Seccaden kumlardı...
........................................
........................................
Devirlerden, diyarlardan
Gelip göklerde buluşan
Ezanların vardı!
««
Mescid mü’min, minber mü’min..
Taşardı kubbelerden Tekbir,
Dolardı kubbelere “amin”!
««
Ve mübarek geceler, dualarımız,
Geri gelmeyen dualardı.
Geceler, ki pırıl pırıl,
Kandillerin yanardı!
««
Kapına gelenler yâ Muhammed,
-Uzaktan, yakından -
Mü’min döndüler kapından!
««
Besmele, ekmeğimizin bereketiydi;
İki dünyada aziz ümmet,
Muhammed ümmetiydi.
««
Konsun yine pervazlara
Güvercinler;
“Hû hû”lara karışsın
Âminler..
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtiha’lar, Yâsin’ler!
««
Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi..
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi..
Nerde kaldın ey Resûl,
Nerde kaldın ey Nebi?
««
Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed;
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya gelmeden
Mü’minlerin vardı..
Ve birgün ki gaflet
Çöller kadardı,
Halime’nin kucağında
Abdullah’ın yetimi,
Âmine’nin emaneti ağlardı!
««
Hatice’nin koncası,
Âişe’nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği,
Göklerin Resûlüydün..
Elçi geldin, elçiler gönderdin.
Ruhunu Allah’a,
Elini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke’de bunalırsan
Medine’ye göçerdin.
««
Biz bu dünyadan nereye
Göçelim, ya Muhammed?
Yeryüzünde, riya, inkâr, hiyanet
Altın devrini yaşıyor..
Diller, sayfalar, satırlar
(Ebu Leheb öldü) diyorlar:
Ebu Leheb ölmedi, yâ Muhammed;
Ebu Cehil, kıtalar dolaşıyor!
««
Neler duydu şu dünyada
Mevlid’ine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi, ey Nebi,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kâ’be’ne siyahlar
Yakışmamıştır, ya Muhammed,
Bugünkü kadar!
««
Haset gururla savaşta;
Gurur, Kafdağı’nda derebeyi..
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği.
İyiliğin türbesine
Türbedar oldu iyi!
««
Vicdanlar sakat
Çıkmadan yarına.
İyilikler getir, güzellikler getir
Adem oğullarına!
««
Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi Taif’tir, kimi Hayber’dir.
Fethedemedik ya Muhammed,
Senelerdir.
««
Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi..
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği!
(...)
««
Konsun yine pervazlara
Güvercinler;
“Hû hû”lara karışsın
Âminler.
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtiha’lar, Yâsin’ler!
(...)
««
Yüreklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itri, bestelesin Tekbir’ini;
Evliyâ okusun Kur’ân’lar!
Ve Kur’ân’ı göz nuruyla çoğaltsın
Kayışzade Osman’lar!
««
Na’atını Galip yazsın,
Mevlid’ini Süleyman’lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan’lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!
««
Gel, Ey Muhammed, bahardır.
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır!..
Hacdan döner gibi gel;
Mi’rac’dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!
««
Bulutlar kanat, rüzgâr kanat;
Hızır kanat, Cibril kanat,
Nisan kanat, bahar kanat;
Âyetlerini ezber bilen
Yapraklar kanat...
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilâl-i Habeşi sustuysa
Ezanlarını Dâvûd okusun!
««
Konsun, yine, pervazlara
Güvercinler;
“Hû hû”lara karışsın
Âminler..
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtiha’lar, Yâsin’ler!