“Her fâni gibi, ben de öleceğim. Mezarıma anıt yapmayın. öldüğümde, Osmanlı askerleriyle, Bosna şehitleriyle yan yana yatmak istiyorum” diyen Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in mezarı Kovaçi Şehitlik Mezarlığı’nda bulunuyor.
Saraybosna ve Mostar notları- DİZİ-1
Faruk Çakı[email protected]
***
İstanbul’daki Yenibosna semti ile Bosna-Hersek’in başşehri Saraybosna arasında bir bağ var mıdır bilemiyorum, ama isim benzerliği her zaman dikkatimizi çekmiştir. Hatta çoğu zaman yolumuz Yenibosna’dan geçeceği zaman espri ile karışık “Bosna-Hersek’e gidiyoruz” ya da “Saraybosna’ya gidiyoruz” dediğim olmuştur.
Bir vesile ile Nisan ayı başında (3 ve 5 Nisan 2019) Bosna-Hersek’e bir ziyaret gerçekleştirmek nasip oldu. Saraybosna’ya daha önce de (Eylül 2012) gitme imkânı bulmuştu. 7 yıl sonra yeniden gittiğimiz Saraybosna’nın neredeyse hiç değişmediğini gördük. Tabii ki bu değişmeme kötü anlamda değil. İstanbul gibi şehirlerin neredeyse her yıl değiştiğini, boş arsaların yüksek kulelerle işgal edildiğini gördüğümüz için Saraybosna’daki ‘aynı’lık mecburen dikkat çekici oluyor.
İLK PLAN DEĞİŞİKLİĞİ
Bosna-Hersek’e gitmeden önce kalacak yerimizi (apart daire) ayarlamış ve bir otomobil kiralamayı da planlamıştık. Saraybosna Havaalanına indiğimizde önce araç kiralayacağımız firmaya gittik. Bir arkadaşın da yardımıyla derdimizi anlattık. Neyse, işlemler devam etti. Kredi kartımızı verdik ve “limit yetersiz’ cevabını aldık. Meğer tahmin etmediğimiz bir miktarda (neredeyse bin euro) depozit istiyorlarmış. Kredi kartımızın limiti yetmeyince biz de araç kiralamaktan mecburen vazgeçtik. İşin doğrusu kiralama noktasında çok da istekli değildik. Bazen araba insana yük oluyor.
ŞEHİR MERKEZİNE YOLCULUK
Bu esnada cep telefonu ihtiyacını karşılamak için araç kiralama firmasının ‘wifi’ şifresini istedik. Başka türlü haberleşme imkânı yoktu. Sağ olsunlar, şifreyi aldıktan sonra görüşmelerini yapma imkânı bulduk. Araç kiralama işi olmayınca havalimanın dışına çıktık ve şehre gideceğimiz araç bakmaya başladık. Esasında havalimanından şehre düzenli otobüs seferleri var, ama saat aralığı uzun. Bir saatten fazla beklemek icap edecekti. Onun yerine bir taksi ile pazarlık yaptık ve anlaşarak şehir merkezine yakın olan kiraladığımız ‘apart daire’ye gittik.
Adresi bulduk, ama kapı kapalı. Biraz da terk edilmiş bina görüntüsüyle karşılaştık. Haliyle önce bir tedirginlik oldu. Neyse, muhatapları bulduk ve daireyi teslim aldık. Bina dışardan terk edilmiş görünse de içi temiz ve tertipliydi, yerleştik.
BAŞÇARŞI VE GAZİ HÜSREV BEY CAMİİ
Kısa süreli bir seyahat olduğu için biraz dinlendikten sonra hemen şehri gezmek için Başçarşı ve meşhur çeşmenin yer aldığı ‘merkez’e hareket ettik. Daha önce şehri kısmen gezdiğimiz için gideceğimiz yeri kolaylıkla bulduk. Başçarşı, herkesin anlattığı üzere İstanbul’aki ‘kapalı çarşı’nın küçük bir nümunesi gibi. Aynı yerde Saraybosna’ya giden herkesin ziyaret ettiği meşhur çeşme ve Gazi Hüsrev Bey Camii de var. Caminin hemen yanında medrese bulunuyor. Onun yanında da öğrencilerin kaldığı yurt binası var. Cami ziyaretinden sonra yurt binasına da gittik, ama Türkçe bilen olmadığı için sohbet etmek imkânı bulamadık. Yurt girişindeki holde daha önce bu ‘medrese’den mezun olan öğrencilerin fotoğrafları sergileniyor.
ÇEŞMELER ŞEHRİ SARAYBOSNA
Söz, Başçarşı’daki sebilden açılmışken Saraybosna’nın baştan sona çeşmelerle donatıldığını ve bütün çeşmelerden içilebilir su aktığını da hatırlatmak lazım. Zaten şehrin içenden de bir nehir akması, şehre ayrı bir güzellik katmış. İstanbul’daki sokak çeşmelerinden su akmaması ne kadar yanlış ise, Saraybosna’daki çeşmelerden su akması o kadar doğru, o kadar güzel bir hizmet. İnşallah söyleye söyleye İstanbul’daki tarihi sokak çeşmelerinden de içilebilir sular aktığını göreceğiz.
ALİYA’NIN MEZARI VE MÜZESİ
“Her fâni gibi, ben de öleceğim. Mezarıma anıt yapmayın, öldüğümde, Osmanlı askerleriyle, Bosna şehitleriyle yan yana yatmak istiyorum” diyen Bosna-Hersek Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in mezarı Kovaçi Şehitlik Mezarlığı’nda bulunuyor. Ne gariptir ki, “Saraybosna’da ziyaret edilecek yerler” arasında çoğu zaman bu şehitlik ve Aliya’nın mezarı yer almaz. Hatta, Saraybosna ziyaretimiz esnasında Türkiye’de turlara katılıp Saraybosna’ya gelenlerin Aliya’nın mezarını ziyaret etmedikleri gibi, mezarlığın yerini dahi bilmediklerine şahit olduk.
Aliya’nın mezarının bulunduğu şehitlik şehri tepeden gören bir yer. En üstte de Aliya İzzetbegoviç adına açılan bir müze var. Önceki ziyaretimizde olduğu gibi bu defa da Başçarşı’dan hemen sonra Aliya’nın mezarını ziyaret edip ruhuna fatihalar gönderdik. Sonrasında da yine onun adına açılan müzeyi gezdik. Müzede haliyle Türkiye’den de izler var. Aliya’nın Türkiye’de yayınlanan kitapları, dönemin siyasetçilerini Aliya’ya verdiği hediyeler ve benzeri eşyalar var. Müze aynı zamanda Bosna Savaşının da bir özeti mahiyetinde görülebilir. Müzede sergilenen eserler de gösteriyor ki Aliya, halkla iç içe olmuş, imanmış ve inandıklarını yaşamış bir idareci. Bu vesile ile Allah’dan rahmet diliyoruz.
Aliya’nın mezarını ziyaret edenlerin dikkatini çekeceği üzere Aliya’nın mezar taşına sıfat olarak ‘cumhurbaşkanı’ değil, ‘Abdullah /Allahın kulu’ ibaresini yazdırmış.
SUYU AKAN GÜZEL ÇEŞME
Saraybosna’nın merkezi kabul edilen “Başçarşı”daki meydanda içilebilir suyu akan güzel bir çeşme, sebil var. “Başçarşı Sebili” olarak da bilinen bu çeşme, Saraybosna’ya giden hemen herkesin uğradığı ve “Bismillah” diyerek su içtiği bir çeşme. Kayıtlara göre Başçarşı (Baščaršija), 16. yüzyılda kurulmuş. Başçarşı Sebili, ya da diğer adıyla “Sebil Çeşmesi”, Vali Hacı Mehmet Paşa tarafından 1753’te, İstanbul’daki çeşmeler model alınarak yaptırılmış.