Türkiye’de lisanslı sporcu sayısı futboldan sonra en çok karate dalında bulunuyor. Futbolda 450 binin üzerinde lisanslı sporcu sahalarda mücadele ederken, karatede bu rakam son yıllarda büyük bir gelişme göstererek 173 bine ulaşmış durumda.
Karateyi bir dövüş sporu olarak görmemek gerekir. Karate kişinin kendisine yönelmiş bir fizikî saldırı karşısında silâhsız olarak kendini savunabilme yollarını öğreten bir spor dalıdır.
Bütün sporlar faydalıdır. Ama karate sporu rakibiyle selâmla başlayıp selâmla bitirilen, içinde saygı, sevgi, disiplin, ast, üst ilişkisi gibi felsefe derinliği ve zenginliği olan bir spor dalıdır.
Birçok psikiyatri uzmanı çocukların fizikî, zihni ve ruhsal gelişimi için karate sporu yapmalarını özellikle tavsiye ediyorlar.
Türkiye’de karatenin bu kadar yaygın bir duruma gelmesinde Federasyon Başkanı Esat Delihasan’ın gayretlerini unutmamak lâzım. Kendisi de eski bir karate sporcusudur. Birçok uluslararası şampiyonalarda sporcularımızın Türk bayrağının göndere çekmesinde onun katkılarını kimse inkâr edemez.
Delihasan, bütün sporcuları kendi evladı gibi görür. Namazında, niyazında bir başkandır. Kimseye yukarıdan bakmaz. Herkesin sıkıntılarıyla yakından ilgilenir. Şampiyon olan sporcularına gereğinde kendi cebinden prim verir.
Ramazan’da karate ailesinin bir araya gelmesi için olağanüstü çalışır. Türkiye’nin her yerinde iftar davetleri vermeye gayret eder. Bu spora gönül verenleri bir araya getirip, kaynaştırır.
Esat başkan, Türk karatesinin uluslararası arenada güçlü bir konuma gelmesinden gurur duyuyor. “173 bin sporcu, bin 725 antrenör, 2 bin 884 hakemle hem ülkemizde, hem de yurt dışında en başarılı federasyon gösteriliyoruz” diye sevincini dile getiriyor.
Esat başkanın en büyük arzusu ve rüyası, karatenin artık bir olimpiyat dalı olmasını görmek. Bu sporun olimpiyat oyunlarında yer alması için çok ciddi çalışmaları var. Büyük bir ihtimalle 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda karatenin yer alacağına gönülden inanıyor.