Ben ortaokul sonuncu sınıf öğrencisiyim. Seneye liseli olacağım. Risale-i Nur okuma programına ilk kez katılıyorum. Programın hayatımdaki izleri çok yeni. Size bundan bahsetmek istiyorum. Programda nelerle karşılaşacağımı da bilmiyordum. ‘Yani bir insan sadece okuyarak ne kadar etkilenebilir?’ diye kendi kendime sorardım.
GEZİ - EREN SALİH
Önce Gaziantep’te on beş gün bir okuma etkinliğine katıldım. Program toplamda bir aydı. Program ve içerik kadar, o programı yürüten kişilerin tavır ve tutumları, ilgi düzeyleri insanı etkiliyor. Bir insan çok farklı konularda başarılı olabilir ama insanla ilgilenme konusunda başarılı olmayabilir. Bir programın en önemli tarafı benim açımdan insan ilişkileridir. Programı yürüten ağabeylerin verdiği sıcaklıktır.
Farklı bir topluluğun uyguladığı birinci program birkaç açıdan benim için sıkıcı olduğundan hemen Şanlıurfa’ya döndüm. Babamla konuyu biraz konuştuk, bana ‘İstersen bir de Van’da program var, ona katıl’ dedi. Bende biraz düşündüm ama deneyeyim diye tamam dedim. Hemen hazırlanıp, pazartesi sabah saat 10:00’da yola çıktık. Araç kullanıcılarının her birisi yıl boyu liseli gençlerle ilgilenen eğitimcilerdi. Yolculuğun da okuma programının bir parçası olduğunu gördüm. Yolculuk boyunca konuşulan konular oldukça faydalı idi. Hatta pek çok şeyi bu gidiş geliş yolculuğunda öğrendim desem abartmış olmam.
Eren Salih'in hediye paketini yazarımız Mikail Yaprak verdi ve Eren'i tebrik etti.
Yol güzergahımızda; Urfa, Diyarbakır, Silvan, Batman ve Siirt Tillo vardı. Tillo’da türbeleri gezdik. Bediüzzaman Hazretlerinin eğitim faaliyeti yaptığı Kubbe-i Hasiye’de biz de bir ders okuduk. Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin makamında dualar ettik. Işık kırılma hadisesinin nasıl gerçekleştiğini dinledik. Sonra Siirt’e döndük. Akabinde Van’a doğru yola çıktık. Tatvan’da, namaz ve çay molası verdik. Van’a akşam 21:30’da vardık. Van Yeni Asya temsilciliğinin yaptırdığı Bediüzzaman Külliyesine geldik. Sonra yapacağımız programın içeriğini paylaştı hocalarımız. Sabah namazıyla birlikte güne merhaba dedik. Namaz, ardından tesbihat ve sıralı ders okundu. Bu, ilk kez programa katılanlar için biraz zorluca idi. Dönerli ders yapıldı ve sonra yatıldı, sabah 08.00 da uyandık. Kahvaltı yaptık. Her günün nöbetçileri vardı. Ve sonra ezber yapıldı, Risale-i Nur dersinden sonra meyve ikramı oldu. Her gün derslerden birisini gençler yapacaktı. Bu bizi heyecanlandırdı. Derken öğle namazı kılındı ve yemek yendi. Akşam da umumi ders oldu. Van cemaati ile tanıştık. Ve bir gün böylece bitti.
Urfa okuma programlarının en güzel tarafı, içinde bol etkinlik vardı. Gezi gününde günün yarısı gezme ortamı ve imkanlarını değerlendirmekle geçiyordu. İlk gezi programımızda Erek dağına Üstadın kaldığı mekana çıktık. Küçük Erek zirvesine doğru tırmanmıştık, pek çok kişi zirveye kadar çıktı ve oradan Van’ı izlediler. Tabi ben bir yere kadar çıkabilmiştim. Buralarda Bediüzzaman’ın geçirdiği vakitleri düşününce, insan daha bir etkileniyordu. Neden yalnız kalmak istediği düşündürücü idi. Sonra yine bir gezi içerisinde Nurşin Camisine gittik. Orada cuma namazı kıldık. Burada Bediüzzaman Hazretlerinin pek çok hatıraları olmuş. Bediüzzaman’ın geçtiği yerlerden biz de geçmek istiyorduk. Sonra öğrendik ki, Bediüzzaman Van şehrinde gençlik yıllarını yaşamış ve yaklaşık yirmi yılı bu şehirde geçmiş. Ne mutlu ki şimdilerde milyonlarca genç Nurun hakikatlerine sahip çıkıyor. Biz de o yolun yolcusu olmaya çalışıyorduk.
Nurs'ta Üstadın anne, babası ve ağabeyinin mezarı başında dualar ettik.
Bir başka gün Van Gölü’nün Molla Kasım semtine yüzmek için gittik ve yüzdük. Doğrusu diğer sulardan farklı olarak ayrı özelliği var Van gölünün. Bu güzel mekanlar düzenli ve bakımlı hale getirilebilse, insanlar Van gibi doğu şehirlerinden kalkıp Akdeniz’e yüzmeye gitmezler.
Bu arada Van şehrini gezdik. Gerçekten görülmeye değer bir şehir Van. Bunu Bediüzzaman gibi şahsiyetlerin hatıraları ile süsleyince şehir daha bir anlamlı ve güzel hale geliyordu. Mekanın şerefi orada yaşayandadır derler, Van da büyük şahsiyetlerle daha bir şerefli hale geliyor.
Okuma programı içerisinde günlük program akışı oldukça zengindi. Özel okumalar ve ardından okuduğumuz yerlerden bizde kalanları paylaşma etkinliği, ezberler, müzakereli dersler, Vanlı ağabeylerden hatıralar, namaz tesbihatı, cevşen okumalar, yüzünden Kur’an okuma çalışmaları ile boşluklarımızı dolduruyorduk.
Gezi günümüzün birinde Muradiye Şelalesini gezdik. Sonrasında Erciş Yeni Asya gazetesi okuyucularından Ali abinin oğlunun düğününe katıldık. Yani düşünün hem programdasınız hem de şehirler tanıyorsunuz, dostlukları pekiştiriyorsunuz. Zaten yirmi tane gencin bir programda olması ayrı bir güzellikti.
Sonra Gevaş’ta Van kahvaltısı yaptık. Van kahvaltısı dünyaca meşhur. Biz de program vesilesiyle bu lezzetlerden nasipleniyorduk. Program bizleri maddi ve manevi olarak besliyordu.
Sonrasında Bediüzzaman’ın elli talebem olsa, burada eğitsem dünyayı fethederim dediği Akdamar Adasına tekne ile gittik. Buradaki kilise ve tarihi yapılar korunmuş. Böyle göl ortasında bir mekanın muhafaza edilmesi oldukça güzel.
Sabahattin Yasar, Eren ve bize programda emeği geçen hocalarımla hatıralarımız unutulmaz cinstendi.
Tabi program içerisinde sayfalar dolusu yazabileceğimiz güzellikler vardı. Mesela eğitimci yazar Sebahattin Yaşar hocamızın güzel sunumları oldu. Bize kitaplarını imzaladı. Yine eğitimci hocalarımızdan Prof. Dr. Nurettin Abut bize hatıralarla birlikte Risale-i Nur sohbetleri yaptı. Vanlı Mikail Yaprak abimiz bize ders okudu ve hatıralarını paylaştı. Ayrıca birlikte yolculuk yaptığımız hocalarımızın dersleri, bizimle beraberlikleri hayat boyu unutamayacağımız cinstendi. Bir de benim özellikle Vanlı Mikail ağabeyi tanımış olmam ayrı bir güzel oldu. Onunla adeta bir dost olduk.
Programın son günü kapanış etkinliği yaptık. İkramlar, ayrı bir güzeldi. Tadı damağımızda bir Van okuma programı yapılmıştı. Vanlı ağabeyler yeni yaptıkları güzel binada bize güzel imkanlar sunmuşlardı. Bediüzzaman’ın böyle bir zevkli, renkli okuma programında tanımak bizi çok etkilemişti. Düşünün İzmir’den, Çermik’ten programımıza katılan öğrenci abiler vardı.
Sonrasında Urfa’ya dönerken Bediüzzaman’ın doğduğu Bitlis, Hizan, Nurs Köyü’ne gittik. Orada Üstadın evinde dersler yapıldı. Her yerde farklı şehirlerden gelmiş insanlar vardı. Sonra Bediüzzaman’ın babası, annesi ve ağabeyinin bulunduğu mezarlığa gittik, buraları gezdik, dualar ettik. Yani Risale-i Nurları okurken buraları da görmek daha bir güzel oluyordu. Programımız böylece Urfa dönüşüyle tamamlanmış oluyordu. Tabi gidiş ve dönüş yolundaki uğradığımız Veysel Karani (Hz), İbrahim Hakkı hazretleri gibi ziyaretleri, Silvan’da yatsı namazı kıldığımız tarihi cami ve avlusundaki içtiğimiz çay, bu esnada yaptığımız program değerlendirmesi ayrı ayrıbir güzellikte idi.
**
Ben, orta okulu yeni bitirmiş bir kişi olarak böyle bir programa ilk defa katıldığım için heyecanlıydım. Benden büyük ağabeyler ve hocalarımla, arkadaşlarımla çok iyi hatıralar biriktirdim. Hayata bakış açım değişti. Artık cemaat deyince, Yeni Asya deyince daha farklı bir dünya zihnimde açılıyor. Risale-i Nurlara raflardaki bir kitap değil, hayata dokunan, hayatı şekillendiren ve adeta bizim kolumuza giren bir arkadaş olarak bakıyorum. Bu programdan anladım ki bu programları yazıya almak gerekir. Burada öğrendiklerimizi günlük hayatımızda da yapmalıyız ve biz programda hiç sıkılmadık ve çok şeyler öğrendik. Ve her derste notlar aldık ve toplu sohbet ettik. Ve herkes artık ailesini bir daha programa gitmek için ikna ediyor. Ve ben şu gerçeği öğrendim ki toplumumuz az kitap okuyor. Biz gençler çok değerli zamanlarımızı TV, telefon ve bilgisayar gibi şeylere harcıyoruz. Böyle yapmamalıyız.
Van okuma programından önce Antep okuma programına katılmıştım. Eğer bu programa katılmasaydım benim gözümde program deyince olumsuz bir şey gelişecekti. İyi ki bu programa katıldım.
Programların içeriğinin çeşitliliği programı daha verimli kılıyordu. Namazlar, Kur’an kursu, ezberler, ilmihal ve Risale-i Nur sohbetleriiçerisine gençler için spor etkinlikleri, geziler, ziyaretler, şehir turu gibi etkinlikler konulmalıdır. Bir de mümkün mertebe çok uzun soluklu programlar olmaması gerekir. Bir de program yapılan yerin iklimi önem arz ediyor. Çok sıcak yerlerde okuma programları ağır geliyor. Bir de arkadaş gruplarının iyi ayarlanması programı verimli kılıyor.
Van şehri, tam da bir Bediüzzaman şehridir. Okuma programı içinde her güne ait bir gezi mekanının olması uygulamalı ders gibi oldu. Yani Bediüzzaman’ı yaşadığı mekanı ile tanımış olduk.
Van’da yapılan Bediüzzaman Külliyesi’nde ilk okuma programı Urfa liseli gençlerin programı oldu. Böylece Van bu külliyede programlara başlamış oldu. Benim için en etkili olanı da belli görevleri olan büyüklerin programın başında olmaları idi.
Programda emeği geçen bütün ağabeylere, Van ve Urfa Yeni Asya topluluğuna ve benden büyük bütün ağabeylere çok teşekkür ediyorum. Ben kendimce bu programda bir hayat tarzı gördüm ve bundan böyle bu tarzı ben de yaşayacağım inşallah. Siz okuyuculardan da dua bekliyorum.