Bizim zamanımızda analarımız kenevirden file örerdi, pazara alış verişe onunla giderdik. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Bazı dost bildiklerimiz kenevirimizi bizden aldılar, artık ithal etmeye başladık. Şarkısı bile var:
“Meydana çıkalı petrollü şeyler
Örülmez oldu artık fileler
Fileler tükendi, geldi naylon poşetler
Keneviri bizden aldı, dost bildiklerim”
Adamlar sistemi kurdular, file istiyorsun hata veriyor: “File not found!” diyor, yani “file bulunamadı, naylon verelim!” Ama biz şimdi ne yaptık, naylon poşetleri azaltmak için kampanyalar başlattık. File istediğimiz zaman “no file!” diyorlardı ya, artık ne yapsalar boş, ne yapsalar nafile! Topraklarımızda yetişip gelen kenevir vardır, böyle biline... Bundan sonra topraklarımızda çözünmeden kalacak, denizlerimizi kirletecek naylon poşetleri kullanmıyoruz.
Ha, deniz-orman, çevre-mevre, falan fıstık demişken aklıma geldi; öyle adamlar var ki deniz kenarlarına, orman içlerine “ben bir dikey mimarî yapayım, malı götüreyim” düşüncesiyle beton döküyor! Bunu yaparken tabiat şöyle olur, tabia böyle olur diye düşünmüyor, hiç umrunda değil. Bir de akıl veriyor, Mahnattan şöyle, Manhattan böyle. Belediye başkan adayı kardeşlerime sesleniyorum, sakın Manhattan’ı örnek alıp oraya benzetme kalkmayın şehirlerinizi. Şehirlerinize ihanet etmeyin, bırakın Manhattan’ı. “Men ettim, siz etmeyin”...