolay›d›r
ki, Cennetle müjdelenen on Sahabe aras›nda yer ald›. Zaten Peygamber Efendimize (a.s.m.) tâbi
olurken, ölümüne kadar sad›k kalaca¤› fleklinde vaatte bulunmufltu. Peygamber Efendimiz (a.s.m.)
onun için, “Her peygamberin bir havarisi (yard›mc›s›) vard›r. Benim havarim Zübeyr’dir” fleklinde il-
tifatta bulundu.
ZÜBEY‹R GÜNDÜZALP (1920-1971):
Kafkas as›ll›, Konya’n›n Ermenek ilçesine yerleflmifl bir
ailenin çocu¤u olarak dünyaya geldi (1920). As›l ad› Ziver olup Üstad, Zübeyir bin Avvam Hazret-
lerine atfen ismini Zübeyir olarak de¤ifltirmifl ve bu isimle tan›nm›flt›r. ‹lkö¤retimini Ermenek’te
yapt›ktan sonra ortaokulu Silifke’de okuyup bitirdi (1939). Bu tarihten itibaren önce Ermenek’te
sonra Konya’da posta-telgraf muhabere memuru olarak çal›flt›. Konya’da bulundu¤u s›ralarda
Nurlarla tan›flt› ve ömrünün sonuna kadar iman hizmetini en güzel flekilde ifa etti.
Emirda¤’da Üstad’› ziyaret edip (1946) yan›nda kalmak istedi¤ini bildirdi. Memuriyetine devam
etmesi, daha sonra yan›na al›naca¤› cevab›n› ald›. 1948’de Afyon’da tutuklanarak Bediüzzaman’la
birlikte alt› ay hapis yatt›. Bu tarihten itibaren Üstad’›n vefat›na kadar hep yan›nda kald›.
Üstad’la hapis yatarken yanl›fll›kla serbest b›rak›ld›¤›nda bu f›rsattan yararlan›p özgürlü¤üne
kavuflma flans›na sahipti, ancak o, yap›lan yanl›fll›¤a itiraz ederek tahliyeyi engelledi ve böylece
Üstad’›ndan ayr›lmad›. Nurcular›n takibata u¤rad›¤›, kanunsuz bir flekilde tutukland›klar›, eziyet
gördükleri hengâmda, Risale-i Nurlar› okudu¤unu söyleyerek kendi kendini ihbar etti. Her halü-
kârda iman hakikatlerini mahkumlara, savc›lara, hâkimlere izah ediyordu. Çünkü, onun tespitleri-
ne göre Risale-i Nur’lar› okuyan hâkimler, yanl›fl hüküm vermezlerdi. Nitekim Risale-i Nur’lar ve
Nurcular hakk›nda aç›lan yüzlerce dava, beraatla neticelendi.
Zübeyir Gündüzalp’in hizmetteki yerini Bediüzzaman Hazretlerinin, “Zübeyir bana ‘merhum bi-
raderzadem Abdurrahman yerine verilmifltir’ diye manevî ihtar ald›m. Hakiki fedakâr Zübeyir, en
lüzumlu ve hizmete fliddetli ihtiyac›n zaman›nda buraya imdada geldi...” ifadelerinde görmekte-
yiz.
27 May›s 1960 ‹htilâlinden sonra memleketi olan Ermenek’te mecburî ikamete tâbi tutuldu.
Burada bir süre kald›ktan sonra, gizlice Ermenek’ten ayr›larak Ankara’ya gitti. Alt› ay kadar Anka-
ra’da kald› ve 1961’de ‹stanbul’a geldi. 2 Nisan 1971 tarihinde ‹stanbul’da vefat etti.
Üstad Hazretlerinin ahirete irtihalinden sonra “meflveret sistemi”ni tesis etti. Hizmeti meslek
ve meflrep aç›s›ndan flekillendirdi. Risale-i Nur Külliyat›n›n neflri, ‹ttihat mecmuas›, Yeni Asya ga-
zetesi ve Yeni Asya Yay›nevinin kurulmas› gibi yay›n faaliyetlerini bafllatt›.
®®®