"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

''Gazeteler artık ‘haber’ vermiyor''

05 Eylül 2016, Pazartesi 11:16
Gazeteci Yazar Fehmi Koru, kaleme aldığı yeni yazısında yoğun Türkiye gündemini değerlendirdi.

''Gazeteler artık ‘haber’ vermiyor.'' diyen Koru, ''Böyle manşet mi olur? Gazetecilik ölmedi, ama ha öldü, ha ölecek…'' başlıklı yazısında dikkat çeken tespitlere yer veriyor.

Koru'nun yazısından bazı bölümler:

(...)

''Artık ‘haber’ bulunmuyor gazetelerde; sayfalarında devlet yetkililerinin her konuda ne dediğiyle veya içte-dışta alınan tedbirlerle ilgili ayrıntılar aktarılıyor…

Bir yönüyle onlar da haber tabii; ancak ‘gazete’ olmak için daha fazlası gerekiyor…

‘Habersiz, ama titiz gazete’ alışkanlığı okurları da etkilemiş olmalı ki, ‘kimseyi üzmeyelim’ anlayışıyla atılmış o manşet bile, görüyorsunuz, okuru üzmüş…

Oysa haberci var, haber de gözümüzün önünde

Akşamları televizyon ekranlarında tartışma programları oluyor, oraya ‘uzmanlar’ yanında gazetelerden muhabir meslektaşlar da çağrılıyor. İyi de oluyor. Gazetelerde bulamadığım haberleri sayelerinde öğreniyorum.

Örnek mi istiyorsunuz; hemen: Gaziantep’te 55 can alan kına gecesi bombalama olayının akşamı, bir muhabir, ekranda, “Bu IŞİD’in işi; bundan sonra Antalya’da bir restorana, ardından da turist otobüslerine saldırmayı planladılar” dedi. Bir hücre evine baskında ele geçirilen bilgisayarda eylem planları bulmuş polis; davanın iddianamesine de aylar önce girmiş bu bilgi…

E, peki neden gazetelerde bununla ilgili bir haber okumadık? O muhabir arkadaşın gazetesinde meselâ?

Çünkü gazeteler artık ‘haber’ vermiyor.

(...)

Örnek mi istiyorsunuz? İşte…

Efkan Ala bu hükümetin en çalışkan bakanıydı. Valilik, Başbakanlık Müsteşarlığı sonrasında Meclis’e gelmiş ve en netameli bir dönemde İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturtulmuştu. ‘FETÖ ile mücadele’ kavramını Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan sonra benimseyerek en sık kullanan siyasetçi oydu.

Birden bire istifa ederek sahneden çekiliverdi.

Neden?

Sorunun cevabı hâlâ yok. Aradan geçen şu kadar günden sonra bile, birkaç spekülasyon dışında, elle tutulur bir sebep öğrenmiş değiliz.

Efkan Ala orada, hâlâ milletvekili, hâlâ Ankara’da oturuyor… Bakanlıkta onun en yakını olan ve sebebi bilebilecek durumda bulunan insanlar görevlerine devam ediyor… Aile fertleri, yakın arkadaşları var ve erişilebilir durumdalar…

İstifasını sunduğu makamların sahipleri de gazetecilere kendilerini kapatmış değiller…

Ala’nın ayrılığı gerçekten kendisinin tercihi mi, yoksa ‘azil’ türü bir görevden almaya başvurulacakken ayrılma mı, bunu bile bilmiyoruz.

‘Performans düşüklüğü’ açıklayıcı bir gerekçeye benzemiyor, ama kayıtlarda sadece o var.

Daha buna benzer ‘haber konusu’ pek çok.

Türkiye Suriye’de savaşa dahil oldu. İki ayrı cephede askerlerimiz ve tanklarımız Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) birliklerine destek kuvveti olarak görev yapıyor.

Kıbrıs harekâtından sonra ilk kez ‘komşu’ bir ülkeye asker gönderiyor ülkemiz…

TV ekranlarında uzmanlar bir şeyler söylüyorlar söylemesine, ancak bu askeri harekâtın nasıl planlandığı, müdahale kararının ne zaman alındığı, kimlerin itiraz ettiği, karar itirazsız alındıysa hangi argümanların ikna edici olduğu…

Bunları biliyor muyuz?

Oysa ‘haber’ işte bu soruların cevabında yatıyor.

Asker Suriye’ye girdikten sonra meydana gelen gelişmeler de haber elbette, ama bir okur olarak benim merak ettiğim onlardan ötesi…

Her gelişme, arkasında gazetecilerin cevaplaması beklenecek pek çok soru bırakıyor bizde.

Kendimize kızıyorum ve kızdığımın da bilinmesini istiyorum: 18 ay önce, parti kongresinde, katılan bütün delegelerin oyuyla seçilmiş bir genel başkan-başbakan koltuğunu geçenlerde terk etti bu ülkede, böyle bir olayın neden ve nasıl yaşandığı bile tam bilinmiyor…

18 ayda ne değişti?

Spekülasyonlar var, ama gerçek ne?

Bilinmiyor.

Listeye 15 Temmuz gecesinin bilinmezlerini de eklemeli miyim?

Adil Öksüz denilen kişi Akıncı Üssü’nden hemen yolcu edilmemiş, orada tam 3 gece, 2 gün kalmış… Bunu bile nice sonra öğrendik. Ancak orada tecritte mi kalmış, yoksa Üs’te geniş ifadesini almışlar mı? Oradan nasıl ayrılmış?

Cahiliyiz bu bilgilerin…

Günümüzde bir insanın nerede bulunduğunu tespite yarayan pek çok yöntem var. Türkiye güvenlik teknolojisinde ileride. Ancak resmen buharlaştı adam.

Eskiden gazeteler en külyutmaz muhabirlerine, “Peşine düş, bul şu adamı” görevini verir, sonuç da alırlardı. Muhabir, peşine takıldığı kişinin aile fertlerinden ve arkadaşlarından bulabildikleriyle görüşür, izini takip eder, içeride veya dışarıda adamı mutlaka bulurdu.

Çoğu kez devletin görevlilerinden de önce.

Şimdi görevlilerin ‘büyük kardeşe büyük, küçük kardeşe küçük pay’ ölçüsüyle gazetelere paylaştırdığı bilgilerle yetiniliyor.

Maalesef, Adil Öksüz gibi ‘gazetecilik’ de gözümüzün önünde buharlaşıp gidiyor.

Gazete okuru, ‘Özel koruma’ gibi suya sabuna dokunmaz bir manşete bile itiraz eder hale gelir işte böyle bir gazetecilik ortamında…''

http://fehmikoru.com/boyle-manset-mi-olur-gazetecilik-olmedi-ama-ha-oldu-ha-olecek/

Etiketler: fehmi koru, 15 temmuz, gazete
Okunma Sayısı: 7531
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • CESUR ADAM

    5.9.2016 14:06:55

    Bugünleri yaşayacağımızı söyleseler derdik ki bize böyle masal anlatma.Ancak zihinler öyle tesir altına alınmış,vicdanlar öylesine rafa kaldırılmış,hak-hukuk mizanı uzuuuun tatile çıkarılmış OBJEKTİF OLMASI GEREKEN BASIN ORGANLARI bir emirle SİYAH bir emirle BEYAAZ diye fanatik taraftar gibi komutlandırılmış haldeler. Sakın olaki BEMBEYAZ OLSANIZ o talimat size SİYAAH dedimi karalaşır,sakıncalı olur,hıyanet ile suçlanacak cürüm sahibi ilan edilirsiniz. MEŞVERET kararlarına itirazı mesele yapanların,TEKADAM'a biat etmeleri acı veriyor. MEVLAM NEYLER,EYLERSE GÜZEEL EYLER diyor,nefsimizi bize hakim kılma diyoruz.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı