Büyük İslam Alimi Bediüzzaman Said Nursi'nin 'Kainata değişmem' dedikleri değerli talebeleri merhum Zübeyir Gündüzalp Ağabey'in manevi mimarı olduğu, Üstadımız Bediüzzaman Hazretlerinin Asr-ı Saadeti asrımıza taşıyan hizmet metodunu öğrenmek ve hayata uyarlamak ve hadiseleri Risale-i Nur penceresiyle değerlendirerek yaşantımıza nurlu ve hakikatli bakış açıları kazandırmak noktasında Yeni Asya'dan öğreneceğimiz, istifade edeceğimiz o kadar çok şey var ki...
'Okuyanı, sahibi olan gazete' ünvanına bihakkın layık olan Yeni Asya'nın “Vatan sathını bir mekteb yapma ideâli' ve bu doğrultudaki çalışmaları vesilesiyle Yeni Asya deyince akla Nurculuk, Risale-i Nur ve Üstad Bediüzzaman Said Nursî gelmektedir. Yeni Asya için bu bir şereftir ve medar-ı iftihardır.
Yeni Asya, Üstad Bediüzzaman Hazretlerinin işaret ettiği, “İ’lâ-yı kelimetullahı hedef-i maksad eden günlük gazete” olarak merhum Zübeyir Gündüzalp Ağabeyin talimatıyla, onun projesi olarak yayın hayatına başlamıştır. “Gazetede büyük bir hizmet var” ve “Gazete günlük lâhikamızdır” diyen Zübeyir Gündüzalp, böylece önce “İttihad”, sonra günlük “Yeni Asya” olarak devam eden gazetenin ehemmiyet ve zaruretini dile getirmiştir.
Konuyla ilgili olarak Abdülbaki Çimiç'in Yeni Asya düşüncelerini ve yaşadığı bazı önemli hatıralarını kaleme aldığı önemli yazısını istifadenize sunuyoruz;
Benim için Yeni Asya’nın yeri ve değeri çok farklıdır. Yıllar önce adını ve kendini duyduğum ve kendimce nefsî mazeretlerle uzak durmaya çalıştığım Yeni Asya, hakikatlerin nasibi ile bizlere de nasip oldu. Benim Yeni Asya ile dostluğum Risâle-i Nurları tanımam ile başladı. Önce Risâle-i Nurları tanıdım ve sonra kısa süre içerisinde—bir yılda— Külliyatı okuyarak bitirmek nasip oldu.
İşte bu süre içerisinde Yeni Asya’yı da tanımaya ve okuduğum Risâle-i Nur hakikatleri ile kendimce mihenge vurmaya başlamıştım. Evet, Yeni Asya benim için bu mihenkten çok kıymetli değerde bir altın çıkmıştı. İşte o gün bu gündür Yeni Asya ile hayata, olaylara ve hadisat-ı âlemin karmakarışık meselelerine bakmaya başladım. Artık onsuz olmuyordu. Bizler Yeni Asya düşüncelerimizi paylaşmak istedik.
İşte Yeni Asya’yla ilgili düşüncelerimiz:
Yeni Asya susmaz bir ses, kesilmez bir nefes ve korkmaz bir ruh. Karanlık asrın Nur dâvâsından nurunu alan, o dâvânın hayat-ı içtimâiyeye açılan bir penceresi. Ne zulme boyun eğen, ne de zulme razı olan bir destan.
Yeni Asya bir ayna, bir derya, bir mercek. Nûr-u Kur’ân’ın mû’cize-i mâneviyesinin aynası, deryası ve merceği. Sanki zulümât asrının karanlık okyanuslarının dalgalarından çıkış pusulası. Pusula ile okyanuslara açılanlar rotasını şaşırmaz ve sâhil-i selâmete sağ salim ulaşır elbette. Yeni Asya bir kalkan, bir muhafız ve kuvvetli bir zırh. O kendisine inananları bu asrın dehşetli fitnelerinden korumuş, şiddetli tazyikatlardan muhafaza etmiştir. O aldanmamış ve aldatmamış. Kendisine güvenenleri hiç mahcup etmemiş.
Yeni Asya bir gönül dâvâsı ve Nur deryası. Kuvvetini ve kıymetini asrın Kur’ân tefsiri olan Risâle-i Nurlardan almıştır. “Vesilenin mahiyetine bakılmaz, neticesine bakılır. Madem neticesi rıza-yı İlâhîdir ve mayası ihlâstır; o küçük değildir, büyüktür. (Yirminci Lem’a)”” Bu düstur Yeni Asya’da tam mânâsını bulmuştur.
Yeni Asya Anadolu’nun Nur kahramanlarının sesidir. Okuyucusu ile bütünleşen ve dâvâsını ve devamını onların samimiyetine dayayan bir gazetedir. Gazeteden ileri, bir mekteptir. Hatta okuyucularından dinlediğim şu söz ne kadar manidardır: "Yeni Asya sivil ve gönüllü bir üniversitedir.”
Yeni Asya, Risâle-i Nur hakikatlerini bizlere yaklaştıran ve netleştiren bir dürbün gibidir. Bir mikroskop ve teleskop gibidir. Çok ince ve mikro tahliller ile muhataplarını ve okuyucularını bilgilendirir. Analizler, sentezler ve tezlerle asrın tahlilini yapar, çıkış yolları gösterir. Güven verir ve kendinden emindir.
Yeni Asya heyecana gelmez, hemen dalmaz. Sabırlıdır. Sabır acıdır, ancak meyvesi tatlıdır. O tatlı meyveyi yedirir hep. Haklının yanında, haksızın ise karşısında duruşunu yapar. Ancak başı ve sonu muamma olan sosyal hadiselerde aldanmamak ve yanlış basmamak için itidali elden bırakmaz ve hem isabet eder, hem de bizlere sosyal hadiseler karşısında duruş istikameti verir.
Yeni Asya, doğru kimden gelirse gelsin destekler. Yanlışı ise düzeltmek için eleştirir. Hakkın hatırını her hatırdan üstün bilir. Çünkü hak haktır. Büyüğüne küçüğüne bakılmaz. Doğru da hak, yanlışı düzeltmek de haktır. Bu zamanda hakkı elde tutmak ve istikamette kalmak elbette güçleşmiştir. Ancak Yeni Asya bu zamanda hakta ve istikamette imtiyaz kesbetmiş olan Risâle-i Nurlardan dersini almış olduğundan İnşallah hakkı elde tutmaya ve istikamette kalmaya devam edecektir.
Yeni Asya şahıs dâvâsı değil şahs-ı mânevî dâvâsıdır. Onun için şahıslarla harekete geçmez şahs-ı manevî ile şekillenir. Çünkü, "Şimdi ise, zaman cemaat zamanıdır. Hâkim, ruh-u cemaatten çıkmış, az mütehassis (az hislenen, dış tesirlerden etkilenmeyen), sağırca, metin bir şahs-ı mânevîdir ki, şûrâlar o ruhu temsil eder. (Sünûhat, 2007, s:123)” Hakikatine mazhar olmuştur. Her söze aldırmayan, tesirat-ı hariciyeden etkilenmeyen, her konuşulanı da duymayan sağırca, dayanıklı ve metin bir şahs-ı mânevî.
Bir gün abone yaptığımız bir esnaftan Yeni Asya hakkında bir eleştiri dinlemiştim. İnsan eleştiriden sevinir mi? Ben çok sevinmiştim. Çünkü o esnaf aynen şunları söylemişti:
”Bu gazetenin Bediüzzaman ve Risâle-i Nurdan başka yazdığı bir şey yok ki! Neresini açsam ve okusam bu iki konudan bahsediyor. Benim dükkânımda başka konulardan bahseden gazete olmalı” demişti ve gazetemizi almayı bırakmıştı.
Ben de “Yine on ikiden vurdun Yeni Asyam” demiştim. Çünkü ilk defa duyan ve abone olan bu kişi Bediüzzaman ve Risâle-i Nur mesajını almıştı Yeni Asya’dan. Ve Yeni Asya görevini yapmıştı.
Yine Yeni Asya’ya yeni abone olmuş bir kardeşimiz vehim vermeye çalışan birine çok ilginç bir cevap verdiğini söylüyordu. O kişi, "Bu gazetede ne buldun da aldın?” deyince; kardeşimiz, "Ben bu gazetede kendimi buldum” demişti. Çok güzel ve yerinde bir cevaptı.
Bir başka esnaf ise fazla gazetelerimizi bir süreliğine okuması için verdiğimizde “Yeni Asya’yı nasıl buldunuz?” sorumuza şöyle cevap vermişti: "Yeni Asya kitap gibi bir gazete.”
Bir esnaf kardeşimize her gün bıraktığımız fazla bir gazeteyi okumak için takip eden ve köylerden gelip soran nice kişilere şahit olmuşuzdur.
Ne hatıralar okuduk, yaşadık ve dinledik senden Yeni Asya. Sen daha nice yıllara lâyıksın İnşallah.
Abdülbaki Çimiç
Haber Merkezi