"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sevdiklerimize gülümseme ikram edelim

04 Mayıs 2014, Pazar
Sevdiklerinize bir gül verin; olmadı, gülüverin “demişler hani. Ne de güzel söylemişler. Sevdiklerimizin bizden beklediği bir şeyler olduğunu , bazen bir gülücüğün bile onları mutlu etmeye yettiğini hatırlatmışlar biz akıl sahiplerine. Şöyle bir durup düşününce bir gülümseme dahi ne kadar da mutlu edebiliyor bazen insanı. İçten, samimî, bütün sıcakkanlılığıyla sevdiğin insanın sana sunduğu bir gülümseme bazen bütün kalbinin ufunetini dağıtmaya yetiyor âdeta. Bazen annen oluyor bu, bazen baban, bazen kardeşlerin, bazen eşin, bazen de dostun. Sonuçta gülümseme sadakasını sana veren hangi sevdiğin olursa olsun içini sıcacık ısıtmaya yetiyor çoğu zaman.
Ama yine de belirtmekte fayda var ki; içten ve samimî gülümsemelerden bahsediyoruz. Karşındaki insanın bir ima, bir alay,  bir işaret ya da art niyet gözetmeden, gözlerinin içine bakıp Basir isminin tecellisiyle seni görmesi ve seninle alâkadar olduğunu gösteren bir gülümsemeyi o güzel yüzüne armağan etmesi. Basir (cc) ismiyle başlayan tecelli arada ki muhabbetle Vedud (cc) isminin tecellisine dönüşüyor yani.
Gülümsemek aslında içinde; “seni önemsiyor ve seviyorum” demektir. “Benim muhabbetimi kazanmış birisin” mesajını vermektedir. Hele de gözlerde ki o sıcacık bakış da eklenince karşınızdaki insan sevginizi dem ve damarlarına kadar hisseder. Bir annenin evlâdını dinlerken gözlerinin içine bakması meselâ. Ona gülümsemesi ve söylediklerini sonuna kadar dinlemesi. Karşısındaki çocuğa; birey olma yönünde temellerinin atıldığı gelişim döneminde o kadar büyük bir fayda sağlıyor ki aslında. Çocuk konuşurken bilinç altına şu mesajı alıyor “annem beni önemsiyor ve değer veriyor. Düşüncelerime, sıkıntılarıma çözüm arayıp bana yardımcı olmaya çalışıyor”. İşte bu harika mesajı bilinç altına yerleştiren şey, yapılmasında hiçbir masraf ve zorluğun olmadığı basit bir gülümseme ve göz teması oluyor. Evlâda kazandırdığı neticeye bir bakın hele.
 Bunu bizzat bir akrabanın hayatından da örneklemek nasip oldu geçtiğimiz aylarda. Anne ile evlâdı arasında geçen diyalog şöyle olmuş; okul öncesi çağında ki (3-6 yaş) miniğimiz annesine bir şeyler anlatmak için çabalıyor. Annesi de o an da başka bir  işi ile ilgilenirken ona bakmadan dinlemek zorunda kalıyor. Daha 4-5 yaşlarında olan çocuğumuzun ise annesine verdiği tepkinin altında ki mesajlara dikkat çekmek isterim. “Anne beni öyle dinleme; …… Amca gibi dinle!” (çocuğun akrabalarından bir amca). Annenin bu söz çok dikkatini çekiyor ve soruyor “o amca seni nasıl dinliyormuş?” Çocuk: “Ben ona bir şey söylediğim vakit televizyonun sesini kısıyor sadece bana dönüyor ve “Efendim ……… (çocuğun ismini söylüyor) deyip ne anlatacağımı dinliyor”. Olayın içindeki gerçeğe bir bakar mısınız?  Daha o yaşta bir çocuğun o akrabasının davranışlarından aldığı mesajla annesine yaptığı telkine hayran olmamak mümkün değil.  Demek ki biz insan oğlu her yaşta muhatap alınmak istiyoruz ve karşımızdakinin bize olan tavırlarından etkileniyoruz.
Sadece çocuklar için değil biz yetişkinler içinde öyle değil midir? Karşımızdaki insanın bizi muhatap alarak, dikkatle ve sevgiyle, olumlu ve güleç bir ifade ile dinlemesi her halimizi hatta söyleyeceğimiz o an ki cümlelerimizi bile şekillendirmez mi? Eğer karşımızdaki bizi ve dediklerimizi önemsemez bir tavır takınırsa; anlatacağımız şeyi bir an önce kısa kesip bitirmek istemez miyiz? Yaptığımız o konuşmanın hiçbir faydasının olmadığına; hatta aksine belki de bize daha büyük sıkıntılar, menfi düşünceler yüklediğine şahit oluruz çoğu zaman. İşte bunun sebebi de muhatabımızın bizden o an gereken ilgi ve güleç  yüzünü esirgemesidir.  
Eşler arasında da muhabbete vesiledir. Eşler birbirleri ile konuşurlarken en çok ihtiyaç duydukları şey, sıcak bir gülümsemedir.  Karşısındaki hayat arkadaşının onu dinlerken ki gösterdiği ciddiyet ve ilgi eşlerden diğerinin bilinç altına da çok derin mesajlar gönderir. O anki konuşmadan sonra ki gerçekleşecek konuşmalara menfi ya da müsbet yönde kaynaklık eder. Eş artık bir sıkıntısı ya da mutluluğu olduğu zaman bunu eşine anlatmayı aklına getirdiğinde onun dinleyiş tavrını da düşünür. Ve eğer karşısındaki onu gerçekten muhatap alarak dinlemiş ve ona olan ilgisini alâkasını gülümsemeleriyle mimikleriyle hissettirmiş ise; gelip anlatılacak ilk adres olabilir. Ama aksi olmuş ise; bazen insan hayat arkadaşına anlatmamayı tercih eder. Aile hayatında olmazsa olmaz şeylerden olan “etkili iletişim” artık körelmeye başlamıştır demektir. İletişimin köreldiği aile hayatında da diğer güzel hasletlerin bina edilmesi oldukça zordur.
Güzel hasletler denince akla gelen ilk şahsiyet olan Efendimiz (asm) hayatında da bunu sıkça okumuşuzdur. İnsanlarla konuşurken bedenen onlara dönerek konuşması, gülümsemesini o mübarek gül yüzünden asla eksik etmemesi, çocuklarla kurduğu diyaloglarda dahi bedenen ve lisanen onların seviyesine inmesi ve aralarında ki mesele her ne ise tamamlanıncaya kadar çocuklarla irtibatı kesmemesi, münkirlere dahi tebliğinde daima yumuşak sözlü olması gibi pek çok özelliğinden anlıyoruz ki; gülümsemek, güler yüzlü olmak, karşındakine önem verdiğini gösteren irtibatlar kurmak, biz insanlar için çok faziletli bir vasıftır.  
O halde hayatımızın her aşamasında gülümsemeyi, başımıza gelen güzel durumlarda olduğu kadar, sıkıntılı , imtihandan geçtiğimiz durumlarda da yüzümüzden gülüşümüzü eksik etmemeyi adet edinmek hayatımızda çoğu şeyi değiştirebilir. Ailemizdekilere, çevremizdekilere mimiklerimizle ifadelerimizle verdiğimiz mesajların ne olduğuna dikkat ettiğimiz vakit çoğu problemlerin üstesinden gelmenin daha kolay olduğunu görmemiz mümkün. Evlâdımızla, eşimizle, çevremizle olan diyaloglarımızda güler yüzlü olmanın çoğu işimizi müsbet yönde etkilediğini görürüz. Yeter ki sevdiklerimizden gülücüklerimizi esirgemeyelim, elimizden hiç-bir şey gelmediği vakitlerde bile, onlara sıcacık bir gülümseme ikram edebilelim vesselâm.

NAZLI SOLMAZ
[email protected]

Okunma Sayısı: 4428
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı