Mevsim bahar. Hava ne sıcak ne soğuk, sürprizler ile dolu. Papatyalar boy göstermeye başladı. Şehirliler için piknik mevsimi, köylüler için toprak sürme ve ekim mevsimi geldi çok şükür. Dört mevsimi yaşayabilen ülkemiz insanları bu konuda çok şanslı. Malûm, ülkemizin üç yanı denizlerle dört yanı düşmanlarla çevrili olduğu için güzelliklerin kendimizden kötülüklerin dış güçler tarafından kaynaklandığına inanıyoruz.
Genelde insanlar olarak çok garip varlıklarız aslında. Güzelim tabiî çevremize gerektiği değeri vermiyor, kirletiyor, imara açıp betonlaştırıyoruz. Sonra da çektiğimiz tabiat fotoğraflarını o beton duvarlara çerçeveletip asıyoruz.
Toplasan tonları bulan ambalajlarımızı, kıyafetlerimizi, mobilyalarımızı vs. eşyalarımızı tabiatta yok olma süresi bin yıl olan plastikten üretiyor ses çıkarmıyor, ele avuca sığmayan plâstik poşetin çevreye verdiği zarar için bütün ülke tartışmaya giriyor.
Yol açmak için ağaçları kesiyor, o yollardan kamyonlar ile fidan taşıyoruz tekrar ormanlar oluşturalım diye. Mantar gibi bina edilen AVM’lerde dolaştığımız için yakında “AVM’leri koruyalım” diye tabelâ asar, AVM koruma yasası bile çıkartırız.
Haberlerden duyduğum kadarıyla imar barışı denen bir imkân sağlamış devletimiz. Halk arasında kaba tabirle “kaçak yapı” denilen yapılarla kavga edilmeyip barış ilân edilmiş. Hayır hayır, yanlış anlamayın, olayın siyasî yönlerinden bahsetmeyeceğim. Haftanın her günü de siyaset konuşulmaz ki efendim. Bir pazarımız var, burada da rahat bıraksınlar bizi, değil mi ama? Ben olayın “çevre”sindeyim.
İmar barışı ile birçok yeşil alanı betona çevirir, buradan kazandığımız parayla bir hobi bahçesi alıp orada çocuklarımızın toprakla oynamasını arzu eder, kümeslerde kuş besler, mangal üstünde demlediğimiz çayı yudumlarken hürriyet hikâyeleri anlatırız birbirimize. Korkarım inancımız el verse, bazılarımız mezarlarımızı beton kulelere gömer, mezarlık arazilerine apartman, AVM dikerdi.
Bilinçli bir turist sahillerimizden ve ormanlarımızdan çöpleri toplayıp videoya çeker. Sosyal medyada yayınlar, hep beraber paylaşır, utanır, sezonu kapatırız artık.
Çoğu konuda olduğu gibi çevre konusunda da maddî değerler pahalandı, manevî değerler ucuzladı.
Pazarola, hayrola!
Ahmet Safa