Hazırlayanlar: Ali Tahir Ünverdi - Ömer Eren Alparslan
[email protected]

Temmuz ayı içinde Şanlıurfa Yeni Asya liseliler okuma programı düzenlendi. Bu yazıyı okuma programından bir gün sonra, kıymetli kardeşim Ömer’le beraber yazıyoruz. O 14, ben 15 yaşlarındayız. Gerçekten bu programda çok güzel hatıralarımız oldu. Sizi çok fazla sıkmadan hatıralarımıza geçelim.

9 Temmuz 2021’de başlayan programımız 1 hafta sürdü. Yatılı bir programdı. Cuma ve Cumartesi günlerimiz okuma yaparak, namazımızı kılarak çalışarak geçti. Okumalar bizi apayrı mana zenginlikleriyle süsledi. Risale-i Nurlar’ın her satırı bizi Rabbimizle buluşturuyor ve kul olduğumuz şuuru kazandırıyordu. Kitap satırlarında gezmenin, çarşı pazar gezmesinden ve tabiat gezmesinden çok yüksek bir değer taşıdığını halen yaşıyorduk.

BAĞ EVİNE MİSAFİR

Pazar günü, yani 11 Temmuz’da bir ağabeyimizin bağ evine misafir olduk. Orada mangal yaptık ve Rabbimizin yarattığı nimetleri, ağaçları ve toprağı yakından tanıma imkânımız oldu. Orada çeşit çeşit meyve ağaçlarını gördük ve hep beraber ufak çaplı bir maç oynadık. Bir bahçede bulunmanın bahçedeki bitkiler sayısında bir zenginliğin içinde olmak anlamı taşıdığını hissediyorduk. Maç sonrası aslında bizim o yorgunlukla uyanık olmamamız lâzımdı, ama bizi içten içe heyecanlandıran bir olay Pazartesi günü gerçekleşecekti. İlk defa Urfa’nın ilçesi olan Halfeti’ye gidecektik. Haydi şimdi Halfeti gezisine gidelim.

12 Temmuz Pazartesi saat 14:00 gibi yola çıktık. Servisi kullanan şoför biraz hızlı kullandığından açıkçası biraz korkmuştuk. Elhamdulillah sağ salim vardık. Vardığımızda ikindi ezanı okunuyordu. Tekne turuna çıkmadan önce namazımızı kıldık. Tabi ki namaz odaklı bir programın içindeydik. Okuduğumuz kitaplar namazın içinde olmadığı bir programın dünya ve ahiret değerinin olmadığını söylüyorlardı. Daha sonra tekne turuna çıktık. Etrafımızdaki görüntüler o kadar muhteşemdi ki şaşırmamak ve bu güzelliklerin bir Yaratıcısı olduğunu düşünmemek mümkün değildi. Teknede helâl dairesinde neşe içerisinde eğlenceler yaptık. Programa ilk kez katılan arkadaşlarımızla daha yakından tanıştık. Sanki bu program bundan sonraki pek çok adımların da başlangıcı gibiydi.

BAZI TABLOLAR ÜZDÜ

Gezimiz esnasında bizi üzen ise, insanlarımızın gezdiği, yediği, içtiği yerleri temiz bırakmaması idi. İnsanlar adeta gölü çöp etme uğraşında idiler. Zaten su kaynaklarımız giderek azalıyordu ve Cennet ülkemiz neredeyse böyle bilinçsiz adımlar yüzünden çöpe dönüyordu. Bu konuda hem insanların daha duyarlı olmasını hem de ilgili yönetimlerin insanların yaşadığı yerleri daha temiz tutmalarını bekliyoruz. Bu olumsuz görüntüler hariç gezimiz gayet güzel geçti. Halfeti tarihi hakkında bilgi edindik.

Salı günü okuma programındaki kardeşlerle bir halı saha maçı yaptık. Her gün olduğu gibi Çarşamba günü de programımızda okuma, ezber ve müzakereli dersler vardı ve çok verimli idi. İnsanın böyle programlar sayesinde adeta kabiliyetleri uyanıyor ve daha şuurlu bir hayat yaşamaya başlıyor.

İKİ GÜN OKU, BİR GÜN GEZ

İki gün okuyup bir gün geziyorduk. Gezide programla ilgilenen ağabeylerimizin tecrübelerinden istifade ediyorduk. Onların hatıraları bizim için yol gösterici oluyordu. On beş yirmi gençle böyle bir program elbette ciddî eğitimcilere ihtiyaç duyacaktı. Başımızdaki eğitimcilerimiz yolculuğumuz ve gezilerimiz boyunca bir koruyucu melek gibi gözleri üzerimizdeydi. Onların samimî ve sıcak ilgileri bizi adeta terbiye ediyordu. Konuşurken seçtiğimiz kelimelere ve birbirimize olan davranışlarımıza dikkat ediyorduk.

Perşembe günü ise Atatürk Barajı’na ve Fırat Nehri’ne gittik. Orada çeşitli bilgiler edindik. Meselâ, Atatürk Barajı’ndaki su bütün güneydoğuyu su altında bırakabilecek potansiyeldeymiş. Gölün uzunluğu 180 km imiş. Su derecesi 11 derece imiş ve oradaki dağların suya dayanıksız olmasından dolayı sun’î bir dağ inşa edilmiş. Teknik malzemeler AB ülkeleri olan, özellikle Almanya ve İsviçre’den ithal edilmiş. Bu bilgi bizi üzdü. Ülkemizde teknoloji üretimi olmaması ve bizim üretmeyerek tembellik etmemiz ve gelecek neslin dış borç kaynaklı büyük bir sorunu olması bizim neden üzüldüğümüzün göstergeleri idi.

CENNETTEN  BİR DAMLA

Sonra buradan yakında bulunan şelâleye gittik. Şelâlenin çevresindeki kirlilik Halfeti’dekinin 4 katıydı, ama su gayet güzeldi. Cennetten 1 damla olan Fırat Nehri’ni gördük. Gayet eğlenceli zamanlar geçirdik.

Ve geldik son günümüz olan Cuma gününe. Yaşanan anılar hafızamızın bir köşesine yazılmıştı. O gün 14 saat boyunca üzerinde çalıştığımız bir program hazırladık. Ben ve arkadaşım Ömer programın slaytını hazırlarken uykusuzluktan yorulmuştuk. Ama değdi, emeklerimize değen bir kapanış oldu.

Programımız içinde pek çok ağabeyin hizmet hatıralarını dinledik. Onların cemaatle ve Risalelerle tanışmalarını dinledik. Hizmet ederken nelere dikkat etmek gerektiğini öğrendik. Onları da inşallah yazacağız. Yazımızı okuduğunuz için teşekkür ederiz. Vesselâm.