Kapatılan Refah Partisi Milletvekili Fethullah Erbaş, hükümet ve örgütün sağduyuyu bulması gerektiğini söyledi.
Çözüm sürecinin içinde ne olup olmadığının bilinmediğini dile getiren Erbaş, "Kapalı kapılar ardında konuşulan bir şey. Çözüm sürecini kimse anlamadı. Başından beri ne içindi bu çözüm süreci, onu da bilmedi. Bir adım ötesini bu millet bilmedi, bir adım sonra ne olacak bilmedi." dedi.
PKK'nın kaçırdığı 8 askerin teslimi için PKK kampına giden, kapatılan Refah Partisi Milletvekili Fethullah Erbaş, ülkedeki terör hadiselerini değerlendirdi. "Gördüklerimiz bizi şok etti." diyen Erbaş, tek isteğinin Müslümanların ve ülkenin zarar görmemesi olduğunu vurguladı.
"Başka ülke de yok, bizi kimse kabul etmez. Bu ülke bizim, biz kendi kendimize yaparız. Almışız elimize bir keser, ayağımıza vurmaya çalışıyoruz." diyen Erbaş, çözüm sürecinin iki tarafından kendi lehlerine kullanmaya çalıştığını savundu.
Hükümet tarafının ses seda çıkmamasını fırsat bildiğini dile getiren Erbaş, PKK'nın ise bu süreci fırsat bilip güçlenmeye çalıştığını ifade etti. Çözüm sürecinin içinde ne olup olmadığının bilinmediğini dile getiren Erbaş, "Söz mü verilmiş yoksa olur mu demiş veya hele o gün gelsin mi demiş. Kapalı kapılar ardında konuşulan birşey. Çözüm sürecini kimse anlamadı. Başından beri ne içindi bu çözüm süreci, onu da bilmedi. Bir adım ötesini bu millet bilmedi, bir adım sonra ne olacak bilmedi. Bugünde iki taraftan biri yok derse, çözüm süreci bitecek. PKK yok dedi, hükümet de buna. Ülke zarar görüyor." diye konuştu.
AKP iktidarının 7 Haziran seçimlerinde 10 puan düşüş yaşadığını hatırlatan Erbaş, milliyetçilik akımların bittiğini belirterek dünyanın birleştiğine dikkat çekti.
Bu bölgede 30-40 senedir çalıştığını hatırlatan Erbaş, Türkiye'yi parçalamak, bölmek isteyenlerin ülke hayrına bir iş yapmadığını vurguladı. Türk-Kürt-Arap, Acem; bu coğrafyada herkesin birbirine karıştığını dile getiren Erbaş, kendi ailesini örnek gösterdi.
HDP'nin PKK'ya karşı tavır alması yönündeki taleplerin hatırlatılması üzerine ise Erbaş, şöyle konuştu. "Bu gerçekçi değil. HDP, PKK'ya karşı tavır alamaz. Niye alamaz; çünkü bölgede PKK'nın rolü HDP'den çok daha fazla. HDP, her Allah'ın günü kapanır açılır ama PKK bir defa açıldı daha da kapatamıyorlar. O açıdan silah kimin elinde ise; HDP ancak tavsiyede bulunur. Bira ara bizim Milli Güvenlik Kurulumuz vardı. Hepsi emir gibi telaki edilirdi ama birgün geldi Milli Güvenlik Kurulu tavsiye niteliğindedir, biz yapmazsak yapmayız. Hükümetin elinde icra var. Milli Güvenlik Kurulu toplansa bunu böyle yap, onu öyle yap dese; yapmıyorum dese ne yapacaksın? HDP'nin durumu da öyle. Bölgede kimse yeni kurulmuş HDP'nin peşinden gitmez, herkes biliyorki bu mücadelenin başında PKK var, onun türevleri PYD var PEJAK var. Tabi bunlar güçlerini abartıyorlar. Bunların 1 milyonluk silahlı güce karşı koyacak şeyleri yok. İçerde vurdu-kaçtı yapıyorlar; kendi kendilerine zarar veriyorlar. Hükümet ve şeyin sağduyuyu bulması lazım. Dışardan bu işin taşeronluğunu yapmanın da hiçbir manası yoktur. Bu ülke hepimizin. İstanbul'daki Kürt sermayesi şu anda çekse gitse İsviçre'ye; Türkiye çöker. Türk ve Kürt her şeyiyle bağlı. Öyle bağlanmış ki hem ekonomik, hem siyasi hem iktisadi hem ırk olarak karışmışız."