bütün semavat ve arz, içindekilerle beraber seni tesbih
eder. Hiçbir şey yoktur ki seni hamd ile tesbih etmesin!
Ben dahi onların bütün tesbihatıyla seni takdis ederim.
Hem sema ve arz, içindeki bütün masnuatın bütün tes-
bihatıyla ve bütün mahlûkatının bütün tahmidatıyla seni
tesbih eder. Ben dahi onların bütün tesbihat ve tahmida-
tıyla seni takdis ederim.
Hem arz ve sema, senin bütün peygamberlerinin ve
bütün velîlerinin ve bütün meleklerinin –salât ve selâmın
onlar üzerine olsun– bütün tesbihatıyla seni tahmid ile
tesbih eder. Ben dahi onların bütün tesbihat ve tahmida-
tıyla seni takdis ederim.
Hem kâinat, Habib-i ekrem’inin (
AsM
) bütün tesbiha-
tıyla ve resul-i Azam’ının bütün tahmidatıyla –efdal-i sa-
lâvat ve etemm-i teslimatın onun ve Âlinin üzerine olsun–
seni tesbih eder. Ben dahi onun bütün tesbihat ve tah-
midatıyla seni takdis ederim.
Ey Zat-ı Zülcelâl!
Bu kâinat seni Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın
tesbihatının sedalarıyla tahmid ile tesbih eder. sen bütün
kusurlardan ve noksan sıfatlardan münezzehsin.
Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm öyle bir zattır ki,
onun tesbihatının sedaları asırlar boyunca milletlerin üze-
rinde celâl ile temevvüç eder.
Lem’aLar | 691 |
Y
irmi
d
okuzuncu
l
em
’
a
seda:
ses.
sema:
gökyüzü, gök.
semavat:
semalar, gökler.
sıfât:
hâl, keyfiyet, nitelik, vasıf.
tahmidat:
hamd etmeler, şükret-
meler.
tahmid:
hamd etme, şükretme.
takdis:
yüceltme, mukaddes
sayma, kudsî ve mübarek sayma.
takdis:
yüceltme, mukaddes
sayma.
temevvüç:
dalgalanma.
tesbih:
Allah’ı bütün kusur ve nok-
san sıfatlardan uzak tutma, ve şa-
nına uygun ifadelerle anma.
tesbihat:
Cenab-ı Hakkın bütün
noksan sıfatlardan uzak ve bütün
kemal sıfatlara sahip olduğunu
ifade eden sözler.
velî:
Allah’ın sevgisine kavuşmuş,
ermiş kimseler, Allah dostu.
zat:
kişi, şahıs.
Zat-ı Zülcelâl:
celâl ve büyüklük
sahibi zat, Allah.
âl:
Hz. Muhammed’in ailesi ve
neslinden gelenler.
arz:
yer, dünya.
asır:
yüzyıl.
celâl:
sonsuz derecede büyük-
lük, azamet.
efdal-i salâvat:
salâvatların en
faziletlisi, en üstün olanı.
etemm-i teslimat:
en mü-
kemmel ve noksansız selâm,
esenlik.
Habib-i ekrem:
Allah’ın en ke-
remli, en saygın habibi, yani
sevgili kulu manasında Hz.
Muhammed.
hamd:
methetme, övme, yü-
celtme.
kâinat:
yaratılmış olan şeyle-
rin tamamı, evren.
mahlûkat:
yaratıklar, Allah ta-
rafından yaratılanlar.
masnuat:
sanatla yapılmış
şeyler.
melek:
Allah’ın nurdan yarat-
tığı, iradeleri, cinsiyetleri,
yeme ve içmeleri olmayan,
çeşitli şekillere girebilen, göze
her zaman görülemeyen, Al-
lah’ın emirlerine tam itaat
eden mahlûk.
münezzeh:
bir şeye ihtiyacı
bulunmayan, muhtaç olma-
yan.
noksan:
eksiklik.
peygamber:
Allah’ın elçisi, Al-
lah tarafından haber getirerek
İlâhî emir ve yasakları insan-
lara tebliğ eden elçi, haberci,
nebî, resul.
resul-i azam:
en büyük pey-
gamber, Hz. Muhammed.
salât ve selâm:
peygamber
efendimize rahmet duası et-
mek ve kendisine bağlılığımızı
yenilemek.