A HABER EKRANINDA EMEKLİ BİR SAVCININ BEDİÜZZAMAN SAİD NURSî’YE VE RİSALE-İ NUR NUR TALEBELERİNE YÖNELTTİĞİ İFTİRALAR YOĞUN TEPKİLERE YOL AÇINCA, PROGRAMCILAR ÖZÜR DİLEMEK MECBURİYETİNDE KALDI.
Risale-i Nur Enstitüsü tarafından “İnsanlık İçin Yeniden Asr-ı Saadet” ana başlığı ile tertip edilen 14. Risale-i Nur Kongresinin kapanış oturumu, bugün 14.00’da yapılacak bir panelle gerçekleşiyor.
14. RİSALE NUR KONGRESİNİN MASA ÇALIŞMALARINDAN: ASR-I SAADETİN METOD VE DEĞERLERİNİ HUKUK VE DEMOKRASİYLE GÜNÜMÜZE TAŞIYABİLİRİZ.
Çek Cumhuriyeti Palacky üniversitesi Avrupa Çalışmaları ve Siyaset Bilimi Bölümü öğrencilerinden Arleta Matkowska ve Adela Stepankova’nın hazırladığı ödev.
Türkiye toplumunun Türk insanının adalet duygusunu yeniden kazanmasını sağlamaya çalışmalıyız. Çünkü adalet dediğiniz zaman, Asr-ı Saadet’ten ve Sultan Fatih döneminden kalan birkaç menkıbeyi geçmeyen bir müktesebatımız var. Ve bu müktesebat da aslında şunu beraberinde ihsas ettiriyor: Adalet dediğiniz şey âlicenap ulu’l-emrin veya sultanların, raiyetindekilere birer lütf-u ihsanı olarak telâkki ediliyor.
Sahabeler Kur’anın irşadı ile anlamışlardı ki, “Şeriat âleme gelmiş ki her nevi zulmü ve baskıyı kaldırsın.” Bunun için gerek köleliği kaldırarak kişi hürriyetine, gerekse din ve vicdan ve fikir hürriyetine gereken önemi vermişlerdir. O asrı bir hürriyetler asrı haline getirmişlerdir.
Asr-ı Saadeti tarihte kalmış bir hatıra değil, hayatları şekillendirecek bir medrese olarak gören ve bu alanda çalışmalarını sürdüren Siyer Vakfı yepyeni bir projeye başlıyor.
Doğru İslam...
Günümüzde can, mal, din, ırz, namus, haysiyet değerleri ağır yaralı durumda.
Gençliğin temel probleminin; ruhunu şekillendiren iç âleminde varlığı anlamlandıran temel bir tanımın bulunmaması olduğunu söyleyebiliriz.