Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Riyad Festivali’nde Kâbe silüetinin sahne dekoru olarak kullanılmasına “Kâbe, hiçbir kavmin, aşiretin, milletin ya da devletin malı değildir” şeklinde tepki verdi.
NURSEZA PARLAKOĞLU - MUŞ
Suudi Arabistan’ın başşehri Riyad’da geleneksel yemekler, müzikler, danslar ve el sanatları içeren bir festival düzenlendi. Festivalde Kâbe silüetinin sahne dekoru olarak kullanılması büyük tepkiye sebep oldu.
Riyad Festivalinde yapılan saygısızlığa tepki gösteren Diyanet İşleri eski Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, “Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da, İslam’ın hiçbir değeriyle bağdaşmayan bir eğlence festivalinde, Kâbe silüetinin tahkir edici basit bir sahne dekoru olarak kullanılması ve bunun birkaç kez tekrarlanması, bütün müminleri derinden yaralamıştır. Müslümanların en yüce şiarının, bu tür gayr-i meşru ve gayr-i ahlakî etkinliklere âlet edilmesi, kelimenin tam manasıyla İslam’ın harimi ismetini ihlaldir. Kâbe, hiçbir kavmin, aşiretin, milletin ya da devletin malı değildir. Yeryüzündeki iki milyar Müslümanın en büyük mudir. Kâbe-i Muazzama, Hz. Adem’den Hatemü’l-Enbiya Hz. Muhammed Mustafa’ya (asm) kadar bütün peygamberlerin en yüce mabedidir. Ümmetin kıblegâh ve ziyaretgâhı, İslam’ın en büyük şiarı, en mukaddes simgesi, tevhidin ve vahdetin yegâne nişanesidir. O, Mescid-i Haram’dır yani mukaddes ve dokunulmazdır” dedi.
Kâbe-i Muazzama’nın azametini korumak zorundayız
Görmez, uygunsuz kıyafetlerle dans eden şarkıcıların arkasında Kâbe silüetinin bulunmasına “Bu saygısızlığa İslam dünyasından yükselen itirazlar üzerine kimi yetkililerin yaptığı açıklamalar ise kelimenin tam anlamıyla “özrü kabahatinden büyük” nevidendir. Söz konusu tutarsız açıklamalar ya Kâbe’nin değerini yeterince bilmediklerini ya da bildikleri halde bunu kasten yaptıklarını ortaya koymaktadır ki her ikisi de ayrı ayrı birer fecaattir. Çocuklara hac ve umre eğitimi vermek için dahi Kâbe maketini kullanmayı yıllardır caiz görmeyen Suud ulemasının sessizliği ise bir başka fecaattir. Bu fecaatin Müslümanlar açısından yakın tarihin en zor günlerinde Gazze’de, en zalimane cinayet ve katliamın yaşandığı bir vakitte gerçekleşmesi ise bütün yüreklerde ve hafızalarda silinmesi imkânsız acılar bırakmıştır. Müslümanların en büyük ve en kutsal şiarları olan Kâbe-i Muazzama’nın azametini korumak, Kâbe’nin Rabbine aklı, kalbi ve ruhuyla iman eden her bir ferd-i müminin en tabiî hakkıdır” tepkisini verdi.