Allah’tan başka ilâh yok; odur bütün muhibbînin hak
Mahbub’
u.
Allah’tan başka ilâh yok; odur bütün müridinin
Mer-
gub’
u.
Allah’tan başka ilâh yok; odur bütün münîbînin
(Haşİ-
Ye 1)
Maksud’
u.
Allah’tan başka ilâh yok; odur bütün cenânın
(HaşİYe 2)
Maksud’
u.
Allah’tan başka ilâh yok; odur bütün enâmın
(HaşİYe 3)
Mucid’
i.
Allah’tan başka ilâh yok; odur her zamanda
Mevcud
.
Allah’tan başka ilâh yok; odur her mekânda
Ma’bud
.
Allah’tan başka ilâh yok; odur her lisanda
Mezkûr
.
Allah’tan başka ilâh yok; odur her ihsan için
Meşkûr
.
Allah’tan başka ilâh yok; odur imtinansız
Mün’im
.
Allah’tan başka ilâh yok; budur Allah’a imanım.
Allah’tan başka ilâh yok; budur Allah’tan emânım.
Allah’tan başka ilâh yok; budur Allah katında emanet.
Allah’tan başka ilâh yok; budur hak ve hakikat.
Allah’tan başka ilâh yok; budur iz’an ve sıdk.
Allah’tan başka ilâh yok; budur ibadet, onadır kulluk.
Allah’tan başka ilâh yok; odur
Melikü’l-Hakku’l-Mübin
.
Muhammed (
AsM
) Allah resulü; odur
Sadıku’l-Va’di’l-
Emin.
v v v
Lem’aLar | 789 |
Y
irmi
d
okuzuncu
l
em
’
a
muhibbîn:
sevenler, dost olanlar.
münîbîn:
günahları terk ile hakka
dönenler.
mün’im:
nimet veren, ikram eden,
yedirip içiren, nimetlendiren Allah.
müridîn:
isteyenler, talep eden-
ler.
resul:
elçi, Allah’ın elçisi, peygam-
ber.
Sadıku’l-Va’di’l-emin:
verdiği şeyi
yerine getireceğinden emin olu-
nan, ahdine sadık olan Cenab-ı
Hak.
sıdk:
doğruluk, gerçeklik, hakikat.
HaşİYe 1:
münîb
: kâinattan yüzünü çeviren ve Bâkî-i Hakikî’ye müte-
veccih olan kimse.
HaşİYe 2:
cenan
: kalb.
HaşİYe 3:
enâm
: mahlûkat.
cenan:
gönül, kalb, yürek.
emân:
eminlik, güvenlik, kor-
kusuzluk.
emanet:
güvenilen kimseye
bırakılan şey.
enâm:
bütün yaratıklar, yara-
tılmış olan canlılar.
hak:
doğru, gerçek.
hak:
doğru, gerçek.
hakikat:
gerçek.
haşiye:
dipnot, açıklayıcı yazı.
ibadet:
Allah’a karşı kulluk va-
zifesini yapma.
ihsan:
iyilik etme, güzel dav-
ranma, bağışlama.
ilâh:
tanrı, İbadet edilmeye lâ-
yık yegâne varlık, ma’bud, Al-
lah.
iman:
inanma, inanç, itikat.
imtinan:
minnet, birisine yap-
tığı iyiliği başına kakmak.
iz’an:
basiret, feraset, anlayış,
kavrayış, akıl, zekâ.
lisan:
dil.
ma’bud:
kendisine ibadet olu-
nan, kulluk edilen Allah.
mahbup:
sevilmiş, sevilen,
sevgili.
maksut:
istenilen şey, istek,
arzu, gaye.
mekân:
yer, mahal.
melikü’l-Hakku’l-mübin:
her
şeyi lâyık olduğu şekilde açık-
layan ve her şeyin sultanı hak
olan Cenab-ı Allah’ın bir ismi.
mergup:
rağbet edilen, beğe-
nilen, istenen, çok değer veri-
len.
meşkûr:
teşekküre lâyık, te-
şekkür edilecek, şükredilen.
mevcut:
var olan.
mezkûr:
zikredilen, adı geçen,
anılan.
mucit:
yaratan, yoktan var
eden.