“İktisat, Sadâkat ve Sebat” konularının ele alındığı 6. Uhuvvet Buluşması’nda, iktisadın Allah’ın ölçülerine riayet ederek şükür edebilmek olduğu konuşuldu.
İzmir Yeni Asya Hanım okuyucularının organize ettiği geleneksel Uhuvvet Buluşmaları’nın 6.sı yapıldı. İzmir çevresi il ve ilçelerinden yoğun bir katılımın olduğu buluşmada, Alanya, Batman, Eskişehir, Kırklareli, Tekirdağ ve Isparta illeri misafir edildi. Dört gün süren programda, hazırlanmış sunumlar gerçekleştirildi. Son gün Sığacık Gezisi ve yat turuyla program renklendi. Misafir şehirlerin temsilcilerinin sunumlarıyla gerçekleşen panelde, “İktisat, Sadâkat ve Sebat” konuları ele alındı. Hesna Nur Erdoğdu’nun sunuculuğunu yaptığı program Leyla Şimşek’in Kur’ân tilâvetiyle başladı. Nurbanu Şen’in açılış konuşmasının ardından panel, iki bölüm şeklinde gerçekleştirildi. Birinci bölüm bittikten sonra kermes arası verildi. Ardından medrese talebelerinin hazırlamış olduğu Hasan Şen Ağabeyin şiiri okundu. İkinci bölümün ardından ise Nazmiye Keseli, yazmış olduğu şiirini okudu. Gıda kermesi, çocuk tiyatrosu gibi faaliyetlerle renklenen program ilgiyle takip edildi.
MahlÛkat, iktisat ile kıymet kazanır
İzmir’i temsilen açış konuşmasını yapan Nurbanu Şen, “Türkiye’nin çok değişik sadmeler geçirdiği bir dönemdeyiz ve 6 yıl önce yola çıkarken, şimdi uhuvvet buluşmalarının 6.sını icra ediyoruz. Meşveret ve şahs-ı manevî ruhunun işletildiği muazzam hizmetlere vesile olunabileceğine bizler hep birlikte şahit oluyoruz” dedi ve bu gibi hizmetlerin önemine vurgu yaptı. Tekirdağ’dan Lütfiye Birsel, “İktisadın şahsa bakan faydaları“ konusunu ele aldı. İktisadın tanımını yaparak sunumuna başlayan Birsel, Bediüzzaman Hazretleri’nin mahlûkatı kemiyet olarak değil, keyfiyet olarak ele aldığını, rızık kavramına keyfiyet nazarıyla baktığı için iktisatla mahlûkat kıymet kazandığı hükmü üzerinden hareket ettiğini ifade etti. “Aslında iktisat dediğimiz şey, bizim Allah’ın ölçülerine riayet edebilme, emaneti emanet bilinciyle alıp kabul edebilme, ona hürmet edebilme ve tasarrufatı kendi kararlarımızla değil, Cenab-ı Hakk’ın hükümleri üzerinden yapabilme halidir” dedi.
İktisat, yaşama biçimi haline gelmeli
Kırklareli’nden Elif Zeynep Kuranlı ise, “İktisat toplum hayatını nasıl etkiler?” sorusuyla konuya giriş yaptı. İhtiyacının sonsuz, imkânları sınırlı olduğu dünyada yaşayan insanın, hayatını belli esaslara dayandırarak sürdürmek zorunda olduğunu söyledi. Aksi takdirde toplumun huzur ve saadeti ihtiyaçların dengelenmesine bağlı olduğunu ifade ederek; “Aşırıya kaçıldığı takdirde huzursuzluklar ortaya çıkıyor. Bu da kuvve-i şeheviyenin vasat mertebesinde kullanılmasıyla gerçekleşir. Toplumda insanlar arzu ve isteklerini dinin ahlâkî prensiplerine göre israfçı düşünce ve alışkanlıklardan uzak bir anlayışla yön verdiğinde o muhtemel sıkıntılar da en aza iner” dedi.
Sarsılmaz bir sebat gerek
Alanya’dan Nurdan Şahin “İktisatsızlığa sebep olan faktörler” konusunu sundu. Şahin, iktisadın bir şükr-ü manevî olduğunu ve hıssetin (cimriliğin) iktisatla aynı olmadığını, fakat sûreten bir benzeyiş halinde olduğunu ifade etti. Şahin, “İsraf hırsı intaç eder. Hırs da kanaatsizliğin neticesidir” diyerek israfın helâl haram demeyip harcamaya kadar götürdüğünü hatta mukaddesat-ı diniyeyi feda etmeye kadar götürdüğünü vurguladı. Panelin ikinci bölümünde ise Batman’dan Rabia Yaşar, “Risale-i Nur hizmetinde sebat” konusunu ele aldı. Bediüzzaman Hazretleri’nin hizmetteki sebata çok ehemmiyet verdiğini, Risale-i Nur’un muhtelif yerlerinde bu konuya değindiğini ifade etti. Her bir şakirdine de sebat ve metanetle sıkı bir tesanütle, el ele, omuz omuza çalışmaları hususunda onları teşvik etmiş ve tavsiyelerde bulunmuş olduğunu söyledi.
Nur Talebeleri başka bir nur aramaz
Eskişehir’den Gülcan İleri ise, “Risale-i Nur hizmetinde sadâkat” konusunu ele aldı. Sadâkatin dostluk ile alâkadarlığını söyledi. Terim manasının ise, “bir dine, bir zata, bir inanca vs. tavizsiz bağlanmak” olduğunu dile getirdi. Bu noktada sadâkatin Allah’a olması gerektiğini “Dost istersen Allah yeter, O dost ise her şey dosttur” sözüyle pekiştirdi. Kur’ân’da ise sadâkatin imanla birlikte alındığını vurguladı. “Risale-i Nur’a neden sadâkat göstermeliyiz?” sorusuyla konuya devam eden İleri, Risale-i Nur sair kitaplar gibi ulum ve fünundan alınmadığını, Kur’ân’dan başka mehazı ve mercii olmadığını ve bu noktada Risale-i Nur’a bağlanmamız gerektiğini ifade etti.
İzmir - Şüheda kale