Kültür-Sanat |
KARAGÖZ’ÜN TASAVVUFî YÖNÜ SAHNELENECEK |
KUKLA ve Karagöz sanatçısı Alpay Ekler, yaklaşık 50 yıldır bir çocuk eğlencesi olarak ele alınan Karagöz’ün, aslen yetişkinlere yönelik bir oyun olduğunu belirterek, Karagöz’ün giderek toplum algısında bu tür bir değişime uğramasının, sanatçıları da çocuklara yönelik gösteriler yapmaya yönlendirdiğini kaydetti. Karagöz sanatının yalnızca bir performans sanatı olmaması, aynı zamanda edebiyat, resim ve musikî ile sıkı ilişkisinin, çok farklı bir birikim ve donanımı sanatçılarının önüne koyduğunu belirten Ekler, ‘’Günümüzdeki örneklerinde pek sık rastlayamadığımız bu bütüncül sanat yaklaşımı Karagöz’ü bugüne kadar ayakta tutan en önemli unsurdur. Öyleyse nasıl olmuştur da Karagöz hemen hemen sanatın bu temel alanlarını kucaklayan biçime ulaşmıştır?’’ diye sordu. Sanatçı Ekler, sorunun cevabının Karagöz’ün köklerinde yattığını ifade ederek, şu bilgileri verdi: ‘’Bugün kabul gören anlayış, Karagöz’ün Mısır-Memluk kökenli olduğu yönündedir. Oysa Mısır geleneğinde siyah ve ışık geçirmez olan kuklaların tersine Karagöz oyununda kullanılan tasvirler renkli resim olarak görülmektedir. Karagöz oyununun -kimi denemeler yapılmıştır ama- değiştirilemeyecek kadar mükemmel dramatik yapısının, karakterlerinin ve şeffaf tasvirlerinin ortaya çıkış tarihi ile Mısır kökenli oluşu hakkındaki tez tümüyle çelişmektedir. Karagöz, Uzakdoğu kültüründe var olan şeffaf renkli kukla geleneğinin, Orta Doğu’da İslâm’ın batınî yorumlarıyla buluşması sonucu şekillenmiştir. Bugün Karagöz sanatçılarının tümü bu sanatı Şeyh Küşteri’nin icat ettiğini kabul eder.’’
FELSEFÎ YÖNÜ DE VAR
KARAGÖZ oyununun yapısal özelliklerinin, musikî icrasının tekke müziği gibi goygoylu oluşunun, hemen hemen her oyunda ibret perdesi olarak anılmasının ve bir tasavvufî perde gazeli ile başlamasının, halk tiyatrosu olarak yaygınlaşmadan önce felsefî bir doktrin çerçevesinde geliştiğini gösterdiğini vurgulayan Ekler, ‘’Günümüzde Karagöz sanatçılarının temel esaslarda değişiklik yapmama yönündeki tutuculukları da oyunu icra ederken vazgeçmedikleri disiplinli tavırları da bu geleneğin devamıdır. Halk tiyatrosu olarak yaygınlaşan Karagöz, farklı kollarda hemen hemen her tasavvufi gelenek içinde yaşamaya, dergâh içinde kendine özgü üslûbunu koruyarak devam etmiştir’’ dedi. Ekler, yetişkinlere yönelik oyunların gündeme dahi gelmemesi, tasavvufî ya da tekke Karagöz’ü olarak adlandırabilecek biçiminin, akademik incelemelerin dışında tutulacak kadar unutulması sonucunu ortaya çıkardığını kaydetti. ‘’Tedbirini Terk eyle Takdir Hüda’nındır’’ adlı tasavvufî Karagöz oyununun, bu geleneğin varlığını gözler önüne sermek üzere seyirci karşısına çıkacağını bildiren Ekler, oyunun günümüz seyircisi düşünülerek görselleştirildiğini, aslen 28 santimetre olan tasvirlerin 50 santimetre olarak hazırlandığını söyledi. Ekler, Cemal Reşit Rey Konser Salonundaki performans için perdenin 3 misli büyütüldüğünü, perde arkasında 4 yardımcının kendisine yardaklık edeceğini belirterek, oyunun müziklerinin bir bölümünün özgün olarak Levent Çelik tarafından bestelendiğini ifade etti. Karagöz müziğinin icrasının da Levent Çelik’in yönettiği Hayal Musikî Topluluğu tarafından yapıldığını kaydeden Ekler, ‘’Bu gösteri yalnızca Karagöz’ün tasavvufî yönünü gün ışığına çıkarmıyor, Karagöz’ün bir yetişkin temaşası olduğunu ortaya koyma iddiası da var’’ diye konuştu. “Tedbirini terk eyle takdir Hüda’nındır’’ adlı performans, 3 Aralıkta CRR Konser Salonunda sahnelenecek. |
02.12.2010 |