Zeyil
(1)
W
Bu küçücük Zeylin büyük bir ehemmiyeti var; her-
kese menfaatlidir.
Cenab-ı Hakka vasıl olacak tarikler pek çoktur. Bütün
hak tarikler kur’ân’dan alınmıştır. Fakat tarikatlerin ba-
zısı bazısından daha kısa, daha selâmetli, daha umumi-
yetli oluyor. o tarikler içinde, kasır fehmimle kur’ân’dan
istifade ettiğim
acz
ve
fakr
ve
şefkat
ve
tefekkür
tarikıdır.
evet,
acz
dahi, aşk gibi, belki daha eslem bir tariktir
ki, ubudiyet tarikıyla
mahbubiyete
kadar gider.
Fakr
da-
hi
Rahman
ismine isal eder. Hem
şefkat
dahi, aşk gibi,
belki daha keskin ve daha geniş bir tariktir ki,
Rahîm
is-
mine isal eder. Hem
tefekkür
dahi, aşk gibi, belki daha
zengin, daha parlak, daha geniş bir tariktir ki,
Hakîm
is-
mine isal eder.
Şu tarik, hafî tarikler misillü, “
letaif-iaşere
” gibi on
hatve değil; ve tarik-ı cehriye gibi “
nüfus-iseb’a
,” yedi
mertebeye atılan adımlar değil; belki dört Hatveden iba-
rettir. tarikatten ziyade hakikattir, şeriattır.
Yanlış anlaşılmasın; acz ve fakr ve kusurunu Cenab-ı
Hakka karşı görmek demektir. Yoksa onları yapmak ve-
ya halka göstermek demek değildir.
acz:
zayıflık, güçsüzlük.
aşk:
şiddetli sevgi, muhabbet.
Cenab-ı Hak:
hakkın ta kendisi
olan pek yüce, saygın, şeref ve
azamet sahibi hazret–i Allah.
ehemmiyet:
önem.
eslem:
en selâmetli.
fakr:
fakirlik, ihtiyaç hâli.
fehim:
anlayış, idrak.
hafî:
gizli.
hak:
doğru, gerçek.
hakikat:
gerçek, doğru.
Hakîm:
belirli gayelere yönelik
olarak, manalı, faydalı ve tam
yerli yerinde yaratan Allah.
halk:
insan topluluğu, millet.
hatve:
adım, basamak.
ibaret:
meydana gelen, oluşan.
isal:
ulaştırma.
istifade:
faydalanma.
kusur:
eksiklik, özür.
letaif-i aşere:
on lâtif duygu.
mahbubiyet:
sevilecek hâlde bu-
lunma, Allah’ın muhabbetine
erişme.
menfaat:
fayda, yarar.
mertebe:
basamak, derece.
misillü:
gibi, benzeri.
nüfus-i seb’a:
yedi çeşit nefis:
emmare, levvame, mülhime,
mutmainne, râdıye, mardıye,
safiye.
Rahîm:
rahmeti her bir var-
lıkta görünen sonsuz şefkat
ve merhamet sahibi olan Al-
lah.
Rahman:
rahmeti bütün her-
kese yayılan ve bütün yaratıl-
mışların rızıklarını ve geçim
şekillerini içine alan rahmetin
sahibi Allah.
selâmetli:
güvenlikli, sağlık
ve esenlikli.
şefkat:
içten ve karşılıksız
merhamet, sevgi.
şeriat:
Allah’ın emri, İlâhî ka-
nun.
tarik:
yol.
tarikat:
tasavvuf adıyla Al-
lah’ı tanımaya ve iman esas-
larını inkişaf ettirerek insanı
manevî olgunluğa götüren
yol.
tarik-ı cehriye:
açık olarak ve
yüksek sesle yapılan zikir yo-
lu.
tefekkür:
Allah’ı tanımayı so-
nuç verecek şekilde varlıklar
üzerinde düşünme.
ubudiyet:
kulluk.
umumiyet:
umumîlik, genel-
lik.
vasıl olmak:
Hakka ulaşmak.
zeyil:
ek, ilâve.
ziyade:
çok, fazla.
Y
irmi
d
okuzuncu
m
ekTup
| 776 | Mektubat
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. (Fatiha Suresi: 1.)