Şu âlemde hiçbir hadise yok ki, her şeyi bilen birinin iradesi ile gerçekleşmiş olmasın. Ardında nihayetsiz faydalar bulunmasın.
Bakıp görebilene hakikatte ne kadar da zayıf ve muhtaç olduğunu bildiriyor olmasın.
İnsan, her an bu hayatın geçici olduğunu, dünyada bulunduğu süre zarfında ise muhterem bir misafir olarak bulunduğunu bildiren İlâhî mesajlara muhatap oluyor.
Muhterem ve kıymetli bir misafirdir ki, Cenab-ı Hak, gaflete düşüp, ahireti unutup, ebedî zarara uğramasın diye dünyasını zarara uğratacak İlâhî birer ikaz olan musîbetlere ve felâketlere uğratıyor onu zaman zaman.
Çünkü gaflet bir hastalıktır ve en tesirli ilâcı ise dünya lezzetini kaçıran ve ölümü şiddetli ikaz eden musîbetler, hastalıklar felâketlerdir. Çünkü Cenab-ı Hak nihayetsiz merhamet sahibidir ve kulunun dünyanın fani yüzünde takılıp kalmasına razı değildir.
Görünürde acı ve korkutucu olan musîbetler, hastalıklar hakikatte gafleti dağıtan en etkili ilâçlardır.
Cenab-ı Hak, hayat boyu yaşanan bütün hadiseler vasıtasıyla gönderdiği mesajlarını doğru okuyup kimden geldiğini anlayabilecek donanıma sahip olma çabasını ise kulunun tercihine bırakmıştır, ta ki elmas ile kömür birbirinden ayrılabilsin. İşte bu sebeple mesaj tek olduğu halde farklı bakış açılarından kaynaklanan farklı mesajlar ortaya çıkmaktadır.
Meselâ; görünürde bir musîbet, hakikatte İlâhî bir mesaj İzmir depremi.
Yaklaşık dört gün sonra beton yığınları altından çıkarılan bir çocuk. Oradan çıkmasına sebep olan ele sımsıkı sarılan ve bırakmayan çaresiz bir çocuk.
Gaflet belki de dinsizlik nazarı ile bu hadiseden okunan bir mesaj şöyle ulaştı ekranlardan dinleyenlerin kulaklarına: “Betonlara direndi, yaşam mücadelesini kazandı’’
Enkazdan çıkarıldıktan sonra bile kendisi gibi âciz ve zayıf bir kişinin elini tutup bırakmayacak kadar muhtaç olan bir çocuk, hangi güç ile günlerce o zorlu şartlarda hayat ile mücadele edebilir ki, bir de galip gelebilsin?
Bediüzzaman Hazretleri’nin “İnsanların ağzından çıkan ve dinsizliği işmam eden dehşetli kelimeler var, ehli iman bilmeyerek istimal ediyorlar’’ifadeleri hatıra geliyor.
Aklı başında olan ehli iman için ise mesaj net:
Küçücük bir çocuğu, dört gün boyunca o zorlu şartlarda yaşatanın ve sağ salim çıkmasına sebep olanın, her şeye gücünün yettiğini ders veren ibretlik bir hadise.
Cenab’ı Hakk’ın kudreti ve izni ile dünya cihetinde selâmete çıkan bu küçük çocuk gibi, insan da şu âlem içinde âciz ve zayıf bir çocuk hükmündedir.
Ölüm depremiyle başına yıkılan ve altında kaldığı dünya evinin kabir toprağı altından çıkabilmek için, hükmü her şeye geçen, gücü her şeye yeten bir El’e yani Kudret Eli’ne sımsıkı sarılıp bırakmamaya muhtaç olan nazik ve nazenin bir çocuktur...