önünde, her bir sanat ve sıbgat ve nizam ve mizan önün-
de, her bir tanzim ve tevzin ve temyiz önünde, işte bu şa-
hadeti sana takdim ediyorum:
(HaşİYe)
Şahadet ederiz ki:
Allah’tan başka ilâh yok; odur
Hayyü’l-Kayyum
.
Allah’tan başka ilâh yok; odur
Bâki’d-Deymûm
.
Allah’tan başka ilâh yok; birdir o, şeriki yok onun.
Allah’tan başka ilâh yok; odur
Azizü’l-Cebbar
.
Allah’tan başka ilâh yok; odur
Hakîmü’l-Gaffar
.
Allah’tan başka ilâh yok; odur
Evvel
ve
Ahir
.
Allah’tan başka ilâh yok; odur
Zahir
ve
Bâtın
.
Lem’aLar | 781 |
Y
irmi
d
okuzuncu
l
em
’
a
tanzim:
düzenleme, sıralama, ter-
tipleme.
temyiz:
ayırma, inceleyip seçme,
seçilme.
tevzin:
ölçülü hâle koyma.
vücud-i Vacib:
varlığı gerekli olan
Allah’ın var oluşu.
HaşİYe:
Bu şahadetlerde iki hüküm var. Biri vahdaniyeti gösterir,
lâ ilâ-
he illâllah
’tır. diğeri, o
Vahid
’in vücudunu ispat eder ki,
hüve
ile başla-
yan isimlerdir. Her bir
hüve
geldiği vakit, bir sual-i mukaddere cevap-
tır.
güya deniliyor ki: “o İlâh-ı Vahidi nasıl tanıyacağız?”
Cevap veriliyor ki: Meselâ, “Hüve’s-semîü’l-basîr.” Bunda diyor ki:
Bu mevcudatın dertlerini görüp dinleyen birisi var ki, istediklerini yapı-
yor. Böyle âsâr, ef’al-i İlâhiyeyi; ve o ef’al, semî, Basîr gibi isimleri is-
pat eder. o isimler, mevsufların vücudunu gösterirler.
İşte, bütün bu cümleler bu tarzdadır. Âsâr ile ef’ali, ef’al ile esmayı,
esma ile vücud-i Vacib’i ispat ederler.
âsâr:
eserler, sanatlı yapıtlar.
azizü’l-Cebbar:
istediğini mut-
laka yapabilen, çok izzet sa-
hibi olan Allah.
Bâkî:
bütün varlıklar yok olur-
ken yok olmayan ve bütün
varlıklar yok olduktan sonra
da zatıyla var olacak tek varlık;
Allah.
Basîr:
her şeyi gören Allah.
Bâtın ve Zahir:
her şeyin içini
ve dışını bilen Allah.
Deymum:
devamlı, berkarar,
sonu olmayan.
ef’al-i İlâhiye:
Allah’ın isim ve
sıfatlarına has yaratmaları,
yapmaları, fiilleri.
esma:
isimler.
evvel ve ahir:
başlangıcı ve
sonu olmayan Allah.
Hakîmü’l-Gaffar:
kulların gü-
nahlarını çok affeden, bağışla-
yan hikmet sahibi Allah.
haşiye:
dipnot, açıklayıcı yazı.
Hayyü’l-Kayyum:
varlığı, diri-
liği her an için olup, gökleri,
yerleri her an için tutan, her
şeye her konuda gücü yeten,
Allah.
hüve’s-semîü’l-basîr:
O her
şeyi hakkıyla gören ve işiten
Allah’tır.
ilâh:
tanrı, İbadet edilmeye lâ-
yık yegâne varlık, ma’bud.
mevcudat:
varlıklar, bütün ya-
ratılmışlar.
mizan:
ölçü.
nizam:
düzen, tertip.
sanat:
bir şeyi yapmada gös-
terilen ustalık, beceri, bilgi.
Semî:
her şeyi işiten Allah.
sıbgat:
boyalar.
şahadet:
şahitlik, tanıklık.
şerik:
ortak.
takdim:
arz etme, sunma.