"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

17 Aralık'ta neler oldu?

17 Aralık 2015, Perşembe 09:36
17 Aralık 2013, Türkiye Cumhuriyeti'nin en büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının operasyona dönüştüğü tarih olarak kayıtlara geçti. Bakanlar, bakan çocukları ve hükümete yakın işadamlarının dahil olduğu, yolsuzluk miktarının ise milyar dolarlarla ifade edildiği tarihi bir soruşturmaydı yapılan.

17 Aralık 2013 sabahı 89 kişinin gözaltına alındığı haberiyle güne başladı haber merkezleri. Son yıllarda yapılan toplu gözaltılara ve soruşturmalara alışık olanlar önce çok önemsemediler.

İlk bilgi aralarında Ali Ağaoğlu'nun da yer aldığı bir grup iş adamlarının gözaltına alındığıydı. Ama asıl bilgi birkaç saat içinde yayıldı... Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Salih Kaan Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar da gözaltındaydı ve evlerinde arama yapılıyordu.

Gözaltı kararında gerekçe olan suç iddiası rüşvet almak, yolsuzluk ve nüfuz ticaretiyle haksız kazanç sağlamaktı.

17 Aralık soruşturması aslında 3 ayrı soruşturmanın birleştirilmesiydi. 3 ayrı soruşturmadan biri, 'TOKİ'de yolsuzluk iddiaları', ikinci soruşturma 'Fatih Belediyesi'nde rüşvet iddiaları', üçüncüsü ise 'iş adamı Rıza Sarraf ve bakan çocuklarının rüşvet iddiaları' idi.

Operasyona hedef olan isimler kadar yapılış şekli de haberi duyanları şaşırttı. Operasyondan İstanbul'u yöneten Vali'nin, Emniyet Müdürü'nün hatta operasyon talimatı veren savcının bağlı olduğu İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilinin bile haberi yoktu. Bu alışıldık bir uygulama değildi. Bu nedenle birçok medya kuruluşu uzun süre operasyonla ilgili bilgi vermek için resmi açıklama bekledi.

KİLİT İSİM: REZA ZARRAB

Türkiye, bu operasyonla iki ismi artık yakından tanıyacaktı. O güne kadar magazin sayfalarında şarkıcı Ebru Gündeş'in eşi olarak yer alan İranlı iş adamı Reza Zarrab, operasyonun kilit ismiydi. Çünkü Zarrab'ın bakanlara ve çocuklarına 'işlerini' görmeleri için rüşvet ve pahalı hediyeler verdiği iddia ediliyordu. Kısa sürede bu iddialara dayanak olan ve polisin fiziki takip yaptığını gösteren görüntü ve fotoğraflar yayınlanmaya başladı.

İKİNCİ İSİM SÜLEYMAN ARSLAN

İkinci isim ise daha ilk gün operasyonun simgesi haline getirilen ve rüşvet paralarını 'ayakkabı kutusu' içinde sakladığı iddia edilen Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Arslan'dı.

OPERASYONUN 3 SAVCISI

Operasyonu iki savcı yürütüyordu: Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç. Ama operasyonun başında Ergenekon soruşturmasıyla öne çıkan ve taltif edilen başsavcı vekili Zekeriya Öz vardı.

İddiaya göre, iş adamı Reza Zarrab liderliğinde kurulan bir örgüt, bürokraside 4 bakanla geliştirdiği ilişkiler ve rüşvet çarkı ile hem altın kaçakçılığı yapıyor hem de kara para aklıyordu.

DESTELENMİŞ PARALAR, YAN YANA KASALAR

Özellikle İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler'in evinde yapılan aramaya dair görüntüler günlerce kamuoyunun gündeminde kaldı.

Destelenmiş paralar ve yan yana duran para kasalarının görüntüsü de yine aynı yolla sızdırıldı. Hazırlık soruşturmasının gizliği operasyon sabahına kadar sağlanmış ama operasyonla ilgili birkaç saat içinde pek de gizlilik kalmamıştı.

HÜKÜMETTEN KARŞI OPERASYON

İlk şoku atlatan hükümet ve çevresi, operasyonu yapan hakim, savcı ve polislerin kimliğine bakınca örgütlü bir yapı görmekte zorluk çekmedi. Bu yapı yıllardır kendisiyle ortak hareket eden Fethullah Gülen Cemaati idi. ve operasyona imza atanlar da bu yapıya yakınlığıyla bilinen kadrolardı.

Hükümet bu nedenle operasyonu daha ilk günden 'Cemaat bağlantılı polis ve yargı mensuplarının darbe girişimi' olarak niteledi ve adımlarını hep buna göre attı. Cemaat ve ana muhalefet partisi CHP'nin de aralarında bulunduğu birçok kesim ise operasyonun 'yolsuzluk ve rüşvet'i ortaya çıkardığında hemfikirdi.

İLK OPERASYON EMNİYET'E

Operasyona hükümet de karşı operasyonla cevap vermekte gecikmedi. Aynı gün ilk operasyon Emniyet'e yapıldı.

Sabahki 17 Aralık soruşturması operasyonuna imza atan Mali, Organize suçlar ve Terörle Mücadele şubelerinin müdürlerinin de aralarında bulunduğu 5 polis müdürü görevden alındı.

İstanbul Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın da merkeze çekildi. Çapkın'ın yerine apar topar Aksaray Valisi Selami Altınok atandı. Altınok ilk uçakla İstanbul'a gelip göreve başladı.

İLK TUTUKLAMALAR

Ancak, hükümetin poliste yaptığı hamle adli sürecin önüne geçemedi. Gözaltına alınanlar hemen adliyeye sevk edilmişti bile.

Bakan çocuklarından Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan ile iş adamı Reza Zarrab'ın da aralarında bulunduğu 26 kişi savcılık sorgularının ardından tutuklandı. Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar ise serbest bırakıldı.

Operasyon o kadar hızlı oldu ki, iddialarda adı geçen dört bakan hakkında fezlekelerin bile hazır olduğu bilgisi akşam olmadan öğrenilmişti.

ADLİ KOLLUK YÖNETMELİĞİ JET HIZIYLA DEĞİŞTİ

Bu tutuklamaların ardından hükümet 'savunma' pozisyonundan 'atağa geçti'. Kendisinden ve ilgili amirlerden habersiz yapılan operasyonu hukuka aykırı olmakla niteledi ve Adli Kolluk Yönetmeliği'ni değiştirdi. Yeni yönetmeliğe göre bundan böyle soruşturmalarda görevlendirilen polislerin, soruşturmalara ilişkin amirlerine bilgi vermesi 'zorunlu' hale getirildi. Bu, hükümetin operasyona yönelik en büyük itirazıydı.

BAKANLARIN İSTİFASI VE KABİNE REVİZYONU

Ancak, hemen her gün yeni iddialar ve soruşturma dosyasındaki fotoğraflar, fiziki takip bilgileri, telefon konuşmaları sosyal medyadaki bazı hesaplardan ve medya organlarından yayınlandı. 3 bakan 25 Aralık günü istifa etmek zorunda kaldı. Aynı gün kabine değişikliği yapıldı. Bakanlar Kurulu listesinde Egemen Bağış'ın da ismi yoktu.

İlk istifa eden iş adamı Rıza Zarrab'dan hediye olarak 700 bin dolarlık saat aldığı iddia edilen Ekonomi bakanı Zafer Çağlayan oldu. İçişleri Bakanı Muammer Güler'in istifası da dakikalar sonra geldi.

ERDOĞAN BAYRAKTAR'DAN BOMBA İTİRAF

Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ise istifasından önce açıklama yapma gereği duymuş ve NTV'ye canlı bağlanmıştı. Bayraktar, yazılı olarak yaptığı tahmin edilen açıklamasının son bölümünde yapılanlardan Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da haberinin olduğunu ve istifa etmesi gerektiğini söyleyerek görevi bıraktığını açıkladı ve telefonu kapattı.

Bayraktar'ın bu açıklamaları da bir anda Türkiye'nin gündemine oturdu. Günlerce yazıldı, çizildi. Ancak Bayraktar bir süre sonra açıklamalarıyla ilgili çark etti.

Kendisine çikolata kutuları içinde rüşvet gönderildiği edilen Egemen Bağış ise istifa etmedi, aynı gün yapılan revizyonla koltuğunu kaybetmiş oldu.

BAŞLAMADAN BİTEN OPERASYON: 25 ARALIK

Aynı gün gündemde yine operasyon vardı. Ama 17 Aralık gibi olmadı. Operasyon olduğu önce fısıltı gazetesinden yayıldı. Sonra sosyal medyada konuşuldu. Adı; 25 Aralık soruşturmasıydı.

Operasyon talebinde bulunan savcı Ergenekon soruşturmasına da bakan Muammer Akkaş'tı. Savcı Akkaş, birçok iş adamının da aralarında bulunduğu 41 kişilik gözaltı listesi hazırlamış ve polisten bu kişileri 'almalarını' istiyordu. Savcı bütün gün gözaltıların gerçekleşmesini bekledi. Savcı Akkaş'ın, ifade çağırdığı isimlerden biri de hakkında 'şüpheli' sıfatıyla çağrı yaptığı Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'dı.

Akkaş, ilgili mahkemeden bazı iş adamlarının malvarlığına el koyma kararı da çıkartmıştı.

Ancak, 25 Aralık operasyonu hiç gerçekleşmedi. Savcı, mesai bitimine kadar Adliye'deki gergin bekleyişini kapı önünde görev yapmasının engellendiğini belirten bir basın açıklamasıyla sonlandırdı.

17 Aralık Operasyonu'ndan sonra değişen yönetmeliği gerekçe gösteren İstanbul Emniyet Müdürlüğü, savcının operasyon talimatını yerine getirmemişti. Yani operasyon başlamadan bitti.

Ama 17 Aralık operasyonunda olduğu gibi soruşturma dosyasındaki onlarca belge basına ve sosyal medyaya sızdı.

EMNİYET VE YARGIDA DEĞİŞİKLİKLER

17 Aralık sonrası İstanbul Emniyeti'nde yapılan görev değişikliği 25 Aralık'tan sonra bu kez Türkiye çapında operasyona dönüştü. Aralarında Cemaat'e yakın olduğu iddia edilen binlerce polisin görev yeri değiştirildi. Önemli pozisyonlardaki polis müdürleri önce pasif göreve sonra açığa alındı.

Hükümet, operasyonun yargı ayağı için de adım atmakta gecikmedi. Bazı savcı ve hakimlerin görevden alınması için HSYK'da hazırlık başladı. Aynı günlerde hükümete yakın basın organlarında bu kez operasyon yapan isimlerle ilgili haberler çıkmaya başladı.

Hedefte, operasyonları koordine eden İstanbul Başsavcı vekili Zekeriya Öz vardı. ve Öz'ün 'Dubai tatili' manşetlerdeydi. Öz'ün, gözaltındaki işadamı Ali Ağaoğlu'na ait bir şirketin parasını ödediği Dubai tatili yaptığı iddia edildi. Öz iddiaları yalanladı, Ağaoğlu doğruladı.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) 1. Dairesi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Zekeriya Öz'ü, önce Bakırköy'e Başsavcı Vekili olarak daha sonra da Bolu'ya düz savcı olarak atadı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı'nın da aralarında bulunduğu önemli yargı görevlilerinin yeri değiştirildi. Çolakkadı'nın yerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na atanan Hadi Salihoğlu, adliyede köklü değişiklikler yaptı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Hadi Salihoğlu, soruşturmaya bakan savcılar Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç'i dosyadan aldı. 17 Aralık dosyasında sadece savcı Ekrem Aydıner kaldı. Ocak ayından itibaren soruşturma dosyası Aydıner tarafından yürütüldü.

TAHLİYELER ART ARDA GELDİ

Soruşturma devam ederken, tutuklanan isimlerin de tahliyesi ardı ardına geldi. Önce ayakkabı kutularının sahibi Süleyman Aslan, evdeki paralarla ilgili tanıkları dinletti. Arslan'a yöneltilen suçun değişme ihtimaline karşı tahliye kararı verildi. Arslan, ayakkabı kutusundaki paraların, memleketi Çorum'da bir imam hatip lisesinin yeniden yapılması ve Makendonya'daki bir üniversite için toplanan bağışlar olduğunu ve bankacılık sistemindeki bazı sorunlar nedeniyle parayı evde tuttuğunu savundu. Tanıklar da bağışı doğruladı.

İşadamı Reza Zarrab, eski İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler ve eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan'ın da aralarında bulunduğu tutuklular da yine aynı gerekçeyle isnat edilen suçun değişme ihtimali gerekçesiyle nöbetçi mahkemelerce tahliye edildi.

28 ŞUBAT'TA TUTUKLU KİMSE KALMADI

Ve 28 Şubat'a gelindiğinde, 17 Aralık Soruşturması'nda tutuklu kimse kalmamıştı.

17 Aralık soruşturması aslında 3 ayrı soruşturmanın birleştirilmesiydi. Hükümet cephesi birbiriyle ilgisi olmayan 3 soruşturmanın birleştirilerek aynı gün yapılmasının da 'niyeti' ortaya koyduğunu düşünüyordu. Üstelik bazı soruşturmalar 1 yıl bekletilmişti. Savcı Ekrem Aydıner, dosyanın büyük bölümünü hakkında 'takipsizlik kararı' verdi.

Savcılık, sadece Fatih Belediyesi'ne yönelik soruşturmada Belediye Başkanı Mustafa Demir'in kardeşi Sebahattin Demir'in de aralarında bulunduğu 21 kişiye dava açtı.

Bu davanın ardından önce eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar ve iş adamı Ali Ağaoğlu'nun da aralarında bulunduğu 60 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verildi.

YIL DÖNÜMÜNE 1 GÜN KALA DOSYA KAPATILDI

Son olarak da işadamı Reza Zarrab ile eski bakanların çocukları Barış Güler ve Salih Kaan Çağlayan'ın da aralarında bulunduğu 53 kişi hakkındaki rüşvet ve nüfuz ticareti iddiaları hakkında takipsizlik kararı verdi savcılık yani dava açılmasına gerek görmedi. Takipsizlik kararına yapılan itiraz ise, soruşturmanın yıl dönümüne bir gün kala, 16 Aralık 2014 günü reddedildi.

 

Etiketler: 17 aralık
Okunma Sayısı: 19755
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı