Lem'alar - page 805

(1)
$G o
?ƒo
°Sn
Q Gk
ós
ªn
?o
s
¿n
Gn
h *G s
’p
G n
¬’dp
G n
B’ r
¿n
G o
ón
¡r
°ûn
f
CÜMLESiNiNŞaHadETiNEdair
İki Makamdır.
BİRİNCİMAKAM
Ey bu âlemde seçilmiş Muhammed’in (
AsM
) Rabbi, ey
cennetin ve cehennemin Rabbi, ey enbiya ve ahyarın
Rabbi, ey sıddıkîn ve ebrarın Rabbi, ey âlemlerde küçük
ve büyük her şeyin Rabbi, ey habbelerin ve meyvelerin
Rabbi, ey enhar ve eşcarın Rabbi, ey sahraların ve ova-
ların Rabbi, ey kölelerin ve hürlerin Rabbi, ey leyl ve ne-
harın Rabbi olan Allah’ım!
Akşama erdiğimizde ve sabaha girdiğimizde hep seni
şahit tutarız; senin bütün mukaddes sıfatlarını şahit tuta-
rız; senin bütün esma-i Hüsnanı şahit tutarız; senin yü-
ce âlemlerdeki bütün meleklerini şahit tutarız; senin muh-
telif mahlûkatının hepsini şahit tutarız; senin büyük pey-
gamberlerinin hepsini şahit tutarız; senin büyük evliyala-
rının hepsini şahit tutarız; senin bütün yüksek asfiyaları-
nı şahit tutarız; senin had ve hesaba gelmeyen tekvinî
ayetlerinin hepsini şahit tutarız; senin hilkatte birbirine
benzeyen bütün müzeyyen, mevzun ve manzum masnu-
atını şahit tutarız; kendileri âciz, camit ve cahil oldukları
hâlde senin havl ve kuvvetinle ve emir ve izninle
Lem’aLar | 805 |
Y
irmi
d
okuzuncu
l
em
a
hür:
bağımsız, özgür, köle olma-
yan.
köle:
hür olmayan, birinin emri al-
tında olan, esir, kul.
leyl:
gece.
mahlûkat:
yaratılmışlar, yaratık-
lar.
makam:
durak, bölüm.
manzum:
düzenlenmiş, vezinli, öl-
çülü.
masnuat:
sanatla yapılmış şeyler,
eserler.
mevzun:
vezinli, tartılı, düzgün.
muhtelif:
çeşitli, farklı.
mukaddes:
mübarek, ayıp ve
noksanlardan kurtulmuş, temiz.
müzeyyen:
süslenmiş, süslü, be-
zenmiş, donanmış.
nehar:
gündüz.
peygamber:
Allah’ın elçisi, Allah
tarafından haber getirerek İlâhî
emir ve yasakları insanlara tebliğ
eden elçi, haberci, nebî, resul.
rab:
yaratan, besleyen, yetiştiren,
terbiye eden Allah.
sahra:
çöl, ova.
sıddıkîn:
doğru sözlü olanlar, sö-
zünde, işinde doğru olanlar.
sıfât:
keyfiyetler, özellikler, nite-
likler.
şahadet:
şahitlik, tanıklık.
şahit:
tanık.
tekvin:
var etmek, meydana ge-
tirmek, yaratmak.
tekvinî:
yaratmakla ilgili, yarat-
maya ait.
1.
Şahadet ederiz ki, Allah’tan başka ilâh yoktur ve Muhammed (
ASM
) Onun resulüdür.
âciz:
gücü yetmez, güçsüz.
ahyar:
hayırlı kimseler, iyiler,
iyi işler yapanlar.
âlem:
dünya, kâinat, evren.
asfiya:
Hz. Peygamberin (asm)
vârisi hükmünde, onun mes-
lek ve gayelerini hayata geçir-
meye ve tatbike çalışan âlim
zatlar.
ayet:
açık belirti, işaret, Al-
lah’ın varlığına delil olan şey;
Kur’ân’ın her bir cümlesi.
bab:
kısım, bölüm, konu.
cahil:
bilgisiz, bilmeyen, ha-
bersiz.
camit:
cansız.
dair:
alâkalı, ait, ilgili.
ebrar:
iyiler, dindarlar, sözü
özü doğru olanlar.
emir:
buyruk.
enbiya:
nebîler, peygamber-
ler.
enhar:
nehirler, ırmaklar, çay-
lar.
esma-i Hüsna:
Allah’ın güzel
isimleri.
eşcar:
ağaçlar.
evliya:
erenler, velîler, Allah
dostları.
habbe:
tohum, bitki tanesi.
had ve hesaba gelmemek:
pek çok, ölçüsü, sınırı olma-
mak.
hâl:
durum, vaziyet.
havl:
güç, kuvvet.
hilkat:
yaratma, yaratılış.
1...,795,796,797,798,799,800,801,802,803,804 806,807,808,809,810,811,812,813,814,815,...1406
Powered by FlippingBook