"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

ALLAH BİZİ İMTİHAN EDİYOR

12 Ağustos 2012, Pazar
İMANLI BİR MÜSLÜMAN BİLİR Kİ, ALLAH BİZİ İMTİHAN EDİYOR. BU İMTİHAN SONUNDA BİZE İYİ GÜNLER VAAD EDİYOR. ALLAHÜ TEÂLÂ "HER ZORLUĞUN ARKASINDA BİR KOLAYLIK VARDIR." BUYURUYOR. YAŞADIĞIMIZ HER SIKINTI GÜNAHLARIMIZA KEFARETTİR, YETER Kİ İSLÂM YOLUNDA OLALIM… İŞTE TÜM BU OLUMLU DÜŞÜNCELERİMİ BANA İSLÂMİYET KAZANDIRDI. MÜSLÜMAN OLMASAYDIM, NE YAPACAĞIMI BİLEMEZDİM.
BÜTÜN SORULARININ CEVABINI KUR’ÂN’DA BULDUĞUNU SÖYLEYEN AMMAR:
ALLAH BİZİ İMTİHAN EDİYOR

Adım Ammar. 28 yaşındayım. Evliyim ve bir çocuğum var. İkincisi de yakında doğacak inşallah. Ailem Kırgızistan′dan buraya gelmiş. Rus Almanlarındanız. Babam bana Pietra adını koymuş, bu Almanca′da Peter adına denk düşüyor. Babam Litvanyalı. 1980′de Hageburg′da dünyaya geldim. Almanya′da büyüdüm ve ilk eğitimime burada başladım. İlkokuldan sonra Ticaret Meslek Okuluna devam ettim, ama bitiremedim. Sonra liseyi dışarıdan bitirmeye gayret ettim ve yine bitiremedim. Sonra Stuttgart takımında futbol oynamaya başladım.


ARKADAŞIMIN ÖLÜMÜ DİNE SIĞINMAMA VESİLE OLDU

En iyi arkadaşlarımdan Engin Başar bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Artık ölüm aklımdan çıkmıyordu, belki sıra bendeydi. Böylece İncil′i okumaya başladım. Ben koyu bir Hristiyan olarak yetiştirilmiştim. Büyükannem çocukluğumda bize her akşam İncil okurdu. Hristiyan iken de tek bir tanrıya dua ederdim. Arkadaşımın ölümü bana yeniden dine sığınmam için vesile olmuştu.
En iyi arkadaşımın vefatından bir süre sonra ailesini ziyaret ettim. Onlarda da gözle görülür bir değişim vardı. Önceden pek dindar olmayan aile, bu hadiseden sonra dinlerini yaşamaya başlamışlardı. Onlarda gördüğüm bu değişim de beni iyice düşünmeye sevk etti. Kardeşi ile İslâm üzerine konuşuyorduk. İşte İslâm ile böyle tanıştım. İslâm dinine girdiğimde 22 yaşındaydım.
İslâm′a girmeden önce Türklerle beraber yaşıyordum. Onlarla büyüdüm. Şimdi düşündüğümde onlar da İslâm′a göre yaşamıyorlardı. Ben bir şey bilmediğim için onların yaptıklarını doğru kabul ediyordum. Sadece oruç tutarlardı. Çok az bir kısmı namaz kılıyordu. Aileleri onların üzerinde durdukları için alkole pek yaklaşamıyorlardı. Onların üzerinde önyargım yoktu. Meselâ beraber bara giderdik, sonra sabahlara kadar sarhoş bir halde dinî konular hakkında konuşurduk. Ben onlara Hristiyanıktan, onlar da bana İslâm′dan bahsederlerdi. Aramız da gayet iyiydi.
İslâm′a girmeden önce Protestanlığa mensuptum. Her çocuk fıtrat üzere doğar. Onu annesi babası bir dine göre yetiştirir. Biz dinimizi biliyorduk. Büyük annem bize akşamları İncil okurdu. Yemek yediğimizde şükür duası yaptırırdı. Allah′a şükrederdik. Yaramazlık yaptığımda bir gün bunun benden hesabının sorulacağını düşünürdüm. Ailem beni dindar yetiştirmişti. İncil okuyordum. Gece bardan geldiğimde evde diz çöker ve dua ederdim.
İslâm dini ile tanışmam şöyle oldu: Bir arkadaşım vardı. Birlikte bara giderdik. Bir gün bu yaptıklarının iyi bir şey olmadığını söyledi ve namaz kılmaya başladı. Artık bizimle beraber bara gelmiyordu. Gördüm ki, İslâm onu iyi yönde değiştirmişti. Artık kötü şeyler yapmak istemiyordu. Arkadaşlığımız buna rağmen devam etti. Kendisini ziyaret ediyordum. Ailesi beni çok seviyordu. Babasının uzun sakalı vardı. Annesi benim için özel olarak bahçeden sebze toplar salata yapardı. Benim sevdiğimi bilirdi. Müslüman olmadığım hâlde beni kabullenmişlerdi. Bu arkadaşım ve ailesi vasıtasıyla biraz İslâm′ı tanımış oldum, ama ciddi bir ilgim yoktu. Ne zaman en iyi arkadaşım öldü, işte o zaman düşünmeye başladım. "Ben de onun gibi öldüğümde halim nice olur?" diyordum. "Doğru yolda mıyım? Sonum ne olacak?" bu sorular üzerine düşünüyordum. Normal durumda katiyen camiye gitmem. Fakat camiye gittim ve cenaze namazına katıldım, bir arkadaşım bana abdesti gösterdi. Cenaze namazı kıldık.

MÜSLÜMAN OLDUKTAN SONRA HAYATIM, ŞAHSİYETİM VE AHLÂKIM DEĞİŞTİ

Okulda beni öğretmenlerime sorsaydınız hakkımda pek iyi şeyler söylemezlerdi. Okulu sık sık asardım. Kimseyi konuşturmazdım. Küstahtım, hırçındım. Müslüman olduktan sonra bu kötü özelliklerimi geride bıraktım Elhamdülillah. Meselâ bir yere gitmem gerektiğinde hep iki saat gecikirdim. Şimdi bunu 10-15 dakikaya indirdim. İslâm kişiliğimi düzeltti. Peygamberimizin (asm) sünnetine uyulduğunda, kötü karakterler yok olup yerine iyiler geliyor.
İşim icabı domuz eti ve alkol satılan bir tezgâhta durmam gerekiyordu ki, artık bunu yapamazdım. Mesela alkol problemi olan babam Müslüman olsaydı bu probleminden kurtulabilirdi. Bunu fark etmiş olmalı ki, 2,5 sene sonra babam da Müslüman oldu. Hamdolsun beraber hacca gitmek bile nasip oldu.
Evlenmeye niyetlendim. o zaman bir kız arkadaşım vardı. Kendisi başörtülü idi, ama İslâm′a göre yaşamıyordu. Arada bir ibadet eder ama İslâm′ı ciddiye almazdı. İslâm hakkında bilgisi vardı, ama İslâm′ın pratiğe yönelik kısmı onun hayatına girmemişti. Ben Müslüman olduğuma göre namaz üzerime farz olmuştu. Namaz ibadetimi yapmam gerekiyordu. Ben öğrenmek istiyordum. Onun da benimle birlikte yaşamasını istiyordum. Ama o pek ilgilenmediği için kendisinden ayrıldım. Daha sonra şimdiki eşim ile tanıştım. Kendisi Cezayirli. Hamdolsun o beni İslâmî yaşantımda yalnız bırakmadı. Sonra eşimle Mısır′a gittik, orada Arapça öğrenmek istiyordum. Altı ay kaldım ve Arapça öğrendim. Sonra eşimin ailesini ziyaret etmek, tanımak amacıyla Cezayir′e gittik. Daha sonra eşimle birlikte tekrar hacca gittik. O zamandan beri İslâm′a göre yaşamaya çalışıyorum.

ALLAH BİZİ İMTİHAN EDİYOR

Geçenlerde ciddî bir şekilde hastalanmıştım. Atar damarım patlamış ve çok kan kaybetmiştim. İmanlı bir Müslüman bilir ki, Allah bizi imtihan ediyor. Bu imtihan sonunda bize iyi günler vaat ediyor. Allahü Teâlâ "Her zorluğun arkasında bir kolaylık vardır." buyuruyor. Yaşadığımız her sıkıntı günahlarımıza kefarettir, yeter ki İslâm yolunda olalım… İşte tüm bu olumlu düşüncelerimi bana İslâmiyet kazandırdı. Müslüman olmasaydım, ne yapacağımı bilemezdim.
Şu an tüccarlık yapıyorum. Araba alıp satıyorum. Gerçi işler pek iyi gitmiyor. Bunun yanı sıra sosyal yardım da alıyorum. Peygamberimiz (asm) "Ticarette bereket vardır." buyuruyor. Ben de bunun üzerine ticarete başladım. Bazen bir arabadan iyi kâr elde edilir, bazen de aynı kârı elde edebilmek için birçok araba satman gerekir. Dediğim gibi ağır hasta idim. Şimdi biraz dinleniyorum. Yaklaşık 10 kg. kaybettim. Yeniden kilo almaya çalışıyorum. Spor yapmaya çalışıyorum. Müslüman spor yapmalı. Evde oturmamalı. İş yapmalı, çalışmalı, fiziksel olarak birşeylerle uğraşmalı. Bütün bunlar önemli. En önemlisi ise, ibadetini ihmal etmemeli.
Yaşadığımız psikolojik zorlukların yanında bir kısım başka problemlerimiz de var. Mesela, burada iş bulmak zor. Dediğim gibi, bunun yüzünden şimdi ticaretle uğraşıyorum. Burada İslâm′ı tam manasıyla yaşamak çok kolay değil. Medyanın aleyhimize uydurduğu yalan haberlerden dolayı, İslâmı yaşadığınız için size terörist diyebilirler. Savunmak, anlatmak zorundasınız. Almanya bir İslâm ülkesi olmadığı için çok fazla cami bulamıyorsunuz. Dolayısıyla pek çok vakit namazını iş yerinde kılmak zorunda kalıyorsunuz. Bu da her zaman kolay olmuyor. Sabretmeli ve dayanmalısınız.

BÜTÜN SORULARIN CEVABI KUR′ÂN′DA VAR

İslâm′ın en önemli özelliklerinden biri de her şeyi ispat etmesidir. Bütün soruların cevabı Kur′ân′da var. Kur′ân başlangıçtan bu güne kadar hiç tahrif edilmemiş bir kitap. Mesela, bir rahip İncil′in defalarca değiştirilerek yeniden yazıldığını söylemişti. Allah′ın kanunu değiştirilmişti. Olacak şey miydi bu, insan kim oluyor du ki?
Kur′ân-ı Kerim′i önce Almanca tercümesinden okudum. Beni kalbimden vurdu. Kur′ân′ın hiç değiştirilmemiş olması ve Hz. Muhammed (asm) hakkında öğrendiklerim, "İşte hakikat budur!" dememe sebep oldu.
Kur′ân′ı Almanca tercümesinden okumayı tabi ki Arapçasından okumayla kıyaslayamayız. Hele bir de tecvitli okununca, insana verdiği tad tarif edilemez. Bunu anlamak için teslim olmak lazım. Arap camiinde bir kardeşim bana önce "elifba"yı öğretti. Önceleri elbette oldukça zor oldu, fakat ondan sonra Kur′ân kursuna gittim ve zamanla iyi bir şekilde kavradım. Tecvit kurallarını öğrendim. Şu anda Allah′a şükür Kur′ân okuyabiliyorum.

İSLÂM′A GİRDİĞİMDE YENİDEN DOĞMUŞ GİBİ OLDUM

İslâm′a girdiğimde yeniden doğmuş gibi oldum. Tertemiz olduğum hissini taşıyordum. O zaman "İslâm′a girdiğinde tertemiz bir sayfa gibi olursun." demişlerdi. Bütün günahlarımdan arındım. İncil′de bulamadığımı Kur′ân′da buldum. Artık ölüm bile bana farklı gözüküyordu.
İlk namazı Bosna Camiinde kuzenimle kıldım. Onun da Müslüman olduğunu orada öğrendim. Arap camiinde namaz kılarken, "Amin!" dediğimde kalbim titremeye başladı. Hemen namaz ve duaları öğrendim. Duaların anlamını bilmiyordum, ama dinlediğimde doğrudan gönlüme, içime akıyordu.

ÇEVREMİN TEPKİLERİ

Müslüman olduktan sonra gelen tepkiler hem menfi hem de müspet idi. Önce annem karşı çıktı. Bazıları bunu hiç kötü bulmadılar. Zira önceki yaptığım kötü işlerle kıyasladıklarında Müslüman olmamın hiç de kötü bir şey olmadığını düşünüyorlardı. Akrabalarımın içinde üzülenler oldu. Müslüman olduktan sonra
Türk arkadaşlarımla yaşadıklarım da çok ilginçtir: Eskiden "Haydi, bara gidelim!" dediğinde hepsi geliyordu, Şimdi "Haydi, Cumaya gidelim!" dediğimde ise bir sürü bahane uyduruyorlardı. Çok üzücü bir durumdu, ama ne yaparsın… Bazıları benim yaptığımı çok aşırı buluyordu. Ben böyle olduğuma seviniyorum. İlk başlarda zor günler yaşadığım oldu. Önce annemin evinden çıktım. Annem kabul edemiyordu. Sünnet olmamı kabul edemedi. "Nasıl olur da, soyu Hristiyan olan senin gibi biri Müslüman olur?" diyordu. Sorunlar kabarıktı, o yüzden evden ayrıldım. Biri bana "Ne iyi ettin de Müslüman oldun!" dediğinde kendimi mutlu hissediyordum. İşimden ayrılmak zorundaydım. Domuz eti ve alkol olan yerde duramazdım. Annem ile aramı düzeltebilmek için çabaladım. Peygamber (asm) "Önce anne, sonra yine anne…" diyor. Bu hadisi bir kartpostal olarak anneme yolladım, çok sevindi. Annem pratik hekim olarak çalışıyor. İslâm ülkelerinden bize, özellikle tıp alanında, çok şey intikal ettiğini biliyordu.
Şu bir gerçekti ki, hayatımda her şey değişmişti. Resulullah′ın hayatını örnek aldığımda hep müspet yönde değişti. Aileme, çevreme ve komşularıma karşı değişti. Annem beni ziyarete gelmişti. Orada komşular beni övmüşler, "Oğlunuzun örnek bir hayatı var." demişler. Ben de komşularıma devamlı yardım ediyordum. Önceki hayatımda bütün bunların benim için bir değeri yoktu. Selam verir, geçerdim. Şimdi komşuluk ilişkilerime, karı koca ilişkilerine çok dikkat ediyorum. Bütün bunları bize İslâm tavsiye ediyor.

KÂBE′DE İNSAN TARİFİ GÜÇ, GÜZEL DUYGULAR YAŞIYOR

Yüce Allah′a şükürler olsun ki, Hacca gitmek nasip oldu. Babamla ilk hacca gittiğimde, Kâbe′yi ilk gördüğümde, ilk tavafta neler hissettiğimi tarif edemem. O kadar güzel ve yüce duygulardı ki kelimelerle anlatılmaz. Medine′nin insanları çok yardım sever. Zaten Resulullah (asm) onlara "Yardımcılar" diyor. Sıcakkanlı, çok hoş insanlar. İkinci defa hacca gittiğimde hiç unutamayacağım çok ilginç olaylar yaşadım. Meselâ, Kâbe′nin karşısında dövüşen insanları görünce çok şaşırmış ve çok üzülmüştüm. "Niçin geldiler ve burada ne yapıyorlar?" diye düşünmüştüm. Yüce Allah onları affetsin. Kâbe′yi tavaf etmek ve dokunmak insana tarifi güç, güzel duygular veriyor. Dünyadaki Müslüman kardeşlerimizle beraber olmak, ibadet etmek harika bir olaydı.

İSLÂM′IN GÜZELLİKLERİNİ HÂKİM KILMAYA ÇALIŞMALIYIZ

İslâm′ı tam yaşamak isteyenler burada çok zorlanır. İçinde bulunduğumuz durum ve toplum gözler önünde. Her an şeytana uyma söz konusu. Diğer ülkelerde kadınlar kapalı, burada neredeyse üzerlerinde bir şey yok. Bunun gibi menfi birçok nokta var. Biz inşallah Batı′ya hâkim olacağız. İslâm′a geçenlerin sayısı her gün artıyor. Elimizde resmî bir sayı yok, ama ben buradayım ve görüyorum. Eğer başka ülkelerde, İslâm ülkelerinde İslâm′ı yaşamak daha kolaysa oralara göç edilebilir, bu bir tercihtir, saygı duyarım. Burada dini yaşamak gerçekten zor. Ama bu zorluklara rağmen, İslâm′ı eksiksiz yaşamak ve onun güzelliklerini buralara hâkim kılmaya çalışmalıyız. Burada normal hayat gün be gün kötüye gidiyor. Maddî yönden de fazla bir iyileşme yok. Doğum oranları azaldı. Müslüman bir ailede 4-5 çocuk normal. Almanlar artık evlenmiyorlar bile. Evlenseler bile çocuk yapmayı düşünmüyorlar. Günün birinde bunların nesli tükenecek, onların yerinde Müslümanlar olacak. Tunus gibi, Türkiye gibi İslâm ülkelerinde de İslâmî yaşantının zayıflamış olması üzücü. Ama bu ülkelerde son zamanlarda iyiye doğru bir gidiş var. Bu son derece sevindirici.
Benim Müslümanlardan ve Müslüman idarecilerden beklentim: Kur′ân′a ve Peygamberimizin (asm) sünnetine sahip çıkmalarıdır. Kur′ân ve sünnetten bu asrın insanlarının ihtiyaçlarına yönelik hükümler ve kanunlar çıkarılıp, uygulanmalıdır. Böylece Müslümanlar hem bu dünyada hem de öbür dünyada huzura ererler ve güç sahibi olurlar. İslâm haricindeki hiçbir sistemin ve nizamın dolduramadığı Yüce Yaratıcının vahiy mesajı uygulanmalı ve hâkim hâle getirilmelidir.

MÜSLÜMANLAR BİRLİK VE BERABERLİK İÇİNDE OLMALI

Müslüman kardeşlerimin dünyanın her yerinde zulüm altında olmaları beni çok üzüyor. Mesela Irak′ta, Afganistan′da, Filistin′de ve diğer İslâm ülkelerinde neler olduğunu televizyonda görüyoruz. Maddî olarak fazla bir yardımda bulunamıyoruz, elimizden ancak dua etmek geliyor. Resulullahın dediği gibi; "Öyle bir zaman gelecek ki, köpeklerin bir parça üzerine saldırdıkları gibi Müslümanların üzerine saldıracaklar." diyor. "Neden böyle olacak? Biz azınlık mı olacağız?" diye sorulduğunda, "Hayır, Müslümanlar çok olacak, ama denizin üzerindeki köpük gibi olacaklar!" diye cevap veriyor.
 Ne yazık ki, yardım edenlerin sayısı çok az. Yaşananları hemen unutmamalı. Müslüman uyanık olmalı. Ruslara karşı savaşan Afganlılara o zaman Amerika bunlara özgürlük savaşçıları diyordu. Aynı insanlara şu an terörist diyorlar. Amerika ile Rusya arasındaki fark nedir? İkisi de Müslüman ülkeleri sömürüyor. Medyada duyduklarımız Müslümanların kendi sesi değil.
Müslüman kardeşlerim medyada her duyduklarına inanmasınlar. Birlik beraberlik tesis etsinler. Bir hafta görmedikleri kardeşlerini arayıp sorsunlar. Karşılıklı çokça dua etsinler. Ne gariptir ki burada, Almanya′da İslâm′a girmiş olanlar İslâm′ı daha ciddiye alırken, Türkiye′de pek ciddiye almıyorlar. İçki içenler ezanı duyunca ara verip bittiği an devam ediyorlar. Ne kadar üzücü!.. Ya da Tunus′ta bir kız kardeşimizin başörtüsüne saldırılması... Bunlar, İslâm dünyasına, Müslümanlara hiç yakışmayan durumlar.
Esir konumunda olan İslâm halkları hata, kusur ve günahlarına çokca tövbe etsinler. "Tövbe kapısı her zaman açıktır." buyurmuş peygamberimiz.

MUSTAFA ABLAK
Senarist - Yönetmen
Okunma Sayısı: 5616
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı