Peygamber Efendimiz (asm) buyuyor ki; “Bir takım fitneler olacaktır. O fitneler sırasında oturan kimse, ayakta duran kimseden; ayakta duran kimse, yürüyen kimseden; yürüyen kimse, koşan kimseden daha hayırlıdır.
Kim o fitnelerin başında dikilirse, fitneler onu yıkar. Her kim de o fitneler zamanında sığınacak bir yer bulursa hemen oraya çekilsin”. Evet Hz. Nuh’dan (as) bu yana her peygamberin ümmetini uyardığı bir fitne zamanında yaşıyoruz. Artık zamanımızda hak ile batıl birbirine karışmış, aynı tezgâhta satılır hale gelmiştir. İslâm’a hizmet ettiğini söyleyenlerin tezgâhlarında batıla ait fikirlerin de bulunduğuna çokça şahit olmaktayız. Bu sebeple tetkik etmeden, mihenge vurmadan kimsenin sözünü hakikat olarak kabul etmemeliyiz. Üstadımızın dediği gibi; “ben söyledim diye kabul etmeyin, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktı ise kalbde saklayınız, bakır çıktı ise çok gıybeti üstüne ve bedduâyı arkasına takınız, bana reddediniz, gönderiniz”.
Üstadından bu dersi alan, talebeleri olmaya çalışan bizlere düşen de, her söyleneni doğrudan kabul etmeyip, mihenge vurup yani Kur’ân’a Hadis’e uygun mu diye kontrol edip ondan sonra kabul etmektir. Yoksa sözü söyleyenin kimliğine bakıp öyle kabul edersek hata yapma ihtimalimiz kavidir.
Ahirzaman fitnesini yaşadığımız asrımızda bu büyük fitneyi canlı tutmaya çalışan şer odakları her zaman olduğu gibi yine Müslümanı Müslümanla vurmakta sonrasında iki tarafı da kullanıp işi bittiğinde bir kenara atmayı planlamaktadır. Bir süredir devam eden bu iktidar-cemaat mücadelesinde taraflar birbirlerine öyle sözler sarf etmekteler ki hangi taraftan baksanız karşınızdakinin sıfatı ancak münafıkta olabilecek sıfatlar, ancak bunun böyle olmadığını, en azından bu sözlerin camiaların tamamına isnat edilemeyeceğini, bu fitne ateşinin birileri tarafından körüklendiğini sâkin kafayla biraz düşünsek anlayacağız. Demek ki toplumun önemli bir kısmı ortalıkta dolanan sözlerin pek çoğunu mihenge vurmadan doğru kabul etmiş. Zaten biraz sakince durumu değerlendiren herkes ithamların abartılı olduğunu kabul ediyor.
İnşallah ümidimiz odur ki; toplumun büyük çoğunluğu Peygamberimizin (asm) ve Üstadımızın tavsiyelerine kulak verir de bu fitne Ehl-i İslâm’a ve ülkemize daha fazla zarar vermeden ortadan kalkar. Yoksa birbirimize karşı söylediğimiz suçlayıcı her söz ehl-i ilhada bir senet ve delil olacaktır. İki pehlivan güreşirken bir çocuğun ikisini de dövmesi gibi birbirimize zarar vermekten çekinelim.
Şu an kenara çekilmiş, elini ovuşturan, “bırak birbirlerini kırsınlar” diyen İslâm düşmanlarının arzuları doğrultusunda hareket etmekten uzak olalım. İslâm’a hizmet ediyorum derken fitneye hizmet etmeyelim. Attığımız taşın kime yaradığına çok dikkat edelim. Selâm ve duâ ile…
AHMET AKKAN
[email protected]