Hollanda'da hükümet ile büyükşehirlerin belediyeleri, ülkede eğitim ve sağlık sektörü, toplu taşıma araçları ve devlet dairelerinde yürürlüğe girecek "burka yasağı" yasasını uygulamakta anlaşmazlık yaşıyor.
Hollanda'da Amsterdam Belediye Başkanı Femke Halsema'nın geçen hafta, ülkede onaylanan burka yasağını başkentte uygulamayı düşünmediğini söylemesinin ardından Rotterdam ve Utrecht belediyelerinin de bu yasanın uygulanmasının öncelikleri olmadığını açıklamaları üzerine söz konusu belediyeler Hollanda hükümeti tarafından uyarıldı.
Başbakan Mark Rutte ile Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Kajsa Ollongren yaptıkları açıklamada, yürürlüğe girdiğinde her yerde olduğu gibi büyükşehirlerin belediyelerinin de yasalara uyması gerektiğini söyledi.
Amsterdam Üniversitesi Antropoloji ve Sosyoloji Bölümü Profesörü Annelies Moors, yaptığı açıklamada, belediyelerin burka yasağı uygulamasına öncelik vermemelerinin akıllıca olduğunu belirtti.
Belediyelerin mevcut kısıtlı sayıda polisi burkalı kadınları takip etmek için sevk etmesinin tuhaf olacağını dile getiren Moors, "Belediyelerin burka yasağına öncelik vermemeleri akıllıca çünkü eğitim ve sağlık sektörü, toplu taşıma araçları ve devlet daireleri böyle bir yasak beklentisi içerisinde değil. Doktorlar Federasyonu bu yasaya karşı. Burkalı kadınlar kimlik tespiti için gerekli olduğunda yüzlerini o an için göstermeye zaten hazırlar." dedi.
Yasayı uygulamanın dezavantajları olduğunu söyleyen Moors, burkalı kadınların bu şekilde topluma aktif katılım gösteremeyeceklerini vurgulayarak, "Burka yasağı yasası yüzün farklı unsurlarla örtünmesini kapsasa bile her yerde 'burka yasağı' olarak ifade edilmesi gerçeği yasanın yüzlerinin bir kısmını kapatan Müslüman kadınlar hakkında olduğunu gösteriyor. Kadınlar eğitim, sağlık, toplu taşıma aracı ve farklı hizmetlerden mahrum bırakılıyor. Bence bu kötü bir gelişme." ifadesini kullandı.
"Burka yasağı toplumda kutuplaşmayı daha da çoğaltıyor"
Leiden Üniversitesi araştırma görevlisi Dr. Ineke van der Valk da Amsterdam belediye başkanı ve diğer büyükşehirlerin belediyelerinin burka yasağını uygulamak istememelerini çok iyi anlayabildiğini belirtti.
Kısa süre önce polis teşkilatının ne kadar kısıtlı kapasitesi olduğuyla ilgili çıkan haberlere işaret eden van der Valk, "Bu yüzden uygulamalarda seçim yapmak kaçınılmaz. Mevcut uygulamada belediye başkanlarının kendi önceliklerini uygulamaları için yetkileri var. Belediyeler önceliğini sembolik önlemlerin yerine açıkça suç teşkil eden durumlara vermesi sadece alkışlanır." diye konuştu.
Belediyelerin burka yasağı ile ilgili açıklamalarına karşı gösterilen tepkilerin ülkedeki kutuplaşmayı gösterdiğine dikkati çeken van der Valk, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Yasanın Hollanda’da aşırı sağcı Özgürlükler Partisinin (PVV) bir inisiyatifi ve sembolik bir karaktere sahip olduğunu hatırlatmak gerekir. Burka yasağı toplumda kutuplaşmayı daha da çoğaltıyor. Müslümanlara karşı olan aşırı sağcılar yasayı kullanarak kendilerini daha da güçlü hissedecek ve Müslümanlara karşı düşmanca tavırlarını ve belki de eylemlerini güçlendirecek."
Van der Valk, yasanın en önemli etkisinin burkalı kadınların daha çok ayrımcılıkla karşı karşıya kalmasını sağlaması olduğuna vurgu yaparak, "Ayrımcılık muhtemelen sadece burkalı kadınlara karşı kalmayıp büyük ihtimalle başörtülü kadınlara da sıçrayacak. Yasanın yürürlüğe girmesiyle Müslümanlara yapılan ayrımcılığın artması kaçınılmaz gözüküyor." diye konuştu.
Hollanda’da "burka yasağı" yasasının uygulanacağı sektörler ile hükümet arasında görüşmeler aylarca sürebileceği için yasa yılbaşından önce yürürlüğe girmeyecek. Ülkede yasalar 1 Ocak ve 1 Temmuz'da yürürlüğe giriyor.
Hollanda Senatosu 5 ay önce, uzun süredir üzerinde tartışılan burka yasağı yasasını onaylamıştı. Yasayla, eğitim ve sağlık sektörü, toplu taşıma araçları ve devlet dairelerinde kişilerin, yüzü tanınmayacak şekilde tekstil, maske veya kask gibi unsurlarla örtünmesi yasaklanıyor.
AA