AB-Türkiye Zirvesi'nde, üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılması, vize serbestisi, Türkiye'nin sığınmacı krizinin çözümüne yardımı ele alınacak.
Avrupa Birliği (AB), Türkiye ile üyelik müzakerelerini yeniden canlandırmaya hazırlanırken, Ankara'dan sığınmacı krizinde yardım etmesini istiyor, ancak anlaşmanın önünde, başta fasıllar üzerindeki vetolar olmak üzere AB üyeleri arasındaki görüş ayrılıkları da dahil bazı sorunlar bulunuyor.
Yarın yapılacak zirvede Türkiye'yi Başbakan Ahmet Davutoğlu temsil edecek. 16.00'da başlaması ve 3 saat sürmesi beklenen zirvenin gündeminde ağırlıklı olarak sığınmacı krizi ve Türkiye'nin üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılması var.
Bunların yanı sıra "siyasi diyaloğun artırılması, Türkiye ve AB arasında çeşitli formatlarda zirvelerin düzenlenmesi, terörizmin her türlüsüne karşı ortak işbirliği yapılması, Türk vatandaşları için vize serbestisinin getirilmesi, düzenli ve gelişmiş enerji ve ekonomi diyalogları ve Gümrük Birliği'nin niteliğinin yükseltilmesi" de masada olacak.
Sığınmacı krizi
İkinci Dünya Savaşı'ndan beri en büyük sığınmacı krizi ile karşı karşıya olan Avrupa ülkelerine, Uluslararası Göç Örgütü'ne göre 1 Ocak-26 Kasım 2015 tarihleri arasında 721 bin 217'si Yunanistan'dan olmak üzere toplamda 868 bin 282 sığınmacı girdi. Havaların soğumasıyla akışın yavaşlayacağına dair kanıların aksine, sadece kasım ayında Yunanistan'a varan sığınmacıların sayısı 110 bini geçti. AB ülkeleri, eğer soruna kalıcı bir çözüm bulunmazsa 2017 sonuna kadar yaklaşık 3 milyon sığınmacının daha gelmesini bekliyor.
Sığınmacı gündemli 7 zirve düzenleyen ancak bir çözüm bulamayan AB üyeleri, Türkiye'nin yardımının şart olduğu kanısında. Bu çerçevede sık sık Türkiye'ye temsilciler gönderen AB Komisyonu, Ankara ile bir plan üzerinde anlaşmak istiyor. Bu çerçevede hazırlanan ve 15 Ekim'de yapılan AB Liderler Zirvesi'nde ele alınan AB-Türkiye Ortak Eylem Planı'nda sığınmacılar için kullanılmak üzere fon sağlanması öngörülüyor. "En acil insani ihtiyaçların karşılanması için Türkiye'deki ilgili insani yardım örgütleri vasıtasıyla doğrudan ve ilkeler çerçevesinde insani yardımın sağlanması" ifadesiyle kayda geçirilen fonun miktarı büyük ölçüde netleşti.
Taslak bildirgeye göre, Türkiye'deki sığınmacılar için 3 milyar avro sağlanacak ancak bunun tek seferde mi yoksa zaman içinde mi verileceği veya sonradan ekleme yapılıp yapılmayacağı belirtilmiyor.
3 milyar avroluk fon ve "yükün paylaşılması"
AB Komisyonu'ndan salı günü yapılan açıklamaya göre de 3 milyar avroluk kaynağın 500 milyonu AB bütçesinden, 2,5 milyar avrosu ise AB üyesi ülkelerin katkılarıyla temin edilecek. AB Komisyonu'nca en fazla katkıyı 534 milyon avro ile Almanya'nın yapması, İngiltere'nin 409 milyon avro, Fransa'nın 386 milyon avro, İtalya'nın 281 milyon avro, İspanya'nın 192 milyon avro destek vermesi isteniyor. Komisyonun açıklamasına ve zirveye bir gün kalmasına rağmen, İngiltere dışındaki diğer ülkelerden şu ana kadar resmi bir bildirim gelmiş değil. AB kaynakları, bazı ülkelerin miktarlar konusunda çok da mutlu olmadığını belirtiyor.
Fonun süresi ile ilgili tartışmalar da halen sürüyor. Türkiye bir yılda 3 milyar avro sağlanmasını isterken, AB 2 yıllık sürede paranın kullanılması taraftarı. Yarınki görüşmelerde bu konu masada olacak. Türkiye, sağlanacak desteği, "yükün paylaşılması" olarak görüyor.
"AB ciddi bir teklif yapmalı"
AB, Türkiye üzerinden giriş yapmış yasa dışı göçmen ve sığınmacıların, gelecek sene ekim ayından itibaren geri gönderilebilmesini ve Türkiye'de "sığınmacı kayıt merkezleri" açılmasını istiyor ancak Ankara, özellikle örnekleri Yunanistan'da kullanımda olan kayıt merkezleri fikrine karşı.
Avrupa Politika Merkezi uzmanlarından Amanda Paul, yaptığı açıklamada, AB'nin zirvede Ortak Eylem Planı'nda bir anlaşmaya varmayı umduğunu belirterek, "Sığınmacı krizi, Türkiye'ye daha güçlü bir pozisyon sağlayan acil bir mesele halini alıyor. Bununla beraber, AB ciddi bir teklif yapmalı, aksi halde daha fazla vakit harcanacak" dedi.
Üyelik müzakereleri
Zirvede gündemi belirleyecek diğer bir konu da durma noktasına gelen üyelik müzakerelerinin yeniden canlandırılması. Ankara, 15 Ekim'deki zirvenin sonuç bildirgesinde yer alan ifadelerle AB belgelerine giren konuya dair net kararlar alınmasını istiyor. Fasıllar üzerindeki vetoların kaldırılması ve yeni fasılların açılması Türkiye açısından öncelik taşıyor.
Türk tarafı, enerji (15. fasıl), ekonomik ve parasal politikalar (17. fasıl), yargı ve temel haklar (23. fasıl), adalet, özgürlük ve güvenlik (24. fasıl), eğitim ve kültür (26. fasıl) ile dış, güvenlik ve savunma politikaları (31. fasıl) olmak üzere 6 faslın açılmasını istiyor. Son açıklamalara göre, ekonomik ve parasal politikalar başlıklı 17. fasıl, 15 Aralık'ta açılacak.
Taslak bildirgede de enerji, yargı ve temel haklar, adalet, özgürlük ve güvenlik ile dış, güvenlik ve savunma politikaları fasıllarının 2016'da açılmasına yer veriliyor.
Güney Kıbrıs'ın vetosu
Buna karşın, taslakta bahsedilen fasılar üzerinde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin vetosu var. Zirvede başarı için Rumların, diğer üyelerden gelecek baskıyla geri adım atması şart. AB uzmanlarından Sinan Ülgen'e göre, fasıllar açılması konusunda Türkiye'nin beklentilerinin karşılanması zor. Bununla beraber, AB-Türkiye görüşmelerine paralel olarak, Kıbrıs'da müzakerelerin sürdüğüne dikkati çeken Ülgen, "En ideal senaryo, birkaç ay içinde Kıbrıs'ta bir anlaşmaya varılması ve bunun müzakere görüşmelerine olumlu etki yapması olacaktır. Kıbrıs'ta bir anlaşma olmadan, üyelik görüşmelerinin canlandırılması zor olacaktır" dedi.
Buna karşın, Cyprus mail gazetesine göre, Rum kesimi AB'nin önde gelen ülkelerinin taleplerine karşı gelmede zorlanacak. Gazetenin, "Kıbrıs'ın Brüksel'de sözü geçmeyecek" başlıklı haberinde, "Anastasiadis hükümetinin anlamadığı şey, Brüksel'in (Türkiye konusundaki) tutumu sığınmacı krizi nedeniyle değişti ve müzakerelerin iteklenmesini istiyor. Lefkoşa'nın (fasılların açılması konusundaki) kırmızı çizgi şovunu anlamak çok zor. Sanki kendi kendini diplomatik bir aşağılama tezgahına sokuyor" denildi.
"Bir veya iki faslın açılması müzakereleri canlandırmaya yetmez"
AB katılım müzakerelerine 3 Ekim 2005'te başlayan, bu süreçte 33 fasıldan 14'ünü açabilen ve sadece birini kapayabilen Türkiye, tek Rum kesimi değil, Fransa'nın 4 faslın üzerindeki vetosu ile de karşı karşıya.
Her ne kadar Türkiye, AB sürecinde ilerleme kaydetmek istese de AB ülkelerinin tam üyelik konusunda verdiği mesaj soru işaretlerine neden oluyor. Avrupa Politika Merkezi uzmanlarından Amanda Paul, bir ya da iki faslın açılmasının "müzakerelerin yeniden canlandırmaya yetmeyeceğini" belirterek, "AB ülkelerinin büyük çoğunluğu, Türkiye'nin üyeliğine karşı. Ancak zirve yine de AB-Türkiye ilişkilerinde daha geniş ölçüde olumlu bir etki sağlayabilir" değerlendirmesini yaptı.
Vize serbestisi
Zirvede, Türk vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz seyahat etmesi de gündemde olacak. Türkiye, 2017 yılı başında vizesiz seyahatin başlamasını istiyor. Zirve bildirgesinde bu konuda bir yol haritasının kayda geçmesi bekleniyor. AB Komisyonu'nun 2016 Mart ayı başında vize serbestisi konusundaki ikinci raporunu yayımlayacağı belirtilen taslak bildirgede, eğer bir değişiklik olmazsa, "AB-Türkiye geri kabul anlaşması Haziran 2016'dan itibaren tamamen uygulanabilir olacak" ifadesine yer verilecek. Anlaşmanın uygulanması durumunda Komisyon, üçüncü raporunu Ekim 2016'da yayımlayarak, sonbaharda vizesiz seyahat için tavsiye kararını açıklamış olacak. Fakat, vizelerin kalkması AB liderlerinin onayı ile mümkün olacak.
AB uzmanı Paul, Türkiye'ye vize serbestisi konusunda net bir tarih verilmemesi durumunda, bunun zirvenin başarıya ulaşması önünde büyük bir engel oluşturabileceğini vurguladı.
Bu konudaki engellerden biri Güney Kıbrıs olarak öne çıkıyor. Rum yönetimi, vize serbestisi için Ankara'nın kendisini tanımasını ve vatandaşlarının Türkiye'ye vizesiz seyahat etmesine izin vermesini istiyor.
Buna ek olarak, AB ülkelerinde son zamanlarda oluşan kamuoyu da başka bir engel olarak öne çıkıyor. AB uzmanı Ülgen, Paris saldırılarının ardından göç ve İslam karşıtı partilerin güç kazandığını ve sığınmacılar ile terör arasında kamuoyunda talihsiz fakat güçlü bir bağ kurulduğunu kaydederek, "Kesinlikle, saldırılar sonrası oluşan durumun, Türkiye'nin vize serbestisi isteği konusunda zor bir ortam oluşturduğunu söyleyebiliriz" dedi.
Senede 2 kez AB-Türkiye Zirvesi
Taslakta, AB ve Türkiye arasında senede 2 kez zirve düzenlenmesi de yer alıyor. Zirvelerde, "dış ve güvenlik politikası ile ilgili tartışmalar ve işbirliğinin" ele alınması öngörülüyor. Türkiye dahil aday ülkelerin 2006 öncesinde olduğu gibi, AB Liderler Zirveleri'ne davet edilip edilmeyeceği ise halen tartışılmakta.
Ayrıca Türkiye'ye terörizmle mücadelede finansal yardım yapılması da taslakta yer alan diğer bir madde olarak öne çıkıyor.
Avrupa Politika Merkezi uzmanlarından Amanda Paul'a göre, zirvenin başarısı AB'nin tavrına bağlı. Paul, "Türkiye, AB'ye güvenmiyor ve AB'nin çabucak yerine getireceği ciddi ve sağlam bir anlaşma istiyor'' dedi.
AA