"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Akif’in ideâli, Risale-i Nur’la tahakkuk etti: Mehmet Akif ve Bediüzzaman

27 Aralık 2016, Salı
"Vatan Şairi" ve "Milli Şair" unvanları ile anılan, İstiklal Marşı'nın yanı sıra Çanakkale Destanı, Bülbül ve Safahat gibi önemli eserlere imza atan Mehmet Akif Ersoy, eserlerindeki vatan sevgisiyle gençliğe ışık tutmaya devam ediyor.

Bu günlerde eserlerindeki birlik ve beraberlik ruhuna her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulan Mehmet Akif Ersoy'u, vefatının 80. yılında kızı Suat Hanım'dan olan en küçük torunu Selma Argon, anlattı.

Argon, dedesini hiç göremediğini, annesinin anlattıklarıyla, okuduklarıyla onu tanıdığını ve ona hayran olarak büyüdüğünü belirterek, dedesinin ailesine çok düşkün olduğunu, çocuklarını özenle yetiştirdiğini, hepsinin çeviri yapacak şekilde yabancı dil eğitimi aldığını dile getirdi.

Dedesinin sanat ve müzikle çok yakından ilgilendiğini ifade eden Argon, "Müzik seven bir insandı, her türlü müziği dinlerdi. Ney üflemeyi de Neyzen'den öğrenmişti. Tek kelimeyle ailesine çok düşkün bir insandı. Anneannem İsmet Hanım astım hastasıydı, sık sık nöbet geçirirmiş. Her öğün ailesiyle vakit geçirsin diye onu kucağında üst kattan sofraya indirirmiş. Çok dürüst ve vefalı bir insandı. Arkadaşlarının yetim kalan çocuklarını kendi çocuklarından ayırmaz, onlara da babalık yapardı." diye konuştu.

İstiklal ve İslam şairi olarak tanınan dedesi Ersoy'un, Mısır'a gittikten sonra da ailesi ile bağını koparmadığını, oradan yazdığı mektuplarda aile fertlerinin her birine tek tek ilgi gösterdiğini belirtti.

"Çileli bir hayat yaşamış ama hiç şikayetçi olmamış"

Argon, yaşadığı tüm sıkıntılara rağmen dedesinin, çocukları üzülmesin diye mektuplarında bunlara yer vermediğini vurgulayarak, "Mektuplarını okuduğunuzda satırlarında derin bir özlem içinde olduğunu anlarsınız. Başka bir iletişim kaynağı olmadığı için ailesine çok sayıda mektup yazmış. Çileli ve üzüntülü bir hayat yaşamış ama hiç şikayetçi olmamış." dedi.

Dedesinin manevi anlamda kendilerine çok büyük bir miras bıraktığını dile getiren Argon, "Her zaman ona layık olma gereği hissederiz. Onun ismi üstünden ilkokulda her zaman çok gözde bir çocuk oldum. İstiklal Marşı'nı hep bana okuturlardı. İlkokul çağlarında dedemin ne kadar önemli bir insan olduğunu pek de anlayamadım. 'İstiklal Marşı'nı deden yazdı o yüzden sen okuyacaksın.' dediklerinde bir anlam veremezdim. Ancak ortaokul ve lise çağına geldiğimde bunun ne kadar önemli olduğunu anladım. Böyle bir dedenin torunu olduğum için gurur duyuyorum. İstiklal Marşı'nı duyduğumda nerede olursa olayım durur dinlerim." ifadelerini kullandı.

"Kadim dostlarından her zaman büyük bir vefa gördü"

Argon, dedesinin kadim dostlarının her zaman büyük bir vefa örneği sergilediğini anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mısır'daki hamisi Abbas Halim Paşa, 'O her zaman bir Abbas Halim bulur ama ben her zaman bir Mehmet Akif bulamam.' diyecek kadar sevmiş. Paşa, vefat ettiğinde dedem çok üzülmüş ve 'Babamı ikinci kez kaybettim.' demiş. Dostları dedemi çok sevdiği gibi o da dostlarını çok sevmiş, zira kendine karşı hata yapıldığı zaman çok aldırmamış ama dostlarına bir zarar geldiği zaman tepkisini ortaya koymuş. Ancak her şeyden çok vatanını sevmiş. Hastalıklarının en önemli sebebinin vatanından ayrı kalmak olduğunu düşünüyorum. 'Mısır'da uzun süre yaşayanlar siroz olur.' derlerdi ama bence onu asıl üzen vatanından ayrı kalmasıydı."

Dedesinin büyük haksızlık ve vefasızlıklara da maruz kaldığını aktaran Argon, Ersoy'un çok hassas bir insan olduğunu, bu nedenle yaşadıklarından çok etkilendiğini ve o büyük eserleri yazabilmeyi de bu hassasiyete borçlu olduğunu söyledi.

 "Gençler Ersoy'un eserlerine gereken ilgiyi gösteriyor"

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen de Mehmet Akif Ersoy'u sadece bir şair olarak tanımlamanın haksızlık olduğunu, bu bakış açısının Ersoy'dan yeterince faydalanmayı engellediğini söyledi.

Şen, Mehmet Akif Ersoy'un ortaya koyduğu fikirlere bakıldığında onun bir tarihçi, sosyolog, fikir ve düşünce insanı olduğunun görüldüğünü dile getirerek, şöyle devam etti:

"Yalnızca İstiklal Marşı'nın şairi diye geçiştirerek, ondan yeterince istifade etmiyoruz. Dinin yanlış anlaşılması, din eğitiminin eksik verilmesi, okullarda Batı'nın sahip olduğu ilmin, fennin eksik okutulmasına kadar birçok konuyla çözüm üreterek ilgilendiğini görüyoruz. Bu nedenle Ersoy'u artık İstiklal Marşımızın şairi tanımlamasının ötesinde biraz da bu gözle görmemiz lazım. Ersoy'un edebi yönüyle ilgili en iyi sözü kadim dostu Süleyman Nazif söylemiştir. Özellikle Çanakkale ve İstiklal Marşı için 'Bunlar vahy-i ilahidir, şiir-i ilahidir' tanımlamasını kullanmıştır. Bunların üzerine bir daha çıkılamaz."

"Ersoy'da vatan sevgisi çok ön plandaydı"

Günümüzde gençlerin Ersoy'un eserlerine gereken ilgiyi gösterdiğini dile getiren Şen, Ersoy'un eserlerini gençlerin daha iyi anlaması için, onun hakkında çalışan yazarların daha güncel bir dil kullanması gerektiğini söyledi.

Şen, Ersoy'da vatan sevgisinin çok ön planda olduğunu vurgulayarak, "Milli şairimiz her zaman 'Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' derken vatanını terk etmek durumunda bırakılıyor. Yakın dostlarından Şefik Kolaylı'nın aktardığına göre, kendisinin hafiyeler tarafından takip edildiğini fark ettiğinde 'Ben vatan haini miyim?' sorusunu soruyor. İstiklal Marşı'nı yazmış biri olarak bu konuma düştüğü ve ülkede kalıp bir nifaka sebep olmamak için kendini bir nevi Mısır'a sürgün hayatına mecbur ediyor. Son bir asra baktığımızda çok tekrar yaşadığımızı görüyoruz. Tarihin tekerrür etmemesi için Safahat'ı doğru dürüst okumalıyız. Orada Balkanları nasıl kaybettiğimiz net bir şekilde anlatılıyor. Bugün ülkemizi bölmek isteyenlerin amaçlarını daha iyi anlayabiliriz. Bugün de aynı tehlike ve oyunlarla karşı karşıyayız. Tarihin tekerrür etmemesi bizim elimizde. Mehmet Akif'e bu noktada fazlasıyla muhtacız.Yeter ki biz gerçekten Akif'i anlamaya gayret edelim." değerlendirmesinde bulundu.

"Akif'in 100 yıl önce söyledikleri bugün de geçerli"

Aydın Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kazım Yetiş ise Mehmet Akif'in, devrinin bütün acılarını içinde hissettiğini ve bunu eserlerinde gösterdiğini belirtti.

Yetiş, Ersoy'un büyük bir şair olduğuna işaret ederek, "İstiklal Marşı, Çanakkale, Bülbül, Türk edebiyatının şaheserleridir. Akif'in 100 yıl önce söyledikleri bugün de geçerli. Bu acaba Akif'in kerameti midir, ileri görüşlülüğü müdür yoksa bizim hala Akif'i tam anlayamamamızdan mı, bunu çok iyi düşünmek lazım." ifadelerini kullandı.

Konuyla ilgili haberler:

Akif’in ideâli, Risale-i Nur’la tahakkuk etti

Merhum Mehmed Akif’in, “Doğrudan doğruya Kur’ân’dan alıp ilhamı, / Asrın idrakine söyletmeliyiz İslamı” beytiyle ifade ettiği idealini tahakkuk ettirmek Bediüzzaman’a müyesser olmuştur.

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/gundem/akif-in-ideali-risale-i-nur-la-tahakkuk-etti_389295

Mehmet Akif Ersoy ve Bediüzzaman Said Nursî

İstiklal Marşı’nın yazarı olmasından dolayı “Milli Şairimiz” olarak tanıdığımız Mehmet Akif, İstanbul başta olmak üzere, vatanın dört bir yanının işgal edildiği bir zamanda yazdığı şiirleriyle ümitsizliğe yer olmadığını haykırdı.

Darü’l-Hikmeti’l-İslamiye’de Bediüzzaman Hazretleri ve diğer ünlü din alimleriyle beraber çalıştı. İstiklal Savaşı boyunca insanlarımızı heyecana getiren yazı, şiir ve hutbeleriyle önemli katkılarda bulundu. Hayatı boyunca izzet ve şerefinden ödün vermeyerek örnek bir hayat yaşadı.

Risale-i Nur Enstitüsü tarafından hazırlanan araştırma yazısını okumak için tıklayınız:

http://www.sorularlasaidnursi.com/mehmet-akif-ersoy-ve-bediuzzaman-said-nursi/

Risale-i Nur’u niçin çok okumalıyız, Risale-i Nur, neden bu asra bakan bir tefsirdir?

 

Risale-i Nur eserleri, muhtevası, telif ediliş tarzı, dili ve düzeni itibariyle diğer İslâmî eser ve tefsirlerden farklıdır.

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/suleyman-kosmene/risale-i-nur-u-nicin-cok-okumaliyiz_414017

Torununun dilinden Mehmet Akif: "Çanakkale şiirini, Çanakkale'yi görmeden yazmış"

Okumak için tıklayınız:

http://www.yeniasya.com.tr/spor/torununun-dilinden-mehmet-akif-canakkale-siirini-canakkale-yi-gormeden-yazmis_390924

AA

Okunma Sayısı: 9381
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı