Hukukçular Derneği Genel Başkanı Tatlı yaptığı yazılı açıklamada, “Anayasa’mızın 15/2. maddesi ile masumiyet karinesi savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi dokunulması mümkün olmayan çekirdek haklar kategorisine dahil edilmiştir” dedi.
Hukukçular Derneği Genel Başkanı Cavit Tatlı yaptığı yazılı basın açıklamasıyla kamuoyunda tartışılan ‘Tek Tip Kıyafet’ konusunu değerlendirirken yapılan uygulamaların masumiyet karinesiyle bağdaşmayacağının altını çizdi. Tatlı açıklamasında tek tip kıyafet uygulamasının evrensel hukuk kurallarından olan ve ceza yargılamasının en temel taşı olarak kabul edilen masumiyet karinesi ile bağdaşmayacağını düşündüklerini ifade etti. “Ülkemizi işgale açık hale getirme projesinin figüranlarına kinimiz ve öfkemiz ne kadar büyük olursa olsun, makul ve mantıklı yaklaşımdan ve hukuk sınırlarından hiçbir zaman vazgeçilmemelidir” diyen Tatlı, “Ceza yargılaması sürmekte olan ve henüz haklarında hüküm verilmemiş sanıkların duruşmalara tek tip kıyafetle çıkarılmasına yönelik çalışmalar olduğu kamuoyunca bilinmektedir. Ancak tek tip kıyafet uygulamasının evrensel hukuk kurallarından olan ve ceza yargılamasının en temel taşı olarak kabul edilen masumiyet karinesi ile bağdaşmayacağını düşünmekteyiz. Nitekim Anayasa’mızın 38/4. maddesi; “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz” hükmüyle masumiyet karinesini din, dil, ırk, millet ayrımı gözetmeden herkes için güvence altına almıştır” açıklamasında bulundu.
Bu durum hukuk devleti ilkesini zedeler
Tatlı açıklamalarına şöyle devam etti; “Yine Anayasa’mızın 15/2. maddesi ile masumiyet karinesi savaş, sıkıyönetim ve olağanüstü hallerde dahi dokunulması mümkün olmayan çekirdek haklar kategorisine dahil edilmiştir. Bu bağlamda henüz ceza yargılaması sürmekte olup suçlu oldukları kesinleşmemiş sanıkların suçlu gibi muamele görmesine neden olacak tek tip kıyafet tarzı uygulamaların, zaten zor zamanlardan geçtiğimiz şu günlerde, özellikle yargılamaların devamında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecinde devletimizi zor duruma düşüreceği aşikârdır. Bu anlamda AİHM’deki yargılamalarda dosyaların esaslarından ziyade, ‘Adil Yargılanma Hakkı’ ve ‘Masumiyet Karinesi’ gibi ilkelerin ihlâl edildiği iddiaları ile bu tarz usûlî hataların ön plana çıkarılmak suretiyle, bir yandan darbenin ikinci planda kalması öbür taraftan da devletimizin mahkûm ettirilmesi gibi olumsuz durumlara sebebiyet vereceği kanaatlerini taşımanın yanında bu durumun hukuk devleti ilkesini zedeleyeceğini düşünmekteyiz. Bu doğrultuda çok kolay bir şekilde çıkarılabilecek bir yönetmelik hükmü ile bu tip kışkırtıcı eylemler engellenebilecek iken, masumiyet karinesini zedeleyici ve hukuka uygun olmayan tedbirler alınması yönündeki gelişmelerin faydadan çok zarar getireceği kanaatini saygılarımızla kamuoyunun dikkatine arz ederiz.
Haber Merkezi