On Birinci Mesele
M
EYVENİN
O
N
B
İRİNCİ
M
ESELESİNİN
başı, bir mey-
vesi cennet ve biri saadet-i ebediye ve biri rü'yetullah
olan iman şecere-i kudsiyesinin hadsiz küllî ve cüz'î mey-
velerinden yüzer numuneleri risale-i nur’da beyan ve
hüccetlerle ispat edildiğinden, izahını siracünnur’a hava-
le edip küllî erkânının değil, belki cüz'î ve cüzlerin cüz'î
ve hususî meyvelerinden birkaç numune beyan edilecek.
•
Birisi
: Bir gün, bir duada, “Yâ rabbi! Cebrail, Mi-
kâil, İsrafil, Azrail hürmetlerine ve şefaatlerine, beni cin
ve insin şerlerinden muhafaza eyle” mealinde duayı de-
diğim zaman, herkesi titreten ve dehşet veren Azrail na-
mını zikrettiğim vakit, gayet tatlı ve tesellidar ve sevimli
bir hâlet hissettim, “elhamdülillâh” dedim. Azrail’i cid-
den sevmeye başladım. Melâikeye iman rüknünün bu
cüz'î ferdinin pek çok meyvelerinden yalnız bir cüz'î mey-
vesine gayet kısa bir işaret ederiz.
•
Birisi
: İnsanın en kıymetli ve üstünde titrediği malı,
onun ruhudur. onu zayi olmaktan ve fenâdan ve başı-
boşluktan muhafaza etmek için kuvvetli ve emin bir ele
teslimin derin bir sevinç verdiğini kat'î hissettim. Ve in-
sanın amelini yazan melekler hatırıma geldi. Baktım, ay-
nen bu meyve gibi çok tatlı meyveleri var.
AsA-yı MûsA
M
eYve
R
isalesi
| 121 |
on BirinCi mesele
amel:
fiil, iş.
saadet-i ebediye:
sonu olma-
yan, sonsuz mutluluk.
beyan etmek:
açıklamak, bil-
dirmek, izah etmek.
cin:
gözle görünmez, lâtif ci-
simlerden ibaret bir yaratık.
cüz:
kısım, parça.
cüz’î:
küçük, az.
dua:
Allah’a yalvarma, niyaz.
Elhamdülillah:
Allah'a hamd
olsun, hamd Allah'a aittir.
fena:
yok olma, yokluk.
hadsiz:
sınırsız, sonsuz.
halet:
durum.
hususî:
özel.
hürmet:
riayet, ihtiram.
ins:
insan, beşer, Âdemoğlu.
kat’î:
kesin, şüpheye ve tered-
düde mahal bırakmayan.
küllî:
umumî, genel.
meal:
mana, anlam, mefhum.
muhafaza:
koruma.
nam:
ad, isim.
numune:
örnek.
rükün:
esas, kaide, prensip.
rü'yetullah:
kulların cennet'te
Allah'ı görmesi.
şecere-i kudsiye:
kutsal, mü-
barek ağaç.
şefaat:
Hz. Peygamberin ve di-
ğer salih kulların, bazı günah-
kâr mü’minleri bağışlamasını
Allah’tan dilemeleri.
şer:
kötülük.
tesellidâr:
teselli bulmuş bir
şekilde.
vakit:
zaman.
zayi:
elden çıkmış, zarar, zi-
yan.
zikir:
Allah’ın adlarını anarak
dua etme, Allah’ı anma