Hz. Mevlânâ’nın Hakk’a vuslatının 745. yıl dönümü dolayısıyla, yaklaşan Şebi Arûs törenleri öncesi Antalya Mevlevîhânesi’nde “Hz. Mevlânâ’da ölüm ve ruh” düşüncesi konuşuldu.
Mevlana’dan Bediüzzaman’a Uzanan Çizgi
'Ben Kur'an'ın sadık bir bendesiyim'
Mevlânâ Celâleddin-i Rumî ve Bedîüzzamân (ra)
İslamofobiye karşı Mevlana ve Asrımızın Mevlanası Bediüzzaman örnek verilmeli
Antalya Mevlevîhânesi İrfan Meclisinde Hz. Mevlânâ’nın Hakk’a vuslatının 745. yıl dönümü dolayısıyla, Şebi Arûs törenleri öncesi söyleşi düzenlendi. Söyleşide Akdeniz Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kemal Sözen, ölümü “düğün gecesi (Şebi Arûs)” olarak niteleyen Mevlânâ Celâleddîni Rûmî’nin insandaki ölüm korkusunu öldüren büyük bir mutasavvıf olduğunu söyledi.
Ölümü aşkla diriltiyor
“Ölüm erse, gelsin yanıma da onu bir güzelce bağrına basayım, sıkayım onu. Ondan renksiz, kokusuz bir can alayım; o da benden renk renk bir hırka alsın varsın” diyen Hz. Mevlânâ’nın, ölümü “aşkla dirilmek” olarak nitelediğini dile getiren Sözen, bu sebeple hayatı boyunca onun hoş bir halde, gülerek ruhunu Allah’a her an teslim etmeye hazır bulunduğunu ifade etti.
Sevdiğine kavuşmaktır, ölüm
Sevdiğine kavuşma duygusuyla güle oynaya ölüme kucak açan başka bir düşünce sistemi bulunmadığına dikkat çeken Sözen, Mevlânâ’nın: “Ölümsüz bir canın var, ne diye korkarsın ölümden? Allah’ın nuruna sahipsin, nasıl sığacaksın mezara?” sözleriyle, ruhun ölümsüz olması ve maddî kayıtlara bağlı kalmaması sebebiyle ölümden korkmanın anlamsızlığını vurguladığını belirterek, “Hz. Mevlânâ’nın düşüncesinde ölüm, ölümsüz bir yaşayışa erişmektir. Bu gerçeği bilen insan, ölümden hiç korkmaz, aksine Allah’a kavuşmak için can atar. Çünkü ölüm bu dünyaya özgü bir durumdur; öbür dünya açısından ise doğmaktır ve orada ölümsüzlük vardır. Öyleyse bedenden sıyrılıp hiç korkmadan, neşe içinde öbür dünyaya gidebilmek lâzımdır. İşte o zaman ölüm vakti, insan için bir Şebi Arûs, yani düğün gecesi olabilmektedir.”