Atak, yazılı açıklamasında, kırmızı ette yaşananların, yılların birikmiş yapısal sorunlarından kaynaklandığını ifade ederek, bunun bir anlaşma ile çözümlenebilecek durumu çoktan geçtiğini kaydetti. Kırmızı et tüketiminin, üretimden yüzde 30 fazla olduğunu bildiren Atak, söz konusu açığı zaman zaman ithal etle kapatmanın, sorunu çözmek yerine makyajlayarak devamını sağlamaktan başka bir işe yaramadığına dikkati çekti.

Atak, "Nitekim bu konudaki ilk itiraz Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) Başkanından geldi. TPF açıklamasında ‘et satışının neredeyse yüzde 90’ı marketlerde gerçekleşiyor. Bizi bu kadar ilgilendiren bir konuda görüşümüzü beyan edemedik’ denilmekte ve Bakanlığın fiyatlarını tutturmak için kıymanın yağ oranıyla oynanarak, ‘yağsız kıymada yağ yüzde 5-7 civarında olan yağ oranının yüzde 30-40’lara kadar çıkarıp satılabileceği’ açıkça söylenmektedir. Bu, açıkça durumun daha baştan tüketiciler açısından ne kadar vahim olduğunu ortaya koymaktadır" değerlendirmesinde bulundu.

Et konusunda fiyat belirleme yetkisinin Bakanlıkta değil, esnaf ve sanatkarlar oda ve birliklerinde olduğunu hatırlatan Atak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik'in açıklamasının piyasada etkin bir karşılık bulamadığını kaydetti.

Atak, et sektöründe etkin bir düzenleme için piyasada en az yüzde 10 etkisi olması gereken Et ve Süt Kurumunun (ESK) şu an yüzde 2 ile 4 arasında değişen payının bulunduğunu belirterek, "ESK, Türkiye genelinde sadece 10 et kombinesiyle sektörü ve piyasayı ne kadar düzenleyebilir? ESK’ya, sektörü etkin olarak yerli hayvancılığın geliştirilmesi yoluyla destekleyebilmesi, piyasayı düzenleyebilmesi amacıyla ‘sözleşmeli besicilik’ için neden görev verilmemektedir? Sayın Bakan sahiden piyasayı düzenlemek istiyorsa bu kurumun önünü açmalıdır" ifadesini kullandı. 

Atak, et, süt ve ekmek başta olmak üzere gıdaların ülkelerin ve özellikle de dar ve sabit gelirli geniş halk katmanlarının yaşamlarında stratejik öneme sahip olduğuna dikkati çekti.

AA