“Bu zamanda Nûrlarla hizmet-i îmâniye, her tarafta ilânatla ve muhtaç olanların nazar-ı dikkatlerini celb etmekle olur.”1 (Bedîüzzamân Saîd Nursî)
Teknolojik imkânların sağladığı kolaylıklarla bu zamanda Nurlarla hizmet-i îmâniye sanal âlem dediğimiz internet ortamlarıyla da muhtaç olanlara en kolay ve kısa yolla ulaştırılabiliyor.
Hatta bir anda binlerce, milyonlarca insana bir îmân ve Kur’ân hakîkatini çok kolay ve kısa bir zamanda ulaştırma imkânı bulunabiliyor. Belki de buna işâreten Bedîüzzamân Hazretleri “Serîüsseyir olan bu zamanın evlâdına, kısa ve selâmet bir tarîki (yolu) ihsan etmek rahmet-i hâkimenin şânındandır.”2 ifâdeleri ile bu hizmetlere de işaret etmiş olmalıdır.
Hem teknoloji ve mehâsin-i medeniyet denilen hakîkatler için de Lemeât’ta şu mükemmel izâhlar yapılmıştır:
“Bunu da inkâr etmem, medeniyette vardır mehâsin-i kesîre (çok iyilik). Lâkin, onlar değildir ne Nasrâniyet (Hıristiyan) malı, ne Avrupa i’câdı,
Ne şu asrın san’atı. Belki umûm malıdır. Telâhuk-u efkârdan (fikirlerin birbirine birleşmesinden), semâvî şerâyiden (semâvî şerîatlardan), hem hâcât-ı fıtrîden (fıtrî, yaratılış ihtiyaçlarından), husûsî Şer’-i Ahmedî (özellikle Peygamberimizin (asm) şerîatından),
İslâmî inkılâptan neş’et eden (doğan) bir maldır. Kimse temellük etmez (mülk edinemez, kendine mal edemez).”3
Böylece Avrupa, Amerika ya da başka bir ülkeden alınan maddî terakkî ve medeniyet harîkaları umûm insanlığın asırlarca fikirlerinden ve çalışmalarından ortaya çıktığı için, bir millete ve devlete münhasır değildir. Öyleyse mehâsin-i medeniyet denilen şeyler bütün insanlığın ortak malı hükmündedir.
Hem Üstâd Hazretleri’nin ecnebilerden alacağımız bilgi, san’at ve terakki için söylemiş olduğu şu cümle de çok müşkülümüzü hallediyor:
“Ecnebilerden alınan maddî bilgiler, san’at ve terakkiye ait ise lâzımdır, sefâhata dair ise muzırdır.”4
Buna göre neye talib olduğumuz ve olacağımız veya neyin muzır olduğu çok açık olarak ortaya konulmuş oluyor. Ümitvârız ki; “İnşâallah istikbaldeki İslâmiyetin kuvvetiyle, medeniyetin mehasini galebe edecek, zemin yüzünü pisliklerden temizleyecek, sulh-u umûmîyi de te’min edecek.” 5
Ayrıca mehâsin-i medeniyetin iktibasında ve istimalinde çok endişe edilecek bir durum yoktur. Çünkü “Avrupa ve Amerika’dan getirilen ve hakîkatte yine İslâm’ın malı olan fen ve san’atı, nur-u tevhid içinde yoğurarak”6 hayata geçirmeliyiz.
Bedîüzzamân Hazretleri bunun da ölçüsünü vermiş, fen ve san’atı tevhid nuru ile yoğurarak marifetullah mi’racları olarak alıp kullanmamızı söylemiştir. Çünkü her bir fen Allah’ın isimlerine istinâd etmekte ve esmâ tecellisi olarak nur-u tevhidi göstermektedir.
Teknoloji insanlığın hem hayrına, hem de şerrine hizmet edebilecek bir vasıtadır. Bizim gâyemiz bütün zorluklara rağmen bu imkânları hayırda kullanmak olmalıdır. Çünkü vesîlenin mâhiyetine bakılmaz, neticesine bakılır. Neticesi hakka hizmet ise o meşrûdur. Madem neticesi rıza-i İlâhî ise o hizmet küçük değil, büyüktür.
Teknolojik imkânlar Rabbimizin bu âhirzamân ümmetine hayırda istimâl edilmesi için bir rahmeti ve inâyetidir. Bu hizmete ve dâvâya ne kadar eller atılır ve omuzlar vurulursa hepsine Allah razı olsun demeliyiz. Dâvâmız ise nazik ve kudsîdir. Bu dâvâya hizmet etmek ise hepimizin en büyük vazîfesi ve gâye-i hayalidir.
Yüce Rabbimiz biz âciz kullarına Risâle-i Nûr gibi çok büyük bir nimeti ihsân etmiştir. Nimet şükür görmezse gider. Bizler de bu mânâda Risâle-i Nûr nimetinin şükrü için ona çalışmak ve hizmetinde, neşrinde müsbet vasıtaları istimâl etmeliyiz. Çünkü biliyoruz ki önce bizler muhtaçtık ve bu muhtaç oluşumuza bir merhamet eseri olarak Rabbimiz bizlere bu hakîkatleri ihsân etti ve birbirimizi bu manâda tebrîk ediyoruz. “Nimet şükür görmezse gider” sırrınca Risâle-i Nûr nimeti için bizler de kaderin sevk ve idâresinin de tecellisiyle böyle güzel hakîkatlerle tanıştırıldık ve aynı gâyeye hizmette istihdâm ediliyoruz. Bunun için de ayrıca Rabbimize şükretmemiz gerekir.
Bütün müsbet vasıtaları şükür vesîlesi olarak görmeliyiz. Öyleyse muhtaç olanlara bu hakîkatlerin ulaşmasında müsbet hareket düsturu ve müsbet vesîlelerle hizmet etme gayreti içinde olmalıyız.
Hepimizin sosyal hayatta elbette ki şahsî ve umûmî sorumlulukları ve vazîfeleri vardır. Ancak Nûr dâvâsında olanlar için Bedîüzzamân Hazretleri şöyle diyor: “Hâlbuki hizmet-i Kur’ânîyede bulunana, ya dünya ona küsmeli veya o dünyaya küsmeli—tâ, ihlâsla, ciddiyetle hizmet-i Kur’ânîyede bulunsun.”7
Çünkü “Risâle-i Nur, yirminci asrın Müslümanlarını ve bütün insanları koyu fikir karanlıklarından ve müthiş dalâlet yollarından kurtarmak için müellifin kendi ihtiyariyle değil, bir ihsân-ı İlâhî olarak yazılmış olan ilhâmî bir eserdir. İşte insan üzerindeki te’sîri pek büyük olan böyle bir eseri devamlı olarak teennî ile ve lûgatların mânâlarını öğrenerek, dikkatle okuyabilseniz, geceli gündüzlü çalışan birçok Nûr Talebeleri gibi siz de büyük bir huzur ve saadete kavuşursunuz. Hem gayet cevval ve faal bir hâle gelirsiniz. O kudsî eserleri günlerce okuyabilmenin İlâhî hazzı ile çırpınırsınız. Bu gibi kıymeti ölçüye sığmayan eserlerle meşgul olabilmek için beş dakikayı bile boşa gidermezsiniz. Ve hem daima cebinizde, çantanızda Nurları taşımak, okumak, daima okumak için zamanlarınızı büyük bir kıymetle kıymetlendireceksiniz. Nurları okumak sevgisiyle, Nurları okumak heyecanıyla, Nurları okumak ihtiyacıyla yanacaksınız.”8
Bizler de en azından müsait olduğumuz zamanlarda bu nurlu dâvâya çeşitli vesîlelerle hizmet ederken, bunlardan başka nev-i beşerin özellikle ehl-i îmânın îmânını kurtarma vazîfesi ile vazîfelendirilmiş olduğumuzu bilmeliyiz. Öyleyse “Gayet ağır ve büyük ve umûmî ve kudsî bir vazîfe-i îmâniye ve hizmet-i Kur’âniye omuzumuza ihsân-ı İlâhî tarafından konulmuş.”9 diyoruz ve buna da şükrediyoruz.
Bu vesîleyle âcizâne yazı ve çalışmalarımla destek vermeye gayret ettiğim ve bir süre önce muhterem Osman Zengin Ağabeyimizin Yeni Asya Gazetemizde dikkat çekmiş olduğu “www.risaletalimhaber.com” sitesini Bedîüzzamân ve Risâle-i Nur hizmetleri için tavsiye etmek istiyorum. Risale Tâlim Haber sitesi internet âleminde haber portallarının revaçta olduğu bir zamanda forum sitesi olarak hizmete başladı, daha sonra da tecrübeli ve kabiliyetli teknik ekibin alt yapı çalışmalarını genişleterek haber portalına dönüştürüldü.
Risâle-i Nurlar ve Üstâd Bedîüzzamân’ın hayatı ile ilgili bilgi, belge, yazı ve araştırmaları da sayfalarına taşıyan Risâle Tâlim Haber sitesi, ayrıca Yeni Asya Gazete’mizdeki yazıları da alıntı olarak kullanmakta ve daha geniş kesimlere ulaştırılmasına çalışmaktadır. Ayrıca basında çıkan Üstâd Bedîüzzamân ve Risâle-i Nur ile ilgili bilgi, belge ve yazıları da Nur mesleğine zıt olmamak şartıyla yayınlamaktadır. Yeni yazar yetişmesinde de bir alt yapı olabilecek sitenin takip edilip destek verilmesi ve tavsiyeler ile daha mükemmel olması dileğiyle okuyucularımıza Risâle Tâlim Haber sitesi ekibinden selâmlar iletiyoruz.
Dipnotlar:
1- Lem’alar, s: 581.
2- Mesnevî-i Nuriye, s: 213
3- Sözler, s: 1163.
4- Mesnevî-i Nuriye, s: 98.
5- Tarihçe-i Hayat-s: 94.
6- Tarihçe-i Hayat-s: 140.
7- Lem’alar, s: 42.
8- Gençlik Rehberi, Konferans, s: 251.
9- Lem’alar, s: 159.
Abdülbaki Çimiç
Yeni Asya en sosyal gazeteler arasında
Dijital diplomasi ve dijital varlık reytingi konusunda dünya çapında otorite kabul edilen Diplomacy.Live, Türkiye’de ulusal yayın yapan 30 televizyon, 30 radyo, 38 gazete ve 10 haber sitesini kapsayan Medya Dijital Varlık Reytingini açıkladı. Yeni Asya, Twitter’ı en iyi kullanan gazeteler arasındaki birinciliğini diğer 8 gazete ile birlikte paylaştı.
Devamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/yeni-asya-en-sosyal-gazeteler-arasinda_400954
''Bu gazetenin Bediüzzaman'dan başka yazdığı bir şey yok ki''
Okuyanı, sahibi olan gazete' ünvanına bihakkın layık olan Yeni Asya'nın “Vatan sathını bir mekteb yapma ideâli' ve bu doğrultudaki çalışmaları vesilesiyle Yeni Asya deyince akla Nurculuk, Risale-i Nur ve Üstad Bediüzzaman Said Nursî gelmektedir. Yeni Asya için bu bir şereftir ve medar-ı iftihardır.
Yazarlarımızdan Abdülbaki Çimiç'in Yeni Asya ile ilgili önemli bir hatırasını kendisinden dinliyoruz:
''Bir gün abone yaptığımız bir esnaftan Yeni Asya hakkında bir eleştiri dinlemiştim. İnsan eleştiriden sevinir mi? Ben çok sevinmiştim. Çünkü o esnaf aynen şunları söylemişti:
”Bu gazetenin Bediüzzaman ve Risâle-i Nurdan başka yazdığı bir şey yok ki! Neresini açsam ve okusam bu iki konudan bahsediyor. Benim dükkânımda başka konulardan bahseden gazete olmalı” demişti ve gazetemizi almayı bırakmıştı.
Ben de “Yine on ikiden vurdun Yeni Asyam” demiştim. Çünkü ilk defa duyan ve abone olan bu kişi Bediüzzaman ve Risâle-i Nur mesajını almıştı Yeni Asya’dan. Ve Yeni Asya görevini yapmıştı.''
Devamını okumak için tıklayınız:
http://www.yeniasya.com.tr/gundem/bu-gazetenin-bediuzzaman-dan-baska-yazdigi-bir-sey-yok-ki_389134