Bursa Ulu Cami'de bulunan ve brüt bir taştan oyularak yapılan kürsü görenleri hayran bırakıyor ve hat sanatı ile yazılı vav’ların sırrı ziyaretçilerin büyük ilgisini çekiyor.
Hergün binlerce insanın ziyaret ettiği Bursa Ulu Cami, manevi yönünün yanında şadırvanı, hat yazıları, benzersiz minberi, mihrap ve kürsüsüyle büyük ilgi görüyor.
Bursa Ulu Cami'nde 1815 yılında yapılan taş kürsü camideki en özgün eserlerden biri. Alt ve üst kısmı tek parça olarak mermerden oyulan taş vaaz kürsüsü muhteşem bir mermer işçiliğine sahip. Taş kürsünün üzerinde bulunan bir buket gül oymasının hemen yanındaki kitabede ise Farsça olarak yazılan 'Disem muayyende arş asa sezadır. Ne rana kürsi dilkeş edadır' sözleri dikkat çekiyor.
Mihrabın tam karısında bulunan kürsü, bir taşın işlenerek kürsü haline getirilmesi ile oluşmuş. Merdiveni hariç bütün özellikleri ile taşın yontularak işlendiği kürsü adeta bir sanat eseri. Kürsünün sanat anlamında çok önemli olduğunu anlatan uzman rehberlerden Ersen Yelkenkaya, bu özellikleri ile caminin İslam medeniyetinde önemli bir yeri olduğunu söyledi.
Yelkenkaya, Ulu Cami'nin en önemli eserlerinden birinin de taş kürsü olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Sadece merdiveni hariç ustası bütün brüt bir taşı olduğu gibi oyarak süslemeleri yapmış ve kürsüyü ortaya çıkarmış. Bu taş alttan başlamak üzere ayağı ve üstündeki imamın bağdaş kurup oturarak vaaz edilebileceği kürsü oluşturulmuş. Ustası taşı işleyerek açmış ve kürsüyü ortaya çıkarmış. İmam bu kürsüde oturup vaaz eder. İmam mihrapta namazı kıldırır, minberde cuma hutbesini verir ve işte bu kürsüde de vaaz eder.”
Ulu Camii'ndeki vav’ların sırrı
Bursa Ulu Camii'nde hat sanatı ile yazılı vav’ların sırrı ziyaretçilerin büyük ilgisini çekiyor.
Birbiri içine geçmiş 4 vav’la vali, vekil gibi sorumluluk isteyen görevlere talip olanların özellikle kul hakkı başta olmak üzere sorumluluklarına vurgu yapılıyor.
Ulu Camii'nin en önemli özelliklerinden birinin de içindeki vav’lar olduğunu belirten uzman rehberlerden Ersen Yelkenkaya, “Allah’ın birliğini temsil eden bu vav’ların bir özelliği de Hz. Peygamber (asm)'imizin söylediği gibi; insan anne karnına vav şeklinde düşer. Vav şeklinde anne karnında büyür ve doğduğunda da doğuşu vav şeklindedir.” dedi. Güney Marmara Rehberler Derneği (GÜMRED) eski başkanı Ersen Yelkenkaya, insan hayatının hep vav şeklinde devam ettiğini belirterek, şöyle konuştu:
“Hiçbir zaman unutmamalıdır ki hep ömür boyu vav kalacaktır ve her zaman kendinden büyük olanı görmesi lazımdır. Biz namaz kılarken secde ettiğimizde vav şeklinde oluruz. Ta ki insan ömrü sona erer, musalla taşına yatar, işte o zaman elif olursun. Onun için vav bütün hayatın boyunca senin almış olduğun şekildir. İşte bu Ulu Camii'nin vav’ları çok değişik vav’lardır. İşte bu vav’lardan bir tanesi bu iki vav’ın iç içe geçmiş halidir. Bu bakımdan Ulu Camii'nin kutsiyeti de içindeki vav’larından geliyor.”
VAV’LARDAN ÇEKİNİN
Ulu Camii'nde günümüzde bayanların namaz kıldığı yerin batı cephesinde
duvardaki levhada değişik şekil verilmiş dört tane vav harfi bulunuyor. Vav harflerinin içine ise müsenna olarak 'İttaku’l‐vâvât' diye bir ifade yazılmış. Hadis olarak geçen bu önemli ikaz; 'Vav’lardan çekinin' anlamını taşıyor. Bu hadiste Allah Resulü (SAS), insanları sorumluluğu büyük olan şeylerden sakınma noktasında uyarıyor.
Levhada bulunan vav’ların 'v' harfi ile başlayan vali, vekil, veziri temsil ettiğini anlatan Yelkenkaya, bu vav’larla vakıf malını değerlendirmekle yükümlü insanları uyardığını söyledi. Ersen Yelkenkaya, lale süsleme sanatında olan ve Allah’ı simgeleyen bu vav’lar, aynı zamanda vahidiyeti ve vahdaniyeti ihtiva etmesi yönüyle de Allah’ın birliğini anlattığını bildiriyor.
Vav harfi ile başlayan mesleklerin ise sorumluluk gerektiren işler olduğu dikkat çeken Yelkenkaya, bu mesleklerin de vali, vezir, veli, vekil, varis, vasi, valide, vadetmek gibi olduğunu anlatıyor.
Bu önemli nasihatte Allah Resülü (asm) insanları sorumluluğu olan şeylerden sakınma noktasında uyarıyor ve “Vav’lardan sakının, çekinin” diyor. Örneğin vali, veli, varis, vekil, vezir olmanın, vakıf malını değerlendirmenin, vallahi yemininde bulunmanın ağır sorumluluklar getirdiğini hatırlatıyor, vazifeleri yerine getirirken hassas olmayı ve ölçülü davranmayı tavsiye ediyor.
ULU CAMİİ BEŞİNCİ BÜYÜK MABET
Ulu Camii, Osmanlı Devleti’nin dördüncü padişahı Yıldırım Bayezid Han’ın Haçlılarla 1396 yılında Niğbolu Savaşı’nı kazanmasından sonra mimar Ali Neccar’a yaptırılarak 1399 yılında ibadete açıldı.
İslam aleminin manevi yönden beşinci büyük mabedi olarak bilinen Ulu Camii özellikle ortasındaki şadırvanı ve hat sanatları ile meşhur. Muhteşem bir hüsn-i hat sergisi konumunda olan Ulu Camii içinde 87’si sabit, 45’i levha halinde 132 yazı bulunuyor.
Camide Fatiha, İhlâs ve Nas sureleri başta olmak üzere, 3 adet sûre, üç ayrı tarzda Ayet’el-Kürsi, 47 farklı ayet, 14 hadis-i şerif, Esma’ül-Hüsnâ’daki isimler, Allah (CC), Muhammed (SAS) ve İslam büyüklerinin isimleri, 25’ten fazla dua ve tespih sözü ile birkaç beyit ve 2 şiir bulunuyor.