Türk Demokrasi Vakfı’nın toplantısında konuşan siyasî parti lider ve temsilcileri, Türkiye’nin birinci önceliğinin demokrasiyi yeniden inşa etmek olduğunu söyledi.
MEHMET KARA
[email protected]
DEMOKRATİK TÜRKİYE’Yİ İNŞA ETMELİYİZ
Toplantının açılışında konuşan Türk Demokrasi Vakfı Başkanı M. Salih Uzun, “Türkiye’de bugün demokrasinin en önemli çıkmazı, güçlerin tek merkezde toplanmasıdır” derken, CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Toplum ayrıştırıldı. Türkiye tehlikeli bir mecraya doğru gidiyor. Türkiye’ye demokrasiyi getirmek zorundayız” diye konuştu. DP Lideri Uysal ise, “Bugün Türk demokrasisi en zor sınavıyla karşı karşıyadır. Hepimizin demokrasiyi kenetlenerek kurmak gibi bir aslî bir vazifemiz var” dedi.
DEMOKRASİ AKLA EN UYGUN SİSTEM
DEVA Partili Yeneroğlu, dünyanın en narin çiçeği demokrasiyi iktidarın köküyle birlikte koparmaya çalıştığını söylerken, Gelecek Partili Yazıcı da, “Türkiye, artık demokrasinin alt tiplerinden biriyle değil literatürde yeni bir kavram olan ‘yarışmacı otoriterizm’ olgusuyla ifade ediliyor” dedi. Saadet Partili Tekir ise, “Demokrasi belki de ülkelerin yönetiminde akla en uygun sistemlerden bir tanesidir. Demokrasi, farklılıkların kendi içerisinde ahenkleştirildiği bir rejimdir” diye konuştu.
***
Tek hedef demokrasiyi yeniden inşa etmek
Muhalefet partileri Türk Demokrasi Vakfı’nın toplantısında buluştu. Konuşmalarda demokrasiye ruh ve hayat verenin temel hak ve özgürlükler olduğuna dikkat çekilerek, tek hedefin demokrasiyi yeniden inşa etmek olduğu vurgulandı.
Türk Demokrasi Vakfı’nın Ankara’da düzenlediği “Türk Demokrasi Vakfı, Yeniden” toplantısına CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi, Gelecek Partisi, Saadet Partisi’nden genel başkan yardımcıları Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, eski Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, TBMM eski Başkanı Bülent Arınç, Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay katılırken Kılıçdaroğlu, Uysal ve partilerin genel başkan yardımcıları konuştu.
Toplantının açışında konuşan Türk Demokrasi Vakfı Başkanı M. Salih Uzun, toplantıya bütün partileri ve önceki dönem Meclis Başkanlarını davet ettiğini belirterek iktidar kanadından kimsenin katılmadığını söyledi. Demokrasi, özünde ötekinin hakkını savunmak olduğunu ifade eden Uzun, “Türkiye’de bugün demokrasini en önemli çıkmazı, güçlerin tek merkezde toplanmasıdır. Demokrasiyi anlamından, bağlamından, özünden koparan anlayış, onu sadece çoğunluğun yönetimi ilkesine dayandığını kabul eden anlayıştır. Bu anlayış sakattır. Çoğunluğun yönetimi, demokrasinin parçası ve olamazsa olmazıdır. Fakat demokrasiye ruh ve hayat veren temel hak ve özgürlükler bağlamıdır. Bizler, demokrasi penceresinden bakacağız. Demokratik işleyiş için hayati önemde olan üç alanda Türkiye’nin büyük bir çürüme ve çöküntü yaşadığına şahit oluyoruz. Bunlardan birisi bizim de içinde bulunduğumuz sivil toplum, diğeri akademi ve üçüncüsü medyadır” diye konuştu.
Bugün medya ve akademinin sistemin demokratikleşmesinden çok otoriterleşmesine yol açtığını belirten Salih Uzun, “Adamın birisi, aslan ile kuzunu aynı kafeste yaşayabileceğini iddia etmiş. Hayvanat bahçesinde denemeler başlamış. Bir hafta sonra bakmışlar ki aslan ile kuzu aynı kafeste. Demişler ki ‘Nasıl başardın?’. Adam demiş ki ‘Her Allah’ın günü bu kafese yeni bir kuzu koyuyoruz’. Değerli dostlar, bu kural tanımayan, frenlenemeye, denetlenemeyen bu otoriter mekanizma var ya bu hukuk ile denetlenemez, sınırlandırılamazsa, bu aç ve kaba kuvvetinden başka özelliği olmayan o aslan terbiye edilmezse her Allah’ın günü bir kurumumuzu yok eder, bir teamülü ortadan kaldırır, geleceğimizi yer bitirir” diye konuştu.
UYSAL: “DEMOKRASİ EN ZOR SINAVLARDAN BİRİNİ YAŞIYOR
Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ise, “Artık çoğulcu demokrasinin eşiğinde, çoğulcu anlayışı, herkesin eşit ve ortak fırsatlara sahip olduğu Türkiye’yi inşa etmek zorundayız. Bugün her tenkidi bir varlık-yokluk meselesine dönüştürmüş ve cezalandırmak noktasında art arda Türkiye’yi içe kapatarak kendi siyasi hedeflerine yürüme iradesi koyanlara karşı açık yüreklilikle her birimizin bayraklaştırması gereken demokrasidir. Demokrasisini anlamlandırabilmiş, pozitif şekilde coğrafyasından daha fazla ayrışmış, insanlarının başka topraklarda hayal kurmadığı Türkiye’nin mümkün olduğunu ifade ediyorum” diye konuştu.
Birey olarak temel hak ve hürriyetlerin kullandığı her noktada demokrasi ihtiyacımızın, demokrasi açığımız bir maliyet ürettiğini ifade eden Uysal, “Bugün tabii demokrasi serüvenimiz yok. Özellikle 27 Mayıs’tan sonra Türk demokrasisi, kaybettiklerini yerine koymak adına bir mücadele vermek zorunda kalmış. Çok partili hayata geçtikten sonra demokrasiyi, bir değerler manzumesi haline, işleyen bir demokratik rejim haline, işleyen bir hukukla perçinleyerek getiremedik. Bugün Türk demokrasisinin en zor sınavıyla karşı karşıya kaldığı bu dönemde hepimizin ortak gayesi, demokrasi diye bir büyük problemimizin olduğu, ortak bir yaşam inşa etmek noktasında sorumluluğumuzun olduğu; bugün mağdur olmamış hiçbir siyasal, toplumsal kesimin kalmadığı bu süreçte, bu tecrübeyle beraber bu ortak paydayı siyasi partilerin, sivil toplumla kenetlenerek kurmak gibi bir asli vazifesi var” şeklinde konuştu.
KILIÇDAROĞLU: SİYASETÇİ GELMESİNİ NASIL BİLİYORSA, GİTMESİNİ DE BİLMEK ZORUNDADIR
Toplantıda konuşan CHP Genel Başkanı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Toplumu ayrıştırdık. Tehlikeli bir mecraya doğru Türkiye gidiyor. Biz, altılı masa diyoruz bazen Türkiye Masası, Demokrasi Masası, Milletin Masası neyse adı. Bizi birleştiren tek bir konu var. Bu ülkeye gerçek anlamda demokrasiyi getirmek. Her birimiz ayrı partiyiz, programımız farklı. Ülke bu haldeyken, meseleyi bir parti meselesi olmanın ötesinde artık mesele Türkiye meselesi haline gelmiştir. Türkiye'ye demokrasiyi getirmek zorundayız. Her bir parti kendi düşüncesini bir şekliyle ifade edecektir. Halk kime teveccüh ederse o iktidar olacaktır" diye konuştu.
“Bir grup medya sadece güzelleme yapıyorsa aslında iktidarın aleyhinedir, gerçekleri göremez” diyen Kılıçdaroğlu, medyanın özgür olması gerektiğini, çağdaş demokrasilerde dördüncü gücünde medya olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, "İktidar olursunuz, iktidardan gitmemek için Seçim Kanunu başta olmak üzere 'Medyayı kontrol edeceğim, yargıyı kontrol edeceğim. Ben mutlaka yerimde kalacağım' dediğiniz andan itibaren demokrasi kan kaybetmeye başlıyor” dedi.
YENEROĞLU: “İKTİDAR DEMOKRASİ ÇİÇEĞİNİ KÖKÜYLE BİRLİKTE KOPARMAYA ÇALIŞMAKTADIR”
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, demokrasinin dünyanın en narin çiçeği, onu yaşatanın da uzlaşı ve hoşgörü olduğunu belirterek, “Şu anda iktidar, o çiçeği köküyle birlikte koparmaya çalışmaktadır” dedi. Yeneroğlu, Türkiye’de kötü muamele ve işkencenin haber değeri bile taşımayacak kadar sıradanlaştığını savunarak, “Anayasa Mahkemesi kararlarına uymayacağını tutumuyla ortaya koyan, bir milletvekilimizi cezaevine mahkum eden kişi, bakan yardımcısı olarak atanmıştır. Böyle bir ülkede hukuk devleti iddiasından bahsetmek mümkün olabilir mi?” diye konuştu.
YAZICI: “TÜRKİYE BUGÜN İÇİNDEN GEÇTİĞİMİZ SİVİL OTORİTERİZMİ DAHA ÖNCE HİÇ DENEYİMLEMEDİ”
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı, “Türkiye, bugün içinden geçtiğimiz sivil otoriterizmi daha önce hiç deneyimlemedi… Bugün artık Türkiye’yi, hiçbir uluslararası endekse göre demokrasi olarak tanımlamak mümkün değil. Türkiye, artık demokrasinin alt tiplerinden biriyle değil otoriter rejimlerin alt tiplerinden biriyle tanımlanıyor. Literatürde yeni bir kavram olan ‘yarışmacı otoriterizm’ olgusuyla ifade ediliyor” dedi. Türkiye siyasetinin çeşitli aralıklarla askeri yönetimler nedeniyle kesintiye uğradığını belirten Yazıcı, “Otoriterizmi, askeri müdahaleyi çeşitli biçimlerle deneyimledi. Ama Türkiye, bugün içinden geçtiğimiz sivil otoriterizmi daha önce hiç deneyimlemedi. Gezi parkı protestoların bastırılması sürecinde hukuk devletinden anayasal süreçte kopuş yaşadı. Ardından 15 Temmuz darbe teşebbüsünün bastırılması gerekçesiyle ilan edilen Olağanüstü Hal rejiminde evvelce hiç deneyimlemediği kadar ağır bir zulmü gördü” şeklinde konuştu.
SP’Lİ TEKİR: TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER MERKEZLİ BİR YÖNETİM SİSTEMİNİ ŞİDDETLE VE ISRARLA SAVUNMAK MECBURİYETİNDEYİZ”
Toplantıda konuşan Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sabri Tekir de, “Türkiye’nin içinde bulunduğu bir taraftan ekonomik krizin ve bu krizin zaman içerisinde yansıyabileceği siyasi kriz ve benzeri şeylerin önlenebilmesi için bizim temel hak ve özgürlükler merkezli bir yönetim sistemini şiddetle ve ısrarla savunmak mecburiyetindeyiz” diye konuştu. Demokrasinin, farklı düşüncelerin, farklı kültürlerin, farklı değerlerin bir arada yaşayabileceğini gösterebilme rejimi olduğunu söyleyen Tekir, “Demokrasi belki de ülkelerin yönetiminde akla en uygun sistemlerden bir tanesidir. Ama şu husus çok önemlidir ki temel hak ve özgürlükler söz konusu olmaksızın demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Her şeyden önce demokrasi dediğimiz rejim, farklılıkların kendi içerisinde ahenkleştirildiği bir rejimdir” dedi.
İYİ PARTİLİ PAÇACI: "ALTI PARTİNİN OLUŞTURDUĞU MASA DEMOKRASİ MASASIDIR"
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı, da “Altı siyasi partimizin bir araya gelerek oluşturduğu masa aslında demokrasi masasıdır. Altı siyasi partinin ortak paydası demokrasi ve demokratik sistem talebidir. Herkes emin olmalıdır ki bu talebin gerçekleşmesine az kaldı” dedi. 21. yüzyılda dünya daha fazla demokrasi derken Türk demokrasinin sivil vesayetin altına girdiğini söyleyen Paçacı, Türk demokrasisinde darbelerin yaşandığını ancak bugün milletin iradesinin diğerlerinden farklı olarak milletin iradesiyle askıya alındığını söyledi. Paçacı, “Demokrasi referandum yoluyla kuvvetler birleşmesine dönüşmüştür. Ülkemizin geleceği bir kişinin iki dudağı arasını sıkıştırılmıştır. Ancak demokrasi mücadelesi bu dönemde daha inançlı ve kararlı şekilde devam etmektedir. Altı siyasi partimizin bir araya gelerek oluşturduğu masa aslında demokrasi masasıdır. Altı siyasi partinin ortak paydası demokrasi talebidir, demokratik sistem talebidir. Herkes emin olmalıdır ki bu talebin gerçekleşmesine az kaldı” diye konuştu.
İktidarın demokrasi kültürünün olmadığını dile getiren Paçacı, “Kuvvetler ayrılığını, denge ve denetim mekanizmalarını, yargıyı ve adalet duygusunu hiçe sayarak yürüdüğü yol sonunda ülkemizi derin bir yönetim krizine sokmuştur. Bugün yaşamakta olduğumuz ekonomik kriz, hayat pahalılığı, işsizlik ve maalesef yakında yaşanma ihtimalinin arttığı ödemeler dengesi krizinin temel sebebi demokrasi eksikliğidir. Modern çağda demokrasi bir ülkenin adeta su terazisidir. O terazinin ayarını bozduğunuzda ekonomiyi de hukuku da ve sosyal barışı da tehlikeye sokarsınız. Türkiye maalesef bunu yaşamaktadır” dedi.
ARINÇ'TAN PARTİSİNE SERT SÖZLER: 'KRAL ÇIPLAK DEMENİN ZAMANIDIR”
Meclis eski Başkanı Bülent Arınç, toplantıya AKP'li hükümet yetkililerinin katılmamasına tepki göstererek, "Tatlı su balığı siyasetçileri var, suya sabuna dokunmadan. Majestelerinin gazetecileri var. Havanın suyun berraklığından bahsederler. Öksürmenin, bağırmanın zamanıdır. Kral çıplak demenin vaktidir" dedi. Vekillerin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile aynı ortamda görülmekten korktuğunu söyleyen Arınç, “Ben böyle bir fotoğrafı nasıl izah ederim diyorlar. Korkuyorlar. Fikirlerine güvenen insanlar hiçbir şeyden korkmaz. Sütten çıkmış ak kaşık da değiliz. Niye buraya gelemesin bazı insanlar? Paranoya var; orada olursam mahvoldum, bittim” diye konuştu.