17 Kasım 2013, Pazar
Gökkuşağının altından geçebilmek…
Çocukken hep bunu yapabilmek için çabalardım. Öyle ki bunun ne kadar imkânsız olduğunu pek fazla kavrayamazdım. İmkânsızlıkları çok fazla görmezdim. Onlarla karşılaştığımda tanımamazlıktan gelirdim. Ama yapamayınca da oturur ağlardım. Oysa ki bu işi yapamayacağım belli değil miydi ki…
Dedem bir gün bana renkli çakmağını göstermişti. Kırmızı renkliydi. “Eğer gökkuşağını yakalamak istiyorsan bunun içindeki sıvı gibi olmalısın. İlk önce o gökkuşağını yaratan Allah’ı bilmelisin. Sonra aslında gökkuşağının elinin çok yakınında olduğunu anlayacaksın. Allah’ı tam bir şekilde tanırsan zaten o gökkuşağının altından geçebilecek ve hatta onun içerisinde olabileceksin.”
O günlerde bunu hiç anlamıyordum. Allah’ı bilmiyor muydum? Evet biliyordum. Tanımıyor muydum? Evet tanıyordum. Ama neden gökkuşağına ulaşamamıştım? Bunu bilmiyordum.
Anneannem ameliyat olduğunda onun sağlıklı olabilmesi sadece Allah’tan yardım istemiştim. Ameliyattan çıktıktan iki gün sonra gözlerinin rengini gördüm. O an işte dedim yıllardır aradığım gökkuşağım. Dünyada en fazla değer verdiğim kişinin gözleriymiş. Dedemin çakmağı o anda aklıma geldi. Keşke onu saklasaymışım. Anneanneme onu gösterebilseymişim. Anneannem gözlerimi ilk defa bu kadar iyi görebiliyormuş. İşte benim gökkuşağım da onun yaşlanmış gözleriydi artık. Benim ulaşabileceğim renk kuşağım, Allah’ın en büyük esmalarının yansımalarından olanı görebilmekti.
“Gökkuşağının çizdiği rotayı takip edin;
Orada kaybolan minik bir yıldızı bulacaksınız
Dünya bu yıldızın ışığı ile aydınlanıyor
Evren parıldıyor…
Havada süzülüyorsan,
Artık özgürsün.
Sen güneşsin, etrafını aydınlatan nehirsin
Sen bilmez misin?
Akıp giden, uçup yükselen…
Hayatının amacını mutlu olduğun yerde ara…”*
Masallarda gökkuşağını bulan ve altından geçen hayalî kahramanlar her zaman bir küp altın buluyorlar ve hayatları boyunca zengin oluyorlardı. Ben gökkuşağının altından geçince Allah’ın güzel bir nimeti ile karşılaştım. Görebilmek…
Üstad her zaman; “Güzel gören güzel düşünür” derken gökkuşağının bir rengini daha yapboza yerleştirmiş. Sineğin bile gözlerini yaratan Allah’ın gözlerimizi bize hediye etmesinin büyüklüğünü düşündüm. Sanırım hiçbir zaman bu pencerelerimizin hakkını veremeyiz. İşte bizim hayalî gökkuşağımızda bir büyük altınımız buydu ve sanırım ben artık dedemin bana gösterdiği gökkuşağını yakalayabilmiştim.
Dipnot:
* Taare Zamean-Kholo Kholo
MERVE İRİYARI
Okunma Sayısı: 1485
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.