Anayasa Profesörü Dr. Kemal Gözler, “Türkiye’de 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra ilân edilen olağanüstü hâl, siyasî iktidar tarafından mükemmel bir şekilde suiistimal edilmiştir” dedi.
Anayasa Profesörü Dr. Kemal Gözler, anayasa.gen.tr’deki “Koronavirüs salgınıyla mücadele için alınan tedbirler hukuka uygun mu?” başlıklı yazısında salgın nedeniyle alınan tedbirlerin hukuka aykırı olduğunu, para cezalarının iade edilmesi gerektiğini söyledi. Gözler, “Türkiye’de Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında alınan tedbirlerden, sokağa çıkma yasağı gibi, önemli bir kısmının herhangi bir kanunî dayanağı yoktur. Burada özellikle belirtmek isterim ki, ben korona virüs ile mücadele amacıyla alınan söz konusu tedbirlerin gereksiz olduklarını değil, hukuka aykırı olduklarını söylüyorum. Bir tedbirin gerekli ve yararlı olması başka bir şey, hukuka uygun olması başka bir şeydir” dedi. Gözler, “Türkiye’de olağanüstü hâl ilân edilmediğine göre, olağan hâl dönemindeyiz ve dolayısıyla bu tedbirlerin, Anayasamızın 13’üncü maddesinde öngörülen şartlara uygun olması gerekir. Anayasamızın 13’üncü maddesine göre “temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir” ifadelerini kullandı.
Herkesin bilmesinde yarar var
OHAL dönemindeki hukuksuzluklara dikkat çeken Gözler, “Türkiye’de 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünden sonra ilân edilen olağanüstü hâl, siyasî iktidar tarafından mükemmel bir şekilde suiistimal edilmiştir. FETÖ ile mücadele amacıyla ilân edilen olağanüstü hâl döneminde, bu amaçla uzaktan yakında ilgisi olmayan, kış lastiği takma zorunluluğu gibi düzenlemeler olağanüstü hâl KHK’larıyla yapılmıştır (bu konuda yukarıda s.385’te yer alan Kutu 14.6’ya bakınız). Keza darbe tehlikesi kısa sürede bertaraf edilmesine rağmen, Türkiye’de olağanüstü hâl rejimi gereksiz yere iki yıl süreyle (18 Temmuz 2018 tarihine kadar) uzatılmıştır. Vakıa şu ki AKP iktidarı, yanlış uygulamalarıyla Türkiye’de gereksiz bir olağanüstü hâl korkusu yaratmıştır. Bu korku, bir hayalet gibi, gerek iktidarın gerekse muhalefetin üzerinde dolaşıyor ve onların Anayasanın tanıdığı imkânları görmesini engelliyor. Şu an “sütten dili yanan yoğurdu üfleyerek yermiş” misali bir durum içindeyiz. Son olarak bu vesileyle hatırlatalım ki, hukukta hakkı kötüye kullanan uzun vadede hakkını kaybeder. Bunu herkesin bilmesinde yarar vardır” dedi.