Demokratikleştirme nerede?

Mİllî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Eğitim ekonominin ve demokrasinin ayrılmaz bir paydasıdır” dedi, ama açıkladığı sistemde, eğitimi demokratikleştirme konusunda ipucu vermedi. Bakan, “Beyne yazılım yüklemenin mümkün olduğu bir çağa doğru gidiyoruz. Türkiye eğitimi sadece sınıflarda yapılan bir iş olarak çerçeveleyemez” dedi.

Resmî ideoloji dayatması

Yenİ sistem bütün sınıflarda ders saatlerinin azaltılması esası üzerine şekillenirken, eğitimin temel sorunu olan resmî ideoloji dayatmasını geçiştirerek demokratik bir eğitim yapılamayacağı vurgulanıyor.

AKP iktidarında da devam ediyor

12 Eylül darbe anayasası ve Millî Eğitim Temel Kanunu ile dayatılan ve 16.5 yıllık AKP iktidarında da devam ettirilen resmî ideoloji propagandası, eğitim müfredatları ve ders kitaplarında hâlâ sürüyor.

***

Ne kadar demokrasi, o kadar eğitim

Eğitimdeki yeni sistemle ilgili açıklamalar yapan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “Eğitim ekonominin ve demokrasinin ayrılmaz bir kurumsal parçasıdır” dedi.

MillÎ Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, ‘Lisede Ne Yaptık?/Ortaöğretim Tasarım Tanıtım Toplantısı’nda liselerdeki eğitim sistemiyle ilgili yeni açıklamalar yaptı.

Millî Eğitim Bakanı Selçuk’un konuşmasından satır başları şöyle: Böyle bir sistemi ortaya koyabilmek öğretmene bağlıdır. Öğretmen eğitimi hakkıyla yapılmazsa böyle bir sistemi sürdürebilmek mümkün değil. Sınıfta öğretmen arkadaşlarımızı güçlendirmeden bu tasarımın hayata geçmesi mümkün değil.

Biz 5 milyon liseli gencimizin sorusunu defalarca duyduk. ‘Siz bizi neye hazırlıyorsunuz?’ diye soruyorlar. Bu sorunun cevabını vermek elzem. Bu sorunun cevabını vermezsek, neyle karşılacağımız son derece kritik. Önümüzde inanılmaz bir çağ var. Türkiye, eğitimi sadece sınıflarda sınırlandırılmış bir şekilde ele alamaz.

Atölye ve labarotuvarların gerçekten kullanılması çok çok önemli. Derslerde disiplinler arası bir anlayışın elde edilmesi çok önemli. Disiplinler üstü bir yaklaşıma gitmemiz şart. Çok başarılı dediğimiz ülke eğitim sistemlerinde bunun sıradan bir anlayış olduğunu görüyoruz. 

9. sınıfta ders sayısı sekize, 10. ve 11. sınıfta dokuza, 12. sınıfta ise yediye düşecek. Ders sayılarını niye azaltıyoruz? Bir çocuğun 15-16 dersi anlaması ve bunu içselleştirmesi mümkün olmuyor.

Eğitimle ilgili toplumda beklentilere baktığımda, birkaç ayda değişmesi isteniyor. Bu bir kalem veya kağıt üretmek gibi bir şey değil. Bizim 300 yıllık bir maarif davamız var. Önemli olan değiştirmek değil, ne yaptığını bilmek. 3 yıllık bir takvim yayınladık. Toplum istese bile hemen yapmayız. Öğretmen eğitimine yatırım yapmadan, sistem değiştirmek doğru değil.

Eğitim demokrasinin ayrılmaz bir parçası

Eğitim ekonominin ve demokrasinin ayrılmaz bir kurumsal parçasıdır. O sebeple yaptığımız eğitimin ekonomiyle bağlantısının ne olduğunu son derece önemsiyoruz ve öğretmenlerimizin sorusu da bu açıdan çok önemli. Derslerde disiplinler üstü bir yaklaşımın edinilmesi bizim bütün derslerimiz belirli bir disiplin odağında yürüdüğü için bütün bunları parça parça ve ayrı bir vaziyette ele almak çocukların zihninde bir bütünleşme oluşturmuyor. Kavram üstünden disiplinler üstü ders işlemekle bunun sadece sosyoloji ya da tarih olarak işleminin başka bir sınırlılığı söz konusu. Tam da bu yüzden disiplinler üstü bir yaklaşıma doğru gitmemiz şart. Çünkü zaten çok başarılı bildiğimiz ülke eğitim sistemlerinde bunun artık sıradan bir iş olduğunu görüyoruz ve bizim böyle bir geçmişe ihtiyacımız var.”