Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi, Kanal İstanbul projesine yönelik hazırladıkları raporu kamuoyuna açıklayarak, projeye neden karşı olduklarını detaylı bir şekilde anlattı.
MMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu, güzergahı ve detayları belli Kanal İstanbul ile ilgili düzenlenen basın toplantısında projenin hayatî bir yıkım ve felâket teklifi olduğu belirtilerek gündemden düşürülmesi gerektiği belirtildi. Kanal İstanbul ile ilgili Arnavutköy Belediyesi binasında ÇED Halkın Bilgilendirme toplantısı düzenlenmişti. Taksim’de bulunan Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirilen toplantıda basın açıklamasını TMMOB İstanbul İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Cevahir Efe Akçelik okudu. 6 sayfalık basın açıklamasında proje boğaz geçişleri ve Montrö Sözleşmesi, hafriyat miktarı, Marmara Denizi, Küçükçekmece Lagünü, su havzaları ve deprem riski ile adalar başlıkları altında değerlendirildi. Diken’in haberine göre kanal İstanbul projesinin muhtemel etkileri şöyle sıralandı:
Boğaz geçişleri ve Montrö Sözleşmesi
Kanal projesiyle, 3. Havalimanına ulaşım yollarının birbirlerine paralel rotalarda olması dolayısıyla da yaşanabilir bir şehir modelinden çok daha büyük problemleri de beraberinde getireceği değerlendirilmelidir. Kanal projesinin çevresinde yeni bir yaşama alanı olarak Bakanlık tarafından hazırlanan 3 boyutlu modellerde, kanala sıfır evlerin varlığı da muhtemel bir kazada bu bölgelere yakın alanlarda yaşayacak insanların can güvenliğini tehlikeye sokacaktır. Uluslar arası hukukun verdiği avantajla gemiler geçişlerinde İstanbul Boğazı’nı tercih edeceklerdir. Ayrıca yine Montrö sözleşmesinin 28. Maddesine göre Boğazlardan serbest geçiş ilkesi sonsuz olarak belirlenmiş olup boğazların uluslar arası dolaşıma kapatılmasının imkânı yoktur.
Tatlı su rezervleri yok olabilir
Terkos ve Sazlıdere, İstanbul’un su ihtiyacının yüzde 28,89’unu karşılamaktadır. 3.Havalimanı, Kanal İstanbul ve İstanbul Yenişehir Rezerv Alanının yapılaşmasıyla birlikte bu bölgede bulunan su havzalarının ve tatlı su rezervlerinin yok olacağı öngörülmektedir.
Trakya’da tarım alanları olumsuz etkilenecek
Jeomorfolojik yapısı gereği kayganlığı yüksek olan bölgede Karadeniz’den Marmara’ya –Marmara’dan Karadeniz’e tuzlu su akıntısı oluşurken karasal tatlısu akiferleri ve karasal sistem tuzlanacak, sadece İstanbul ve çevresini değil Trakya’ya kadar tatlı suları besleyen yeraltı akışı tuzlanma sonucunda tarım alanları ve karasal ekosistemin yıkımı Trakya bölgesini de olumsuz etkileyecektir.
Deprem riski ve Adalar
Kanal İstanbul yörede insan nüfusunu ve yapılaşmayı arttıracak, dolayısıyla da olası bir depremde daha fazla can ve mal kaybının yaşanmasına sebep olabilecektir. Özellikle kanalın görece çürük zeminler içerisine gömülmüş olan kısımları ile Marmara’ya açılan ucunun beklenen depremden çok etkileneceği muhakkaktır.
Deniz sularının karışım oranı değişecek
Kanal İstanbul Projesi’nde su yolu tabanı 25 m derinlikte yer alacağı düşünülürse; bahse konu karışım olmadan aynı İstanbul Boğazı’ndaki gibi Karadeniz’den Marmara’ya jet akıntı devam edecektir. Karadeniz’den Marmara’ya ikinci bir boşalma daha sağlanacaktır (Yaklaşık 4-5 Sakarya Nehri gibi düşünülebilir). Bu durumda Karadeniz’de yükseklik farkı seviyesi azalacak, Marmara Denizinin suyu Karadeniz’e daha fazla miktarda karışacağından Karadeniz’de tuzluluk değeri % 17’den yukarılara çıkacaktır. Sonuç olarak, projeyle birlikte Karadeniz’in ekosistemi ciddî ve canlı popülasyonu büyük oranda etkilenecektir.
600 taş ocağına eşdeğer patlatma yapılacak
Madencilik tekniğine göre kazının yüzde 40’ının delme patlatma yöntemiyle yapılacağı tahmin edilirse; 600 milyon m3 kayacın patlatma yöntemiyle kazılması demektir. Bunun için 300.000 ton anfo, 3.300 ton dinamit gerektirir. Bu miktar bir senede ortalama 600 taş ocağında kullanılan patlayıcı madde miktarı demektir. Eğer delme ve patlatma işleri madencilik bilim ve tekniğine uygun yapılmazsa Kanal bölgesinde ve çevresinde patlatmadan kaynaklı, yapılarda ve kazı aynalarında büyük sorunlara yol açacaktır.
***
Kanal İstanbul projesi nedir?
Kanal İstanbul, şehrin Avrupa Yakası’nda hayata geçirilecek. Avcılar, Küçükçekmece, Arnavutköy ve Başakşehir ilçelerinden geçecek kanal 400 metre genişliğinde, 45 kilometre uzunluğunda ve 25 metre derinliğinde olacak. Küçükçekmece Gölü ve Marmara Denizi’ni birbirinden ayıran dar boğazdan başlayacak. Kanal, Sazlıdere Barajı ve havzasını içine alarak kuzeye uzanacak. Sazlıbosna Köyü üzerinden Dursunköy’ün doğusuna erişen kanal, Baklalı Köyü’nü geçtikten sonra Durusu ve Terkos Gölü’nün doğusundan Karadeniz’e bağlanacak. Kanal üzerinde altı köprü ve yol geçişi planlandı. Kanal projesinde iki liman, üç takımada, iki yat limanı olacak. Çıkartılan topraklar, büyük bir havalimanı ve liman yapımında kullanılacak, taş ocaklarının ve kapatılan madenlerin doldurulması için yararlanılacak. Proje dolayısıyla İstanbul’un yedek su havzalarından Sazlıdere Barajı kullanımdan çıkacak. Projenin etüt çalışması iki yıl sürecek. İnşaatın yaklaşık beş yıl sürmesi bekleniyor.
‘Kanal İstanbul maliyeti 40-50 milyar Euro’yu bulabilir’
Açıklamadan sonra meslek odalarının temsilcileri sırayla söz alarak Kanal İstanbul projesine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundular. İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkanı Nusret Suna: “İstanbul’un böyle bir projeye ihtiyacı yoktur. Kanal İstanbul’un tahmini bütçesinin 40-50 milyar Euro olacağı tahmin edilebilir. Peki İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi ne kadar? projenin bütçesi İBB bütçesinin 5 katıdır. Böyle bir bütçenin kentsel yatırımlara yapıldığını düşünmenizi isterim, ulaşıma, alt yapıya, kentsel planlamaya, dere ıslâhına, depreme, yeşil alanların çoğaltılmasına harcandığını varsayın çok daha açık İstanbul yaşanabilir bir kent olmaz mı?”