Kültür-Sanat |
‘Sim sırma’ gelecek nesillere aktarılıyor |
GEÇMİŞİ Selçuklu dönemine kadar uzanan ‘’sim sırma’’ san'atı, Kahramanmaraş’ta açılan kurslar sayesinde hem gelecek nesillere aktarılıyor, hem de ev kadınları için umut oluyor. Bir zamanlar zengin aile kızlarının çeyizlerini süsleyen sim sırma, günümüzde ev kadınları için bir istihdam kaynağı haline geldi. Kahramanmaraş’a özgü bir el san'atı olan ve geçmişi Selçuklu dönemine kadar uzanan sim sırma, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nün açtığı kurslarla yaşatılıyor. Kurslara katılan genç kızlar ve kadınlar hem bir el san'atı öğreniyor, hem de aile bütçelerine katkıda bulunuyor. Kahramanmaraş Kültür ve Turizm Müdürü Seydi Küçükdağlı, sim sırma işlemeciliğinin son yıllarda yaygınlaştığını söyledi. Kahramanmaraş’a özgü el san'atını hem yaşatmaya hem de bu işten vatandaşların kazanç elde etmesini sağlamaya çalıştıklarını belirten Küçükdağlı, şöyle konuştu: ‘’Her yıl çeşitli fuarlara katılıyoruz. Sim sırma san'atına büyük bir ilgi var. Sim sırma ustasının da artmasıyla bu iş sektör haline geldi. Yöremize özgü bir el san'atı olan sim sırma, kadınlar için önemli bir kazanç kapısı haline geldi. Düzenlediğimiz kurslara olan katılım her yıl artıyor.’’ 24 yıldır sim sırma ustalığı yapan Nur Korkmaz ise bu san'atı annesinden öğrendiğini ve bugüne kadar yüzlerce ev kadınına eğitim verdiğini söyledi. Sim sırmanın artık Kahramanmaraş’ta sektör haline geldiğini, bu işle girişimci kadınların da ilgilendiğini ifade eden Korkmaz, şöyle konuştu: ‘’Bugün şehrimizde 10’nun üzerinde iş yeri bulunuyor. Aldığımız siparişleri ev kadınlarına iletiyoruz. Kendileri evlerinde hem ev işlerini hem de verdiğimiz siparişleri yapıyor. Gerçekten onlar için büyük bir kazanç oluyor. Hepsinin evinde tezgâh var. Sim sırma işlemeciliğini görünmeyen bir sektör olarak değerlendiriyorum. Türkiye’nin her bölgesinden sipariş alıyoruz. Yastık kılıfı ve yatak odası işlemesi en gözde ürünlerimiz arasında. Sim sırma tamamen el emeğine dayalı bir iş. Öyle ki bir yatak örtüsü ancak 5 ayda tamamlanabiliyor. Ayrıca yurt dışına aracılar vasıtasıyla da sim sırma gönderiyoruz. Özellikle Fransa ve ABD’den sipariş alıyoruz.’’ Korkmaz, sim sırma işlerken genellikle lâle ve karanfil modellerini kullandıklarını, el emeği ve göz nuruyla sim sırma işlenerek yapılan bir yatak odası takımının 4-5 bin lira arasında alıcı bulduğunu kaydetti. |
24.11.2010 |
Kırkpınar UNESCO listesinde |
UNESCO’NUN Kırkpınar Festivali’ni ‘’İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası’’ listesine kaydedilmesi kararı Edirne’de sevinçle karşılandı. Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, Kırkpınar’ın başlı başına bir ‘’kültür hadisesi’’ olduğunu ifade etti. Sedefçi, şunları kaydetti: ‘’650 yıllık geleneği olan Kırkpınar’ın her zerresinde bir kültürel öge var. Şan ve şerefle bu kültürel miras günümüze taşındı. UNESCO’dan alınan paye önemli. Deniz, kum, güneş üçlüsünden ziyade, kültürel ve tarihî ziyareti tercih eden turistler, UNESCO’nun listesini inceleyerek tatillerini yapıyorlar. Amerikalı, Japon turistlerin bir çoğu böyle. Bu listede yer almak bize gurur verir. Gelen turist sayısında ciddî artışlar olur.’’ |
24.11.2010 |
“Rum Mimarlar” sergisi |
İSTANBUL 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı direktörlüğünde, Zoğrafyan Lisesi Mezunlar Derneği tarafından hayata geçirilen “Batılılaşan İstanbul’un Rum Mimarları’’ sergisi, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde açıldı. İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekip Avdagiç, serginin açılışında, İstanbul’un dünya başkentliği iddiası için önemli bir proje olan serginin, özellikle Beyoğlu ve Kadıköy’de Rum mimarlarca inşa edilmiş olan eserler hakkında önemli bilgiler verdiğini ifade etti. Avdagiç, serginin uzun süren çalışmalar sonucunda derlenen detaylı bilgiler ışığında oluşturulduğunu dile getirerek, ‘’Sergi, İstanbul’un farklı kültürlerin harmonisinden beslenen fizikî yapısının ne gibi süreçlerde oluştuğunu ortaya koyuyor ve Avrupa Kültür Başkenti unvanını taşıdığımız bu çok özel yılda, kentimizin, dünya başkentliği iddiamızın altını bir kez daha dolduruyor’’ dedi. Fener Rum Patriği Bartholomeos da mimarlığın, bir toplumun kültür ve estetik değerlerinin somut bir ifadesi olduğunu belirterek, ‘’Mimarî, günümüz şehirlerine bir anlam ve derinlik katmaktadır. Osmanlı imparatorluğu mimarları ve kalfaları, özgün ve sentez çalışmalarıyla İstanbul’a önemli eserler hediye etmişlerdir. Özellikle Osmanlı’da Rum mimarların estetiğe, mimariye önemli katkıları olmuştur’’ diye konuştu.
SERGİ BİR ilk olma özelliği taşıyan sergide işlerine yer verilen mimarlar arasında, ‘’Saray mimarı’’ unvanını taşıyan ve Taksim’deki Aya Triada Kilisesi’ni inşa eden Vasilaki Bey ile oğlu Yanko Bey gibi önemli ve çok üst mevkilere kadar yükselmiş mimarların yanı sıra, Heybeliada Ruhban Okulu’nun mimarı Perikles Fortiadis, Özel Fener Rum Lisesi’nin mimarı Kostantinos Dimadis ve bugün Pera Müzesi olarak kullanılan Bristol Oteli’nin mimarı Manoussos gibi isimler yer alıyor. |
24.11.2010 |
PTT’den özel tarih damgası |
PTT Genel Müdürlüğü, ‘’Deniz Teknolojilerinde İnovasyon ve Deniz Ulaştırmasının Geleceği Kongresi’’ dolayısıyla özel tarih damgası kullandıracak. PTT Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamaya göre, kongre dolayısıyla, 24-26 Kasım tarihleri arasında, ‘’Deniz Teknolojilerinde İnovasyon ve Deniz Ulaştırmasının Geleceği Kongresi İTÜDF-GEMİMO 24/26.11.2010 İSTANBUL’’ ibareli özel tarih damgası kullandırılacak. Kayıtlı abonelerin ve meraklıların özel tarih damgası istekleri, ‘’İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa Kampüsü Süleyman Demirel Kültür Merkezi Maslak İstanbul’’ adresinde 09.00-15.30 saatleri arasında yerine getirilecek. |
24.11.2010 |
Diyarbakır ile Konya arasında yazma eser kardeşliği |
DİYARBAKIR Ziya Gökalp Yazma Eserler Kütüphanesi’nden getirilen yaklaşık 6 bin yazma ve matbu eser, Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde restore ediliyor. Dört ay sürecek titiz çalışmanın ardından bakım ve onarımı tamamlanacak koleksiyonun dijital kopyaları çıkarılacak. Kitaplar, Diyarbakır’da modernize edilecek korunaklı kütüphaneye geri gönderilecek. Birçok alanda Doğu ve Güneydoğu şehirleriyle kurulan köprülere yazma eser kardeşliği de eklendi. Diyarbakır Ziya Gökalp Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunan 4 bin 126 matbu eser ile bin 984 nadir el yazması kitap, Konya’ya getirildi. Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bakıma alınan koleksiyonun restorasyonuna başlandı. Eserlerin tamamının fikro-filmleri çekildi. Kütüphanenin uzmanları bir yandan da eserlerin dünya standartlarında, yüksek çözünürlükte dijital kopyalarını çıkarmaya başladı. 2 tane çok önemli müteferrika baskının yer aldığı koleksiyonda özellikle Selçuklu ve Memluk dönemine ait kitaplar bulunuyor. Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Müdürü Bekir Şahin, Diyarbakır’dan getirilen matbu ve yazma kitapların Selçuklu ve Memluk dönemini yansıtan önemli eserler olduğunu belirtti. Koleksiyon içinde bakım ve onarım gerektirenleri hemen restorasyona aldıklarını dile getiren Şahin, eserlerin tamamının dijital kopyalarının çıkarılacağını ve araştırmacıların hizmetine sunulacağını ifade etti. Mart ayına kadar kitapların restorasyonunun tamamlanacağını bildiren Şahin, “Getirdiğimiz tüm eserleri önümüzdeki yılın Mart ayında geri teslim edeceğiz. Bu kitaplar, Diyarbakır’da doğal afetlere ve yangınlara karşı korunaklı şekilde modernize edilecek kütüphanede korunacak” dedi. Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde yaklaşık 150 bin yazma eser ve bunların dijital kopyaları bulunuyor. Kütüphanenin imzaladığı protokoller çerçevesinde Konya’ya getirilen eserlerle adeta 40 ülkenin hafızası bu kütüphanede korunuyor. |
24.11.2010 |