Günahı boynuna takıp gitmeden,
Yaptığına pişman olanlar gelsin.
Kalan sermayeyi zayi etmeden,
Kârlı bir ticaret yapanlar gelsin.
Beden ile ruh farklı şeylerdir,
Kafes ile kuş gibi diyenler gelsin.
Fikir ile şükür ikiz kardeştir,
Zikrini diline dolayan gelsin.
Hocaların nasihati zayıf kalıyor,
İlmi ile amel edenler gelsin.
Ölüler varisten duâ bekliyor,
Hayırlı bir evlât bırakan gelsin.
Zemheri baharın habercisidir,
Allah’tan ümit kesmeyen gelsin.
Merak ilmin muallimidir,
Bilgiye susamış olanlar gelsin.
Makam, mevki hırsı veba gibidir,
Koltuğu emanet bilenler gelsin.
İblisi Cennetten kovan kibridir,
Toprak gibi tevazu gösteren gelsin.
Dursun Aydın
***
ŞU BİZİM DAĞLAR
Bilir misin ey dost dört mevsim boyu
Bir başka güzeldir şu bizim dağlar
Yeşilin her tonu açık ve koyu
Bir başka güzeldir şu bizim dağlar.
Havayı tarar da inceden ince
Bütün canlıları boğar sevince
Eşsiz güller açar gülce gülünce
Bir başka güzeldir şu bizim dağlar.
Melekler gibidir kışın karıyla
Hakk’a kıyamdadır bütün varıyla
Nice ballar verir namus, arıyla
Bir başka güzeldir şu bizim dağlar.
Baharlar boyunca Cennete koşar
Bağrında rahmetler sel olup coşar
Leyla’sı Mecnun’u mutluca yaşar
Bir başka güzeldir şu bizim dağlar.
Yaz mevsimi boyu serin mi serin
Sergi mahallidir bin bir eserin
Hele bir bak artar gözlerde ferin
Bir başka güzeldir şu bizim dağlar.
CEYHUNÎ seyreder hep doya doya
Çaredir şu dağlar yersiz korkuya
Duymayan var ise bir daha duya
Bir başka güzeldir şu bizim dağlar.
Mustafa AVCU (CEYHUNÎ)
***
Nefis muhasebesi
İlim ile taallüm ettiğin hakikatler,
Amalinde tezahür etmedikçe ne anlam ifade eder.
Zihninin köşesinde, daima seni tazib eder.
Nedameti aklına getirmeyeni şeytana maskara eder.
Ey nefis! Önünde iki yol vardır:
Ya şeytana olmaktır esir, ya Hak yolunda hayır.
Ne yapmış olursan ol, ama sakın yeise girme,
Aman! Huzur-u İlâhîye bu şekilde gitme.
Bilmiyor mu Yaradan senin neler yaptığını?
Görmedi mi sanırsın, nefse nasıl kandığını?
İstediği kusurunu itiraftır,
Böylece, affa müstehak olmaktır.
Hissedar içinde muhabbet-i İlâhîyi,
Bu his bir teşviktir, dergâh-ı İlâhîden,
Korur kulunu Allah, her musîbet ve şerden.
Yanlışa düşmemek değildir mesele,
Zaten buna imkân olur mu? Varken bunca hile.
Düştüğünde kalkıp Hakk’ın divanına dur,
Müslümanın yapacağı ancak budur.
Akıbet müttakilerindir. Unutma!
Sakın! Hak bildiğin yoldan ŞAŞMA
BAHADIR KAYA
***
BEYAZA BÜRÜNDÜ
Yine her yer büründü beyaza,
Hamd-ü şükür olsun, ol Feyyaz’a,
İnsan muhtaçtır çokca niyaza,
Rabbimin fazlındandır bu haza,
Ne güzel işlenmiş, şu nakış,
İnsanda olmalı, müdakik bakış
Bahar, yaz, sonbahar ile kış,
Her birine olmalı malı yüzler alkış.
Ne muhteşem şu manzara,
Kudretini verir, hep nazara,
İlham veriyor şaire, yazara,
İnançsızın ipini çıkarır pazara.
Şükür sena, hamd hepsi O’na,
Her bir işinde, gizli çok mâna,
Tefekkürle bakan, gelir imana,
Şükür yaraşır, düşünen insana.
HASAN YEŞİLKAYA
***
Bırakmıyorlar
Kendimi alamam iyi bakmaktan
Bakmak istiyorum bırakmıyorlar
Dallardan çiçekten gülden yapraktan
Yazmak istiyorum bırakmıyorlar.
Gönül köşesinde dalıp giderim
Derim ki hep neden olsun kederim
Hep güzel şeylerle doldurup serim
Yazmak istiyorum bırakmıyorlar.
Dağları tepeyi engin ovayı
Güneşi yıldızı gökteki ayı
Şu uçsuz bucaksız güzel semayı
Yazmak istiyorum bırakmıyorlar.
Sır içinde hep sırları arayıp
Kendimi aklımı etmeden kayıp
Yeryüzünü tüm her yanı tarayıp
Yazmak istiyorum bırakmıyorlar.
Her şeyi en güzel içtenliğiyle
Kâinatı canlıların diliyle
Varlıkları var edenin ilmiyle
Yazmak istiyorum bırakmıyorlar.
Nadirim girdikçe ben halden hale
Yaz derim başka şey etme bahane
Her şeyde güzellik görüp şahane
Yazmak istiyorum bırakmıyorlar.
Nadir NAZİK