Bediüzzaman Said Nursî’nin ayrı bir önem verdiği Urfa’nın Karaköprü bölgesinde inşa edilen külliyede mescid ve sohbet salonları olacak, öğrenciler için barınma hizmeti verilecek.
Türkiye’de 1992 yılında Bediüzzaman adına kurulan ilk vakıf olan Bediüzzaman Eğitim, Kültür ve Sanat Vakfı tarafından Şanlıurfa- Karaköprü bölgesinde Bediüzzaman Külliyesi yapılıyor.
Vakfın ilk başkanı ve şimdiki onursal başkanı olan Ahmet Rüzgâr ağabey tarafından yaptırılan Bediüzzaman Külliyesi 8 kattan oluşuyor. Bediüzzaman Vakfı Başkanı İsmail Zorlu yaptığı açıklamada, “Şanlıurfa Karaköprü bölgesinde vakfımızın onursal başkanı Ahmet Rüzgâr ağabeyimiz tarafından yaptırılan Bediüzzaman Külliyesi, 8 katlı olarak yapılıyor. Bir katı mahalleye hitap edecek şekilde mescid olarak düzenlenecek. Diğer katlarda erkek ve hanımlar için ayrı ayrı olmak üzere sohbet salonları ile yemekhane olacak.
Külliyenin dört katı ise öğrencilerin barınmaları amacıyla düşünülmüştür. Vakfımızın bu külliyesine ayni ve nakdi olarak yardım yapmak isteyenler (0542 453 0679) nolu telefonla irtibat kurabilirler” diye konuştu.
RİSALE-İ NURLARI GENİŞ KİTLELERE ULAŞTIRMALIYIZ
Başkan Zorlu, Bediüzzaman Hazretlerinin Şanlıurfa’ya verdiği öneme de dikkati çekerek şunları söyledi; “Bediüzzaman Hazretleri, eserlerinde ‘Urfa taşıyla toprağıyla mübarektir, ben onlara dua ediyorum’ diyor. Bediüzzaman Hazretlerinin bu duasına mazhar olmak için onun eserlerini geniş kitlelere ulaştırmamız gerekiyor. Vakıf olarak her yıl Bediüzzaman’ı anma toplantıları düzenliyoruz. Maddî durumu olmayan öğrenciler için barınma ve burs verme çalışmaları yapıyoruz.”
BEDİÜZZAMAN: URFA HALKINA DUA EDİYORUM
23 Mart 1960 tarihinde Şanlıurfa’da vefat eden Bediüzzaman Said Nursî, eserlerinde Urfa’dan bahsederek onlara dua ettiğini söylüyor; “Bütün Urfa halkına, çoluk ve çocuğuna ve mezarda yatanlarına her sabah dua ediyorum. Ve bütün Urfalılara selâm ediyorum. Urfa taşıyla, toprağıyla mübarektir. Ben çok hastayım. Onlar da bana dua etsinler.”
Bediüzzaman, Urfa ile ilgili şöyle diyor:
“Ben çok zaman evvel bekliyordum ki, Urfa tarafında Nurlara karşı kuvvetli eller sahip olmaya çıksın. Çünkü orası hem Anadolu’nun, hem Arabistan’ın, hem Kürdistan’ın bir nevi merkezi hükmündedir. Nurlar orada yerleşse, o üç memlekette intişarına vesile olur. Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükrediyorum ki, Seyyid Salih gibi gençliğin bir kahramanı ve o havalinin çok kıymettar ve hamiyetkâr ve dindar iki milletvekili Nurlara sahip çıkmaya başladılar. Ben de kendi paramla aldığım ve zehir hastalığının fazla rahatsızlığı içinde tashih ettiğim bana mahsus bir kısım mecmualarımı onlara gönderiyorum. Çok yerlerden ve çok mühim zatlar tarafından istedikleri halde, ben Urfa’yı her yere tercih ediyorum. İnşaallah bir kısım daha onlara göndereceğim.”
“Seyyid Salih ve hamiyetkâr milletvekilleri orada inşaallah Kur’ân ve imana tam hizmet edecek ve orayı Isparta’daki Medresetü’z-Zehra ve Mısır’daki Camiü’l-Ezher’in küçük bir nümunesi haline getirmeye vesile olmaya ve Şam ve Bağdat’taki medrese-i İslâmiyenin bir nümunesini açmaya yol açmalarını rahmet-i İlâhiyeden ümit ediyoruz.”
“Hem madem Risale-i Nur’un mesleği hıllettir. Ve Urfa ise, İbrahim Halilullah’ın bir menzilidir. İnşaallah hıllet-i İbrahimiye parlayacaktır.
“Hem ihtimal-i kavîdir ki, bu dehşetli semli hastalıktan kurtulsam, gelecek kışta Urfa’ya gitmeyi cidden arzu ediyorum.”
Nihat ÇİÇEK / Şanlıurfa