15 Ekim 2012, Pazartesi
Faruk Özhan Ağabeyin vefat haberi telefon mesajıyla saat 10.30’da geldi. Mübarek Cuma gününe şevkle başlamıştım. O gün sınıflarda, konumuz gereği ölümden çok bahsettim. Üçüncü dersimize yeni başlamıştık ki ölüm mesajı geldi.
Sınıfta iken mesajlarıma hiç bakmadığım halde o gün her nedense mesajı okudum. Bir an nutkum tutuldu. Konuşamadım. Öğrencilere durumu açıklamak zorunda kaldım. Öğrencilerim “Birer Fatiha okuyalım” dediler. Öyle de yaptık.
Faruk Özhan Ağabeyin ölüm haberinden sonra bir an cezaevi hatıralarım gözümün önünden sinema şeridi gibi geçti. İlahiyat Fakültesi’nde öğrenci iken, Prof. Dr. Yaşar Kandemir Hocanın dersinden iki polis tarafından alınışım... Karakol, bir gün bekleyiş ve Sirkeci’deki “ikinci şube”de parmak izlerimizin alınışı... Gayrettepe “birinci şube”de 34 nolu hücrede geçirdiğim saatler... Sonrasında Selimiye Kışlası. Faruk Ağabeyi Selimiye Askerî Cezaevi’nde tanımıştım. Daha sonraki yıllarda da beraberliğimiz oldu. Zaman zaman cezaevi günlerini de yâd ederdik. Bir defasında kendisine cezaevi hatıralarını kitaplaştıracağımı söylemiş, bunun için de kendisinden hatıralarını yazmasını istemiştim. Ama nasip olmadı.
Faruk Ağabey 1982’deki tutuklamalardan dolayı elinde iyi bir senet ve beratla gitmiştir inşallah. Bu dâvâ, 113 kişilik son dâvâdır. 1. Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı Askerî Savcılığının iddianamesinde “Sanıklar” sıfatıyla Faruk Özhan Ağabey birinci sırada yer almaktadır. Bu tutuklama olayında çok garip şeyler de olmuştu. Nasıl ki bir köyde yapılan aramalarda bir ağabeyimizin evinde “Ramazan Risalesi”nin üzerindeki “Ramazana dairdir” yazısından hareketle o köyde Nurculukla hiç ilişkisi olmayan, ama ismi “Ramazan” olan birisini tutuklamışlar, aynen öyle. Recep Koval Ağabeyin cebinde, tutuklananlardan birisinin kartviziti bulunduğu için o da tutuklanmıştı. Yine bir ağabeyimizin hamile eşi, evinde arama yapılırken “Risale-i Nur kitapları bana aittir” dediği için onu da tutuklamışlardı. Birinci şubeden sonra o da Metris’e gönderilmişti. Ve hiç tanımadığımız İzmir İlahiyat Fakültesi sekreterini bizim peşimize takmışlardı. bir askerî öğrenci “Sanıklardan Hüseyin Demirkan (Allah rahmet etsin), Ali D., İlhami H., Faruk Özkan ve Cavit A.’nın evlerinde ‘Sözler’ isimli kitabın okunduğunu” söylemiş. Dört askerî öğrenci de Faruk Özhan Ağabeyin evinde ders yapıldığını söylemiş.
İsnad edilen suç maddeleri de bayağı kabarık: T.C.K’nun 163/4, 173/3. 36 ve 1402 sayılı kanunun 17; 353. Sayılı kanunun 251’inci maddeleri. Suç tarihi 1982 ve öncesi. Suç; “Laikliğe aykırı olarak devletin içtimâî, iktisadî, siyasî ve hukukî temel nizamlarını dinî esas ve inançlara uydurmak amacıyla propaganda yapmak.”
Askerî Mahkemede 115 kişi için kovuşturmaya sebep olmadığına karar verilmiş, Faruk Ağabeyle beraber 11 kişi ise savcılığın cezalandırma talebiyle bir müddet daha Selimiye Askerî Cezaevinde kalmışlardı.
Allah rahmet eylesin. Amin...
Okunma Sayısı: 889
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.