"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Adalet-i mahzayı esas tutalım

22 Şubat 2019, Cuma
“Adalet-i mahzanın temel kurallarından biri suçun belli olmasıdır” diyen Avukat Kadir Akbaş, “Bugün Türkiye’deki en büyük sorun adil yargılanma şartlarının ciddî bir şekilde ihlâl ediliyor olmasıdır” dedi.

Demokrat Eğitimciler Derneği tarafından 16 Şubat, Cumartesi günü Yeni Asya Vakfı’nda düzenlenen “Risale-i Nur’a Göre Adalet” konulu seminerde konuşan Avukat Kadir Akbaş önemli mesajlar verdi. Risale-i Nur’daki adalet düsturlarından bahseden Kadir Akbaş, “Adalet-i mahzanın temel kurallarından biri suçun belli olmasıdır. Bugün Türkiye’deki en büyük sorun adil yargılanma şartlarının ciddî bir şekilde ihlâl ediliyor olmasıdır” dedi. 

HususÎ bir meziyet değil

Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu Nur Talebeleri açısından değerlendiren Av. Akbaş, “Adalet-i mahzayı esas tutmak herhangi birimizin hususî bir meziyeti değil. Herhangi bir çalışanımızın, herhangi bir cemaat mensubumuzun, her hangi bir konumdaki bir kişinin şahsî meziyeti değildir ve olamaz” ifadelerini kullandı.

Biz her zeminde Risale-i Nur okuruz

‘Nur Talebeleri açısından Risale-i Nur’un serbestçe neşrinin zemini açıldıktan sonra, hiçbir gizli saklı şey yoktur’ diyen Kadir Akbaş şöyle devam etti: “Hiçbirimizin gizli bir gündemi yoktur. Toplumdaki, devlet kademelerindeki güçler dengesi ne olursa olsun, bizim atacağımız hiçbir adım yoktur. Biz her zeminde Risale-i Nur okuruz ve Risale-i Nur hakikatlerinin topluma doğru yansımasına hizmet etmek isteriz.”

Her fert gibi, bir cemaat ya da tarikat mensubunun da kamuda görev almak ve kamudaki görevinde terfi etmek istemesinin o kişinin en temel hakkı olduğunu belirten Akbaş, devamında ise “Bu hak ne içindir? Elbette ki bir numune-i imtisal olmak içindir. Eğer buna başka bir maksat atfederseniz fitnenin kıvılcımını siz tutuşturmuş olursunuz” ifadelerini kullandı. 

‘Mekke’de de olsaydım buraya gelirdim’ 

Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri’nin “Mekke’de bile olsaydım buraya gelmem gerekirdi” sözlerini hatırlatan Avukat Kadir Akbaş, konuyla ilgili şunları söyledi: “Üstad Hazretleri’nin bu tutumunda elbette ki İslâmın inkırazının burada olduğu gibi yeniden dirilişinin de burada olacağının müjdesine nail olmak anlamı vardır. Bir taraftan da şu anlam vardır: Eskişehir Hapishanesi’ne talebeleri toplanırken mutlak bir şekilde imha edilmeleri emriyle toplanıyorlar. Ve bu Anadolu’ya dalga dalga yayılıyor. İmha edilecekler. Hatta bırakın mahkemede muhakeme edilmeyi, yolda imha edilmeleri yönünde de bir talimat verilmiş. Nur Talebeleri bunu bile bile derdest edilmelerine itiraz etmiyorlar.”

Nur talebesi şahsının alacağı cezadan korkmaz

“Mahkemeler Nur Talebeleri için dâvâlarını ilân edecekleri bir zemindir. Bir de o zamanlar iletişim araçlarının sınırlı olduğunu düşünürsek, duruşma salonlarında hakkı söylemek için güzel bir zemin elde ediyorsunuz” diyen Akbaş, Risale-i Nurlar’ın 1200 civarında mahkemeden beraat ettiğini ifade etti. Risale-i Nur’un hizmet tarzının 1200 kere mihenge vurulduğunun altını çizen Av. Akbaş, Nur Talebelerinin temel bir özelliğinin, şahsının alacağı bir cezadan korkmaması olduğunu belirtti. Bekir Berk Ağabeyin bu dâvâya avukat olmasının bir sebebini de “Nur Talebelerinin bizi değil dâvâmızı müdafaa et demesiydi” diye belirten Akbaş, devamında, “Eğer dâvânızın hakikatlerini tescil ettirmek istiyorsanız, size yöneltilen suçlarla yüzleşmeniz gerekiyor” dedi.

Nur talebelerini vasfı yüzleşmektir, kaçmak değil

Dinleyicilere “Siz hiçbir Nur Talebesi’nin ‘Ben zulme baskıya dayanamayıp kaçtım’ dediğini hatırlıyor musunuz?” sorusunu yönelten Akbaş, devamında “Hakkı müdafaa etmezseniz, hakkı zalimlerin insafına terk edersiniz” dedi. Bekir Berk Ağabeyin kitaplarının ismine değinen Kadir Akbaş kitapların ismini şu şekilde sıraladı: Hakkın Müdafaası, Hakkın Zaferi İçin, İthamları Reddediyorum. Devamında ise, “Nur Talebelerinin vasfı budur: Yüzleşmek. Kaçmak değil. Eğer o gün sizi yargılayan hâkim adaletle hükmetmiyorsa, kamu vicdanı ve tarih sizi beraat ettirecektir. Siz kaçarsanız, hakikatlerin zalimlerin eliyle vasıflandırılmasına hizmet ederseniz, o zaman kamu vicdanında da tarihte de mahkûm olursunuz” ifadelerini kullandı. 

Cemaatlerin de lekelenmeme hakkı vardır

Kişilerin lekenlenmeme hakkını muhafaza etme hakkı olduğu gibi aynı şekilde cemaatlerin de bu hakka sahip olduğunun altını çizen Akbaş, yapılan sorumsuzlukların Türkiye’deki bütün dini grup ve cemaatleri ağır bir risk ve bedelle karşı karşıya bıraktığını belirtti. Kadir Akbaş, avukat olarak katıldığı mahkemelerdeki durumu şu sözlerle ifade etti: “Ben avukatım ve mahkeme salonlarında masumların hakkını müdafaa etmeye çalışıyorum. Ama maalesef orada bir dâvânın müdafaası yapılmıyor. Çünkü ortada bir dâvâ yok. Dava sahipsiz kalmış, bir iddia yok, çünkü iddianın sahipleri yok. Sadece itham var. Bu ithamı göğüslemesi gereken insanlar ortalıkta yok. Şimdi bu bedeli ödeyecek, kalacak yer bulamadığı için evlerde kalmış 18-20 yaşlarındaki genç midir? Dâvâlarını savunmak sorumluluğu onların üzerinde midir? Bu insanların terör örgütü yöneticisi gibi suçlamalarla karşı karşıya kalmasına sebep olanlar, gelip bu suçlamaları göğüslemelidir. Bu ülkenin insanına hizmet etme iddiasında olanlar, gelip bunu ortaya koymalılar. Bu ülkeye hainlik yapmakla itham edilenlerin kaçmak gibi bir lüksleri yoktur.”

Gurbet oradaysa, vatan buradadır

“Gurbette hüzün şarkıları, şiirleri kaleme almak kolay; gurbet oradaysa, vatan buradadır” diyen Akbaş, “Kaç yıl hayatımız kaldı?” diye sordu, devamında ise şunları söyledi: “Dünyada birkaç yıl daha rahat yaşayabilmek için bu zilleti çekmeye değer mi?”

‘Kaçtı dedirtmem’

Örnek teşkil etmesi açısında Yeni Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın 2001’de yaşadığı süreci hatırlatan Akbaş, şöyle dedi: “Mehmet Kutlular’ın 2001 yılındaki dâvâsında o Avusturya’daydı ve avukatlarından biri de bendim. Kanunlarda bir değişiklik yapılması gündeme geldi ve eğer o değişiklik yapılırsa Kutlular Ağabey’in beraat edilmesine muhakkak gözüyle bakıyorduk. Dedik ki ‘Ağabey sen birkaç ay daha orada dur, bu kanun çıkınca gelirsin.’ ‘Kardeşim ben gelmezsem cemaatimize ve müessesemize saldırırlar. Benim korkaklığım yüzünden bir kardeşimizin bırak haksızlığa, zulme maruz kalmasını, bir gece nezarette kalmasını dahi istemem’ dedi. Biz durumu takip ediyoruz ve uygulamaya göre gelip o gece evinden alacaklar. Dedik ki ‘Ağabey sen bu gece evde kalma, biz seni başka yerde misafir edelim. Sabah da biz seni götürüp teslim edelim.’ ‘Ben kaçtı dedirtmem, gelirlerse beni evimde bulurlar’ dedi ve öyle de oldu.”

‘Bizlere düşen yok etmek değil ıslah etmektir’

“45 yıldır medya dâhil olmak üzere hayatın pek çok alanında faaliyet gösteren bir gruptan bahsediyoruz” diyen Kadir Akbaş, “Böyle bir grupla irtibatlı oldukları iddiasıyla insanların terör örgütü yönetici olmak, terör örgütü üyesi olmak suçuyla suçlanmaları halinde yargılamanın bir gelincik tarlasındaki ayrık otlarını ayıklayan bir bahçıvanın gösterdiği hassasiyetle yapılması gerekiyorken, bugün görüyoruz ki bu hassasiyet yerine adeta gelincik tarlasına buldozerle girmek gibi hoyratça yapılıyor” ifadelerini kullandı. 

Akbaş, “Beşeri sıradan bir ilişki örgüt suçu için yeter addedilerek orantısız tutuklama kararları verilip cezalara hükmediliyor. Bu durumda azamî derecede hassasiyet gösterilmesi gerekiyor” dedi. Adalet-i mahzanın bir başka yansıması olarak, “Mü’min mü’mini sever, fenalığı için yalnız acır ve lütufla ıslahına çalışır” hakikatini hatırlatan Akbaş, ‘Bu anlamda suçlanan bireylerin topluma kazandırılması, ıslah edilmesi gerekir. Cezalandırmanın modern hukuktaki anlamı ıslah etmektir’ dedi. Devamında ise şu ifadeleri kullandı: Devletin vazifesi kişinin işlediği suçtan pişmanlık duymasını sağlamak ve yeniden benzer bir suçu işlememesi yönünde kendisinde bir inanç uyandırmaktır. Yargılamanın adil yapılmaması böyle bir yüzleşmenin de önüne geçmektedir. Bizlere düşen yok etmek, suçun şahsiliği ilkesini bir tarafa atan bir tutum içerisine girmek değil, kişileri ıslah edip yeniden toplumun yararlı bireyleri haline getirmek olmalıdır.”

HABER: FETHİYE AKAY

Okunma Sayısı: 2834
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nur

    22.2.2019 09:11:12

    Tebrikler

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı