Yine birileri Bediüzzaman Hazretleri için “Hür Adam Kurtuluş Savaşı’nda neredeydi?”(1) diye sual etmiş ve bir yığın zırva kaleme almış.
Elbette ehil olanlar burada yapılan iddia ve iftiralara cevaplar verdiler ve daha da vermelidirler. Bizler ise hak ve hakikati taharri eden “müteharri-i hakîkat” âşıkları için “Hür Adam Millî Mücadelede nerede miydi?” diye sorduk ve cevaplarını araştırdık. Malûm linkteki2 yazıda “Hür Adam işgal zamanında neredeydi? O zaman yapılan mitinglere niçin katılmadı? Gerçek din adamları (!) direnişe hazırlanırken ve cephede savaşırken Hür Adam neredeydi?” kabilinden zırvalar sıralamışlar. Hür Adam’ın hem İstanbul’un işgalinde, hem Millî Mücadelede, hem de daha öncesinde Birinci Harb-i Umumî’de neler yaptığını, talebeleriyle birlikte vatan müdafaasında nasıl cansiperâne mücadele ettiğini ve bu esnada İşârâtü’l-İ’câz tefsirini hangi şartlarda telif ettiğini görelim.
BEDİÜZZAMAN BİRİNCİ HARB-İ UMÛMÎDE
Bediüzzaman Hazretleri, gönüllü alay kumandanı olarak katıldığı Rus harbinde, harp cephesinde, avcı hattında, Kur’ân’ın bir kısmının tefsiri olan meşhur Arabî İşârâtü’l-İ’câz tefsirini telif etmiş. Avcı ateş hattında, düşman topları zihnini ondan çevirememiş, harbin dağdağa ve dehşetleri mâni olamamıştır.3 Böylece “İşârâtü’l-İ’câz tefsiri, eski Harb-i Umumînin birinci senesinde, cephe-i harpte, me’hazsiz ve kitap mevcut olmadığı halde telif edilmiştir.”4 Bediüzzaman Hazretleri harp cephesinde bir fedâî olarak gönüllü askerleriyle muharebe etmiş ve harp cephesinde, avcı hattında dahi, fırsat buldukça Kur’ân’ın en ince nüktelerini ve harika i’câzını beyan eden bir Kur’ân tefsiri telif etmiştir.
Bediüzzaman Said Nursî’nin vatan müdafaasında cepheye fiilen silâhlı katılması Birinci Dünya Harbi’ne rastlamaktadır. Birinci Dünya Savaşı sırasında Van ve Muş’ta talebeleri ile birlikte gönüllü milis alayları teşkil ederek cephede savaşmıştır. Muş’un Ruslarca istilâsı üzerine orada kalan 8 topu kurtarıp Bitlis Muharebesi’ne iştirak etmiştir.5 Üstad Bediüzzaman, talebelerinin başında Gönüllü Alay Kumandanı olarak Kafkas Cephesinde Birinci Harb-i Umûmî’ye katılır. Birçok talebesi şehîd olur. Kendisi de Bitlis müdâfaasında yaralanarak Ruslar’a esir düşer (19 Şubat 1331 / 3 Mart 1916). Van, Culfa üzerinden Tiflis, Kologrif, Kostroma’ya sevk edilir. Rusya’nın içine sürüklendiği karışıklıklardan (Bolşevik İhtilâli) istifade ile 1918 baharında Kostroma’dan firar eder. 2 sene, 3 ay, 15 gün süren bu ilk esaret yolculuğu İstanbul’da sona erer. (18 Haziran 1334/1918)6
1914’te talebeleriyle birlikte Gönüllü Milis Alayı kurarak Ermeni ve Ruslara karşı savaşa katılan Bediüzzaman, Pasinler cephesinde Ruslarla çarpışıyor. Kendi ifadesiyle “Birinci Harb-i Umumînin patlamasıyla Erzurum’un, Pasinler’in dağ ve derelerine düştük”7 demektedir.
Bu esnada yaşadıklarını Emirdağ Lâhika mektuplarında şu şekilde ifade eder: “Eski Harb-i umumîde Pasinler Cephesinde şehid merhum Molla Habib’le beraber Rusya’ya hücum niyetiyle gidiyorduk. Onların topçuları bir iki dakika fasılayla bize üç top güllesi atıyordu. Üç gülle tam başımızın iki metre üstünden geçip, arkada dere içine saklanan askerimiz görünmedikleri halde geri kaçtılar.
Tecrübe için dedim:
‘Molla Habib, ne dersin, ben bu gâvurun güllesine gizlenmeyeceğim.’
O da dedi: ‘Ben de senin arkandan çekilmeyeceğim.’
İkinci top güllesi pek yakınımızda düştü.
Hıfz-ı İlâhî bizi muhafaza ettiğine kanaatle Molla Habib’e dedim:
‘Haydi ileri! Gâvurun top güllesi bizi öldüremez. Geri çekilmeye tenezzül etmeyeceğiz’ dedim.
Hem Bitlis muhasarasında ve avcı hattında Rusun üç güllesi öldürecek yerime isabet etti. Biri de şalvarımı delip, iki ayağımın arasından geçip o tehlikeli vaziyette sipere oturmaya tenezzül etmemek bir hâlet-i ruhiye taşıdığımdan, arkadan kumandan Kel Ali, Vali Memduh Bey işittiler, ‘Aman çekilsin veya sipere otursun’ dedikleri halde, ‘Bu gâvurun gülleleri bizi öldürmeyecek’ dedim.”8
Tarihçe-i Hayatı’nı özetleyen ve Başbakanlığa, Adliye Bakanlığına, Dâhiliye Bakanlığına gönderilen bir yazıda kısaca bu noktalara kendi ifadesiyle şöyle temas edilmiştir: “Birinci Harbin patlamasıyla talebelerimi başıma toplayarak gönüllü alay kumandanı olarak harbe iştirak ettim. Kafkas cephesinde, Bitlis’te esir düştüm. Esaretten kurtularak İstanbul’a geldim. Dârü’l-Hikmeti’l-İslâmiyeye âzâ oldum. Mütareke zamanında, istilâ kuvvetlerine karşı bütün mevcudiyetimle İstanbul’da çalıştım. Millî hükûmetin galibiyeti üzerine, yaptığım hizmetler Ankara hükûmetince takdir edilerek Van’da üniversite açmak teklifi tekrarlandı.”9
Bediüzzaman Hazretlerinin Tarihçe-i Hayatı ile “Harb-i Umumiyeye iştiraki, Rusya’daki esareti, İstanbul’da Darü’l-Hikmeti’l-İslâmiye azalığında bulunuşu, Kuva-i Milliyede İstanbul’daki hizmeti, Ankara’ya gelerek ilk Meclis-i Mebusandaki faaliyetleri”10 sabittir.
Dipnotlar:
1- http://odatv.com/hur-adam-hurriyet-savasinda-neredeydi-0701111200.html
2- a.g.link
3- Sözler (Konferans), 2013, s.1228.
4- İşârâtü’l-İ’câz, 2013, s.15.
5- Bu konuda daha geniş bilgi almak için Osmanlı Arşivi belgelerinin yayınlandığı şu esere bkz: Necmeddin Şahiner, Son Şahitler-1, Bediüzzaman Said Nursî’yi Anlatıyor, İstanbul 1993, s. 65-68.
6- http://www.risaletashih.com/index.php/ihzariye/113-ankara-da-besbucuk-ay
7- İşârâtü’l-İ’câz, 2013, s. 23.
8- Emirdağ Lâhikası-II, 2013, s. 508.
9- Şuâlar, 2013, s. 782.
10- Tarihçe-i Hayat, 2013, s. 48.