Lem’aLar | 1147 |
ş
aHıSB
ilgileri
Ahmet Eflâki, Menakıb'ül-Arifin isimli eserinde Mevlâna ile aralarındaki münasebet ve dostluğa ait pek
çok menkıbe nakleder. Ayrıca Mevlâna, cenaze namazının Sadreddin-i Konevi tarafından kılınmasını
vasiyet etmiştir. Sadreddin-i Konevi, hocası Muhyiddin-i Arabi'nin kendisinin yüksek makamlara
kavuşması için çok uğraştığını, vefatından sonra da üzerinde tasarruflarının devam ettiğini uzun uzun
anlatır. Ayrıca dinî meselelerde Hoca Nasîrü'd-Din Tûsî ile de görüş alış verişinde bulunduğu, aralarında
devamlı yazışmaların olduğu kaydedilmektedir. Sadreddin-i Konevi, 673 Hicri, 1274 Milâdî yılı Muharrem
ayının 16. Pazar günü vefat etti. Türbesi II. Abdülhamid Han zamanında ve onun direktifleri ile Konya
Valisi Ferid Paşa tarafından, 1899 yılında yeniden imar ve ihya edilmiştir. İ'caz'el-Beyan, Miftah'ül-Gayb,
Nusus, Mir'at ül- Arifin, Nefahat gibi yirmiye yakın değerli eseri vardır. Eserlerinden Fatiha Tefsiri 1310'da
Haydarabad'da basılmıştır.
SaLİH (
AS
):
Şam ile Hicaz bölgesi arasında Hicr bölgesinde yaşayan Semud Kavmine peygamber
olarak gönderilmiştir. Semud Kavmi, hak dine inanırken zamanla ondan uzaklaşarak putlara tapmaya
başlamışlar ve türlü azgınlıklarda bulunmuşlardır. Hz. Salih (
AS
), Semud Kavmini hak dine davet etmiş,
fakat çoğu inanmamıştır. İnanmayanlar Hz. Salih'e ve ona inananlara çeşitli eziyet ve işkencelerde
bulunmuşlardır. Hz. Salih (
AS
), mu'cize olarak onların istediği şekilde kayalardan dişi bir deve çıkarmış
fakat ona inanmayanlar Hz. Salih'in (
AS
) uyarmasına rağmen deveyi öldürmüşlerdir. Semud Kavminin
iyice yoldan çıkması üzerine Allah bu kavim üzerine gazabını indirmiştir. Semud Kavmi, büyük bir ses
ile yerle bir olan şehirlerinin içinde helak olmuşlardır. Rivayetlere göre Hz. Salih (
AS
) kendisine inananlarla
birlikte Şam tarafına giderek Remle'ye yerleşmiştir. Kavmiyle 20 sene daha yaşayan Hz. Salih (
AS
) 158
yaşında vefat etmiştir.
SeLÂHaDDİN:
1913'te Kastamonu'nun İnebolu ilçesinde doğdu. 1938'de Babası Ahmet Nazif
vasıtasıyla Üstat Bediüzzaman'la tanışan Selâhaddin Çelebi, Risale-i Nur'u ilk kez teksir makinesiyle
çoğaltan kişilerdendir. Denizli ve Afyon hapislerinde Üstatla birlikte bulunmuştur. 1977'de Hakkın
rahmetine kavuştu.
SeYraNÎ:
Asıl ismi Mehmet Gezgiç'tir. 1896 yılında Isparta'da doğdu. Seyranî ismindeki camide iki
yıl kadar imamlık yaptı. Mehmet Gezgiç'in Seyranî lâkabı imamlık yaptığı camiden dolayı verildi.
Isparta'nın Gülcü Mahallesinde oturdu ve terzilik yaptı.
SeYYİD aHmeD-İ BeDeVÎ (1200-1276):
On üçüncü asırda yaşamış büyük bir âlim ve evliyadır.
Mısır'ın ve Kuzey Afrika'nın en büyük velilerinden biri olarak kabul görmektedir. Uzun süre yemek
yemeden yaşayabilen bir veli olarak şöhret bulmuştur. Risale-i Nur'da ismi, aktaplar ve imamlar
arasında zikredilmektedir. Aynı zamanda cesurluğu ve atılganlığı ile de tanınmıştır. İlginç özelliklerinden
birisi de dama çıkıp saatlerce ve gözleri kor haline gelinceye kadar güneşi seyretmesidir. Künyesi,
Ebü'l-Fityan Ahmed bin Ahmed bin İbrahim el-Fasî el-Bedevî şeklindedir.
Arabistan kökenli bir aileye mensup olan Ahmed, ailesinin Fas'a göç etmesinden sonra 1200 yılında
Fas'ta doğdu. Henüz küçük yaşta iken ailesi ile birlikte hacca gitti. Bu arada babası Mekke'de vefat etti.
Gençliğinden itibaren ilimle uğraşmaya başladı. Bazı davranışlarından ötürü çeşitli lakaplarla anılmaya
başlandı. Cesur ve atılgan bir genç olmasından ötürü El-Attab, El-Fityan ve bedeviler gibi yüzünü
örttüğünden dolayı da El-Bedevî lakaplarıyla anıldı. Ahmed, önce Kur'an-ı Kerîm'i ezberledi, ardından
kıraat ilmine ilgi duydu. Kur'an-ı Kerîm'in yedi türlü okunuş tarzı olan "kıraat-ı seb'a"yı öğrendi. Akabinde
fıkıh ilmiyle uğraşarak özellikle Şafiî fıkhında önemli bir aşamaya ulaştı. Bir ara insanlardan uzaklaşarak
münzevi bir hayat yaşadı. Ardından kardeşi ile birlikte Irak'a gitti. Abdülkadir-i Gaylani (ks) ve Ahmed
Rıfaî Hazretlerinin kabirlerini ziyaret etti. Daha sonra buradan ayrılarak Mısır'a gitti. 1237 yılından itibaren
Tanta'ya yerleşti. Kırk yıl gibi uzun bir süre burada yaşadıktan sonra 1276 yılında vefat etti.