Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözde Ermeni soykırımı konusunda aldıkları karardan dolayı Alman parlamentosuna sert tepki gösterdi.
Erdoğan, “Alman parlamentosunun aldığı son kararda bu zincirin son bir halkasıdır. Dünyada soykırım konusunda söz söyleyebilecek en son ülkenin bize böyle bir ithamda bulunması hukukçuların tabiriyle söylüyorum, hayatın olağan akışına uygun değildir. Önce onlar Holokost’u yeniden bir tanımlasınlar. Onlar Nabibya katliamını önce bir gözden geçirsinler… Tüm dünyaya sesleniyorum; bizim Ermeni meselesindeki tavrımız en başından beri nettir. Biz ‘soykırım’ ithamını asla kabul etmiyoruz.” dedi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) 23. Olağan Genel Kurulu ve İhracat Şampiyonları Ödül Töreni’ne katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, iş adamlarına seslendi. Erdoğan, “Türkiye gibi dinamik ve büyük hedefleri olan bir ülke için asıl önemli olan bunlar sonra yapılacak olanlardır. 2023 hedeflerimiz ülke ve millet olarak bizim için bir namus borcu haline dönüştü. Bizi bu yolda engellemek, mümkünse yoldan çıkarmak değilse yavaşlatmak için yapılanları en iyi sizler görüyorsunuz. Hem ülke için de hem de iş bağlantıları için gittiğimiz diğer yerlerde Türkiye’yi yeniden eski sancılı günlerine döndürmek için kurulan tezgahları, oynanan oyunları hep birlikte takip ediyoruz. Hala gezi olaylarına ağaç meselesi diye, 17-25 Aralık darbe girişimine hukuk operasyonu diye, bölücü terör örgütünün eylemlerine demokratik tepki diye bakanlar varsa iz'anından şüphe ederim.” şeklinde konuştu.
Alman parlamentosunun aldığı son kararda bu zincirin son bir halkası olduğunu ifade eden Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle: “Dünyada soykırım konusunda söz söyleyebilecek en son ülkenin bize böyle bir ithamda bulunması hukukçuların tabiriyle söylüyorum, hayatın olağan akışına uygun değildir. Önce onlar Holokost’u yeniden bir tanımlasınlar. Onlar Nabibya katliamını önce bir gözden geçirsinler. Sen hangi ülkeye neyi söylüyorsun? Buradaki meselenin Ermeniler olmadığını, onların sadece asıl oyuna alet edildiğini, istismar edildiğini gayet iyi biliyorum. Ermeni meselesi dünyanın her yerinde Türkiye’ye karşı elverişli bir şantaj aracı hatta bir sopa olarak kullanılmaya başlandı. Şimdi paralel ihanet çetesi konusunda da benzer bir yaklaşım görüyoruz. Türkiye’den kaçan tüm çete elemanları Almanya başta olmak üzere Batı ülkelerinde rahatça hayatlarını sürdürebiliyor. Ülkemizde cinayet işleyen nice katilleri, mensubu oldukları örgütten dolayı yıllarca himaye eden ülkeleri de biliyoruz. Özdemir Sabancı’nın katiliyle ilgili yeni adım atıldı. Yaklaşık 20 yıl geçti. Onun da nasıl sonuçlanacağı belli değil, takip ediyoruz. Geçmişin muhasebesini yapacaksak bu konuda en alnı ak, yüreği ferah ülke biz oluruz. Bu konuda pek çok ülkenin sicili çok karanlık ve kanlıdır. Şimdi biz de Batı ülkelerinin ve diğer devletlerin geçmişlerinde yaşanan suçların bir listesini koysak nasıl olur? Koyalım be. Biz de bir çalışmaya başlayalım. Kıbrıs Rumlarının adada yaptıkları soykırımların şahitleri hala hayatta. Ermenilerin Karabağ’da gerçekleştirdikleri vahşete maruz kalanlardan hakikatleri dinlemek bugün de mümkündür.
‘ALMANYA’NIN SOYKIRIMINDAN KAÇANLARIN BİR KISMINI ÜLKEMİZDE MİSAFİR ETTİK’
2. Dünya Savaşı sırasında Almanya’nın uyguladığı soykırımdan kaçanların bir kısmını biz ülkemizde misafir ettik. Ey Alman Parlamentosu! bunlardan haberiniz var mı? Çok daha fazla ileri gitmek istemiyorum. İşte Kırım Türklerinin başına gelenleri biliyorsunuz. Kafkas kavmi daha sonra Afganistan’da ve Çeçenistan’da yaşananların her biri birer trajedidir. Özellikle son 150 yıldır ülkemizin dört bir yanında yaşanan zulümlerden kaçanların milyonlarcası ülkemizde hayatlarını sürdürüyor. Tabi bu zihniyet milyonların ölümünü sadece bir istatistikten ibaret gördüğü için onlar kendilerine yaptıkları vahşeti meşrulaştıracak bir yol mutlaka bulurlar.
Bizim geçmişimizle ilgili utanacağımız hiçbir meselemiz yoktur. Ama ülkemizi sık sık sözde Ermeni soykırımı tasarılarıyla tehdit eden devletlerin her birinin arkasında milyonlarca masumun kanı ve vebali vardır. Tüm dünyaya sesleniyorum; bizim Ermeni meselesindeki tavrımız en başından beri nettir. Biz ‘soykırım’ ithamını asla kabul etmiyoruz. 1. Dünya savaşı şartlarında ülkemizi dört bir yandan kuşatma altına alındığı bir dönemde elbette Anadolu’da asayişi sağlamak amacıyla bir takım tedbirler alınmıştır. Eğer bu meseleyi gündeme getirenlerin amacı –çocuk o, anlamaz o işlerden. Çıkmış Alman parlamentosuna böyle bir metni gönderiyor. Senin bunlardan haberin var mı yav? Tarih bilincin nedir senin? Arşiv bilincin nedir senin? Acaba hangi arşive girdin? Bunları bunlara bir sormak lazım. Almanya’da doğup büyümüş veya burada doğmuş ondan sonra Almanya’ya gitmiş. Nereye gidersen git! Tayyip Erdoğan’a küfretmek sana bir şey kazandırmaz!-
‘ARŞİVLERİ AÇMAYA YÜREĞİNİZ YETMEZ’
Koskoca bir Alman Parlamentosunun bunların arkasına takılmasına hayret ediyorum. Eğer samimiyseniz, eğer dürüstseniz, eyy Alman siyasileri sizlere sesleniyorum; biz bütün arşivlerimiz açık tutuyoruz. Varsa sizin arşivleriniz siz de açın. Gelin çalıştıralım, buradan kararı verelim. Ama buna yüreğiniz yetmez! Çünkü böyle bir şeye girdiğiniz anda nasıl rezil olacağınızı biliyorsunuz. Şu anda bizde milyonlarca belge var. Birçoğu şu anda tamamiyle kontrolden geçmiş belgeler. Biz bu konuda açığız, rahatız. Varsa siz de belgelerinizi ortaya koyun. Koyamazlar. Çünkü biliyorlar ki burada böyle bir şey söz konusu değil. Kim kimi öldürmüş? Kim kime saldırmış? Kim kimi yerinden etmiş? Kimin arkasında kim varmış? Bunların hepsinin cevabı oralarda ortaya çıkar. Biz bu araştırmanın sonuçlarıyla yüzleşmeye hazırız. Asıl önemli olan bölgede faaliyet yürütmüş diğer ülkeler buna hazır mı? Mesela Ermenistan’da faaliyetine devam eden bir takım örgütler buna hazır mı? Mesela Almanya buna hazır mı? Batılı bir takım ülkeler bu sonuçlarla yüzleşmeyi gerçekten istiyorlar mı? Burada bir samimiyet sorunu görüyoruz. Hem sürekli Türkiye’nin önüne aynı ithamı getireceksiniz. Hem de bu meselenin aydınlığa kavuşmasını sağlayacak teklife sırtınızı döneceksiniz. Ülkemizde bu tür durumlar için ‘bu ne perhiz, ne lahana turşusu’ derler. Bu meselenin Ermenilerin hakkını hukukunu korumak olmadığını, bunu sadece bir istismardan ibaret olduğunu gayet iyi biliyoruz.”