Yıldız futbolcu Cristiano Ronaldo, en çok korktuğu şeyin 'erken yaşta ölmek' olduğu ifade ederek 'Erken yaşta ölmek istemiyorum' dedi. Devamında da 'en az 80-90 yaşına kadar' yaşamak istediğini belirtti.
Bir acı itiraf niteliğindeki bu düşündürücü ifadeleriyle Ronaldo, oldukça önemli bir hakikati, bilerek veya bilmeyerek insanların büyük bir çoğunluğu adına dillendirmiş oldu adeta...
"En büyük korkum genç yaşta ölmek. Erken yaşta ölmek istemiyorum. En az 80-90 yaşına kadar yaşamak istiyorum" sözleri; İnsanın -her kim olursa olsun- ne kadar aciz ve zayıf ve fakir olduğunu ve Risale-i Nur'daki ''Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir? Hiç kat'î senedin var mı ki, gelecek seneye, belki yarına kadar kalacaksın?'' veciz ifadelerinin ne derece önemli hakikatleri ihtiva ettiğinin doğruluğunu tasdik eden 'dünyaca ünlü bir imza' olmuş oldu.
Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi, modern zamanların insanlarını, bilgi ve teknoloji ve gelişim çağında, Asr-ı Saadetin nurlu ve hakikatli atmosferiyle buluşturarak diyor ki; "Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı İMAN ile hayatlandırınız ve ferâizle zînetlendiriniz(farzlarla süslendiriniz) ve günahlardan çekinmekle muhâfaza ediniz."
Ve "Dünya ve âhirette ebedî ve daimî süruru isteyen, iman dairesindeki terbiye-i Muhammediyeyi (a.s.m.) kendine rehber etmek gerektir."
'' (...) kurtulmak çaresi: Ehl-i Sünnet ve Cemaat olan ehl-i hak mezhebini karargâh yap ve Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyânın muhkemat kalesine gir ve Sünnet-i Seniyyeyi rehber yap, selâmeti bul."
Ve diyor ki Bediüzzaman; Ronaldo'nun şahsında aynı dertten muzdarip olan bütün gençlere hitap ederek;
''Birkaç biçare gençlere verilen bir tenbih,bir ders, bir ihtardır
Birgün yanıma parlak birkaç genç geldiler. Hayat ve gençlik ve hevesat cihetinden gelen tehlikelerden sakınmak için tesirli bir ihtar almak isteyen bu gençlere, ben de, eskiden Risale-i Nur’dan medet isteyen gençlere dediğim gibi, dedim ki:
Sizdeki gençlik kat’iyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada kalmazsanız, o gençlik zayi olup, başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette, kendi lezzetinden çok ziyade belâlar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taatte sarf etseniz, o gençlik mânen bâki kalacak ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebep olacak.
Hayat ise, eğer iman olmazsa veyahut isyan ile o iman tesir etmezse, hayat, zahirî ve kısacık bir zevk ve lezzetle beraber, binler derece o zevk ve lezzetten ziyade elemler, hüzünler, kederler verir. Çünkü, insanda akıl ve fikir olduğu için, hayvanın aksine olarak, hazır zamanla beraber geçmiş ve gelecek zamanlarla da fıtraten alâkadardır. O zamanlardan dahi hem elem, hem lezzet alabilir.(...)
(...) İşte hayat böyledir. Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz. Hergün ve her yerde ve her vakit vefiyatların gösterdikleri dehşetli hakikat-i mevt ise, size-başka gençlere söylediğim gibi-bir temsil ile beyan ediyorum.
(...) Elhasıl: Gençlik gidecek. Sefahette gitmişse, hem dünyada, hem âhirette binler belâ ve elemler netice verdiğini ve öyle gençler ekseriyetle suiistimal ile, israfat ile gelen evhamlı hastalıkla hastahanelere ve taşkınlıklarıyla hapishanelere veya sefalethanelere ve mânevî elemlerden gelen sıkıntılarla meyhanelere düşeceklerini anlamak isterseniz, hastahanelerden ve hapishanelerden ve kabristanlardan sorunuz.''
Bediüzzaman Said Nursi, Kur'an-ı Hakimin ve Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselamın yıldız gibi olan veciz ifadelerinden ilhamla ''Gafil kafaya bir tokmak ve bir ders-i ibrettir.'' başlığıyla kaleme aldığı ve dile getirdiği ulvi hakikatler bütün insanların öncelikli tefekkür konusu olacak niteliktedir.
''Gafil kafaya bir tokmak ve bir ders-i ibrettir.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَاۤ اِلاَّ مَتَاعُ الْغُرُور(1 :
1-“Dünya hayatı, aldatıcı bir menfaatten başka birşey değildir.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:185.)
EY GAFLETE DALIP ve bu hayatı tatlı görüp ve âhireti unutup, dünyaya talip bedbaht nefsim! Bilir misin, neye benzersin? Devekuşuna! Avcıyı görür, uçamıyor; başını kuma sokuyor, ta avcı onu görmesin. Koca gövdesi dışarıda; avcı görür. Yalnız o, gözünü kum içinde kapamış, görmez.
Ey nefis! Şu temsile bak, gör, nasıl dünyaya hasr-ı nazar, aziz bir lezzeti elîm bir eleme kalb eder. Meselâ, şu karyede, yani Barla’da, iki adam bulunur. Birisinin yüzde doksan dokuz ahbabı İstanbul’a gitmişler, güzelce yaşıyorlar. Yalnız birtek burada kalmış. O dahi oraya gidecek. Bunun için şu adam İstanbul’a müştaktır. Orayı düşünür, ahbaba kavuşmak ister. Ne vakit ona denilse, “Oraya git”; sevinip gülerek gider. İkinci adam ise, yüzde doksan dokuz dostları buradan gitmişler. Bir kısmı mahvolmuşlar. Bir kısmı ne görür, ne de görünür yerlere sokulmuşlar. Perişan olup gitmişler zanneder. Şu biçare adam ise, bütün onlara bedel, yalnız bir misafire ünsiyet edip teselli bulmak ister. Onunla o elîm âlâm-ı firakı kapamak ister.
Ey nefis! Başta Habibullah, bütün ahbabın, kabrin öbür tarafındadırlar. Burada kalan bir iki tane ise, onlar da gidiyorlar. Ölümden ürküp, kabirden korkup başını çevirme. Merdâne kabre bak, dinle, ne talep eder? Erkekçesine ölümün yüzüne gül, bak, ne ister. Sakın gafil olup ikinci adama benzeme.
Ey nefsim! Deme, “Zaman değişmiş, asır başkalaşmış. Herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder, derd-i maişetle sarhoştur.” Çünkü ölüm değişmiyor. Firak, bekàya kalb olup başkalaşmıyor. Acz-i beşerî, fakr-ı insanî değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sür’at peydâ ediyor.
Hem deme, “Ben de herkes gibiyim.” Çünkü herkes sana kabir kapısına kadar arkadaşlık eder. Herkesle musibette beraber olmak demek olan teselli ise, kabrin öbür tarafında pek esassızdır.
Hem kendini başıboş zannetme. Zira şu misafirhane-i dünyada, nazar-ı hikmetle baksan, hiçbir şeyi nizamsız, gayesiz göremezsin. Nasıl sen nizamsız, gayesiz kalabilirsin?'' Risale-i Nur, Sözler, 13. Söz
Bütün insanlara ((iman ve islamiyet dairesi dışındaki insanlar da ölümün bir yokluk olmayışı, bir mekan değişikliği oluşu ve bir ebedi hayatın varoluşu hakikatinden farkında olarak veya farkında olmaksızın hissedar olurlar, teselli bulurlar. Bu önemli hakikati etraflıca anlamak isteyenleri Kur'an-ı Hakim'in nurlu bir tefsiri olan Risale-i Nur'u okumaya davet ediyoruz)) hususan İman ve İslamiyet en büyük nimetiyle müşerref olan insanlara ölümle ilgili birkaç güzel satır, birkaç ferahlandıran müjde;
''...YEDİNCİ KELİME
وَيُمِيتُ Yani, mevti( ölümü) veren Odur. Yani, hayat vazifesinden terhis eder, fâni dünyadan yerini tebdil eder, külfet-i hizmetten âzâd eder. Yani, hayat-ı fâniyeden, seni hayat-ı bâkiyeye alır. İşte şu kelime, şöylece fâni cin ve inse bağırır, der ki:
Sizlere müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in’idam değil. Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevkiyattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır.'' Risale-i Nur, Mektubat, 20. Mektup
(...) mevt, vazife-i hayattan bir terhistir, bir paydostur, bir tebdil-i mekândır, bir tahvil-i vücuttur, hayat-ı bâkiyeye bir davettir, bir mebde’dir, bir hayat-ı bâkiyenin mukaddimesidir. Nasıl ki hayatın dünyaya gelmesi bir halk ve takdirledir.'' Risale-i Nur, Mektubat, 1. Mektup
Real Madrid'in Portekizli yıldızı Cristiano Ronaldo, Libero dergisindeki röportajından bir bölüm;
90 YAŞINA KADAR YAŞAMAK İSTİYORUM
30 yaşındaki tecrübeli yıldız, "En büyük korkum genç yaşta ölmek. Erken yaşta ölmek istemiyorum. En az 80-90 yaşına kadar yaşamak istiyorum" dedi.
NORMAL BİR HAYAT SÜRÜYORUM
Ronaldo futbol dışındaki zamanlarını oğluyla oynamaya ayırdığını belirtirken, "Her insan gibi ben de normal bir hayat sürüyorum. Ailemle, arkadaşlarımla vakit geçirmeye çalışıyorum" ifadesini kullandı.
Cristiano Ronaldo, "Çevremdeki herkes daha iyi olmam için beni motive ediyor. Etrafımdan sürekli pozitif enerji alıyorum. Başarılı olmamın temel nedeni bu" diye konuştu.
Haber Merkezi