Kültür-Sanat

Şeb-i Arus insana yeni bir bakış açısı kazandırıyor

MEVLÂNÂ’NIN 737. Vuslat Yıl Dönümü Uluslararası Etkinlikleri kapsamındaki Şeb-i Arus Törenleri için 229 liradan başlayan fiyatlarla Konya’ya tur düzenliniyor. ETStur Kültür Turları Müdürü Serdar Eşmeli, tüm dünyayı etkileyen felsefesi ile çağların ötesine seslenen Mevlânâ’nın hatırasının yaşatıldığı ve mirasının yeni kuşaklara tanıtıldığı Şeb-i Arus törenlerinin her yıl daha da artan bir coşkuyla gerçekleştirildiğini söyledi.

Mevlânâ’nın sözleri, hayatı ve felsefesiyle bütün dünyayı derinden etkilemiş büyük bir düşünür olduğunu vurgulayan Eşmeli, ‘’Mevlânâ’nın Vuslat Yıl Dönümü Etkinlikleri bu büyük insanın mirasıyla tanışmak için bize güzel bir fırsat sunuyor. Herkese hayatlarında en az bir kez bu güzel deneyimi yaşamalarını öneriyorum. Bu yıl sadece yurt dışından 5 bini aşkın kişinin Mevlânâ’nın çağrısına uyup Konya’ya gelmesi bekleniyor. Biz de ETStur olarak düzenleyeceğimiz turlarla 600’ü aşkın misafirimize, Şeb-i Arus’un insana yeni bir bakış açısı kazandıran güzelliklerini yaşatmayı hedefliyoruz” dedi. Şeb-i Arus turlarının 229 liradan başladığını ifade eden Eşmeli, şunları kaydetti:

‘’Bir gece yarım pansiyon otel konaklaması içeren turlara, Şeb-i Arus tören bileti de dahil. Tur kapsamında Konya’da ilk olarak, Selçuklu ve Osmanlı çinilerinin görülebileceği Karatay Müzesi gezilecek. Daha sonra Selçuklu dönemi mimarisinin en güzel örneklerinden İnce Minare ziyaret edilecek. Üçüncü olarak Mevlânâ Müzesi ve Alaaddin Camii gezilecek. Akşam birlikte Şeb-i Arus töreni izlenecek. Ertesi gün, önce Meram’da Tavus Baba Türbesi, ardından Akşehir’de, Türklerin yetiştirdiği en büyük mizah ustası Nasrettin Hoca’nın Türbesi ziyaret edilecek. Yine Kütahya’da çini işlemeciliğinin özelliklerinin aktarılacağı bir çini atölyesi de tur kapsamında gezilecek.’’

Şeb-i Arus nedir?

Şeb-i Arus’un lügat mânâsı düğün gecesi demektir. Mevlânâ Celâleddin-i Rumî kendi ölümüne, Rabbine duyduğu sevgiden dolayı mahbuba kavuşma yani düğün gecesi demiştir.

Bediüzzaman Hazretleri de, ölümü, başta Cenâb-ı Hak ve Peygamber Efendimiz (asm) olmak üzere “bütün mahbuplara bir kavuşma” olarak görür.

18.11.2010

Ressam Karadağ: Mevlânâ, bir mücevher

RESSAM Gülcan Karadağ’ın, semazenlerin dünyasını anlattığı “Sufi” adlı sergi, Cemal Reşit Rey (CRR) Sergi Salonu’nda sanatseverlerin ziyaretini bekliyor.

Karadağ, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümünden 1982 yılında mezun olduğunu, bugüne kadar yurt içi ve yurt dışında 22 kişisel, 6 da karma sergi açtığını belirtti. 1982’den öncesi başlayan bir tasavvuf merakının bulunduğunu ifade eden Karadağ, ‘’Bu inanç, araştırmalarım esnasında süre gelen bir çalışmaydı. Sema yapan insanları çok seyrettik. Kendi topraklarımızda Mevlânâ gibi bir mücevheri barındırmış olmaktan dolayı gurur duyuyoruz. Tablolarımda, sufizim ve Mevlevilik ile ilgili araştırmalarım sonucunda, sema esnasındaki insanların ruh halini yansıtmaya çalıştım. Klâsik bir Mevlânâ sergisi değil. Buna, daha çok ruha inen, içindeki o yolculuğu anlatmaya çalışan bir sergi olarak bakmak lâzım. Semazenlerin yükselişlerini ve mum halinde başlayıp tekrar mum halinde bitişlerini, yaşadıkları geçişleri renklerle vurgulamaya çalıştım’’ diye konuştu.

Sergide 24 eserin bulunduğunu ve tamamen hayal gücünde oluşturduğu bir şekli resmettiğini kaydeden Gülcan Karadağ, şunları söyledi: ‘’Bu benim girip çıktığım bir yolculuk. Bu durağa arada sırada uğruyorum. Mevlânâ ile ilgili ilk yaptığım resimler 1990 yılına dayanıyor. Ama son 5 yılda daha yoğunlaştım, Mevlânâ ile ilgili daha çok araştırma yaptım. Bu sergi, 20 yıllık bir çalışmanın sonucunda oluştu. Bir düşünceyi san'atla anlatmak çok doğru ve olağan bir şey. Semazenlerin gerçekten hakikati bulmaya yönelik yolculuklarındaki geçirdikleri aşamayı, insanlar üzerinde bıraktığı etkiyi resmetmeye çalıştım. Sergiyi ziyaret edenler tasavvufun ya da sufizmin renkli dünyasına bakma, görme, o ısıyı ve sevgiyi hissetme şansına sahip olacaklar. Çünkü, sufizm sevgidir. Güzel insan olmayı anlatan bir sistemler bütünü. Dolayısıyla o güzelliği benim renklerimle görecekler.’’ Ressam Karadağ, son zamanlarda insanlarda bir arayışın “esasta ne olduğunu bilme” gibi bir özlemin ortaya çıktığını, bu sebeple tasavvufa doğru yöneldiğini sözlerine ekledi. Sergi, 21 Kasıma kadar gezilebilir.

18.11.2010

“Türk İcatları” Avrupa basınında yayımlandı

TÜBİTAK’IN ortağı olduğu “Relate” projesi kapsamında Türkiye’deki araştırma laboratuvarlarını ziyaret eden Avrupalı bilim muhabirleri, yazdıkları bilim haberleriyle Türk icatlarının Avrupa basınında yayımlanmasını sağladı.

Bilkent Üniversitesi, Research Labs for Teaching Journalists (RELATE) projesi kapsamında Avrupa’nın farklı ülkelerinden gelen gazeteci ve gazetecilik öğrencileri, çeşitli sürelerle geldikleri Türkiye’deki araştırma laboratuvarlarında yürütülen önemli bilim projelerini yerinde izledi. Daha sonra ülkelerine dönen gazeteciler, Türk bilim haberlerinin kendi ülkelerindeki medya kuruluşlarında yayımlanmasını sağladılar.

Avrupa’da pilot proje olarak kabul edilen ve şimdiye kadar pek çok başarılı haber yapılmasına imkân sağlayan RELATE projesi, TÜBİTAK Bilim ve Toplum Dairesi aracılığı ile Türkiye’deki araştırma laboratuvarlarını Avrupa’ya tanıtırken, bilim insanlarına da ‘’bilim iletişimi’’ konusunda kendilerini geliştirme fırsatı sunuyor.

18.11.2010

600 yıllık oyun geleneğini sürdürüyorlar

MANİSA’NIN Yuntdağı bölgesindeki köylerde ‘’arı, terzi, düdük, sınır taşı, fes taşıma’’ gibi geçmişi 600 yıl öncesine dayanan oyunlar yeni nesillere aktarılıyor.

Bu sayede gençlerin kötü alışkanlıklar edinmesinin önüne geçilmeye çalışılıyor. Yuntdağı bölgesindeki Siyekli Köyü Muhtarı Bekir Gürcan, 250 haneli ve 800 nüfuslu köyde, 600 yıldan beri oynanan oyunların bulunduğunu belirtti. Asırlardan bu yana nesilden nesile aktarılan geleneklerle, ‘’arı, terzi, düdük, sınır taşı, hacı, fotoğraf çekme ve fes taşıma’’ isimli oyunları gençlere öğrettiklerini kaydeden Gürcan, şunları söyledi:

‘’Köyümüzün 600 yıllık geçmişi var. Osmanlı döneminden beri köyümüzde gençlerin gittiği ‘Gençler Odası’ adı verilen bir toplanma yerimiz var. Köy kurulduğundan bu yana bu odanın hep var olduğu ve köydeki bütün gençlerin burada toplandığı anlatılır. Gençlerimiz köyün kahvesi yerine burada çeşitli oyunlar ile vakitlerini geçirirler. Köyde yaşayan bütün erkekler bu oyunlarından oynamıştır. Ayrıca köyün büyükleri sık sık bu mekânda gençlerle biraraya gelerek, verdikleri eğitimlerle büyüklere saygıyı, küçüklere sevgiyi de öğretirler.’’ Köydeki gençlerin bu gelenek sayesinde hem kültürlerini yaşadığını hem de kötü alışkanlıklar edinmediğini vurgulayan Gürcan, ‘’Bu sayede hiçbiri kahvehaneye gitmiyor. Başta sigara olmak üzere kötü alışkanlıklar edinmiyor’’ dedi.

Yuntdağlılar Sosyal Yardımlaşma Dayanışma Kültür ve Turizm Derneği (Yunt-Der) Başkanı Mustafa Uyumaz ise bölgede bulunan 61 köy ve 2 beldede uzun yıllardan bu yana devam eden oyunların önemli bir gelenek ve kültür hazinesi olduğunu söyledi. Dernek olarak söz konusu oyunların yaşatılması için çeşitli faaliyetler düzenlediklerini de aktaran Uyumaz, derneğin Onursal Başkanı’nın da Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç dolduğunu bildirdi.

18.11.2010

Korsan kitap operasyonu

İZMİR’İN Çeşme ilçesinde, iki iş yerinde 442 adet bandrolsüz kitap ele geçirildi. İki kitapçı hakkında ‘korsan kitap satmak’ suçundan işlem yapıldı.

Kurban Bayramı tatilini Çeşme’de geçirecek tatilcilere satmak üzere çok miktarda korsan kitap temin edildiği bilgisi üzerine Güvenlik Şube Müdürlüğü ekipleri harekete geçti. Korsan yayınla mücadele kapsamında denetimlerini sürdüren ekipler, kitap satışı yapılan H. İ. S. ve G. K.’ye ait iş yerlerinde 442 adet korsan kitap buldu. İş yeri sahibi olan 2 kişi hakkında birçok kez ‘’korsan kitap satmak’’ suçundan işlem yapıldığı belirtildi. H. İ. S. ve G. K. ile kitapları ilçeye getiren M. Y. ve İ. Y. ifadeleri alındıktan sonra savcılık talimatıyla serbest bırakıldı.

18.11.2010

Türkiye’nin üç geleneği daha UNESCO’nun listesinde

TÜRKİYE’NİN üç geleneği daha, UNESCO’nun dünya kültür mirası listesinde yer aldı. UNESCO, “Kırkpınar Festivali”, “Geleneksel Sohbet Toplantıları” ve “Semah Alevi-Bektaşi Geleneği” geleneklerini “İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası” listesine kaydedilmesine karar verdi.

Konuya ilişkin karar, UNESCO Somut Olmayan Mirasın Korunması Komitesinin bugün Nairobi’de yapılan toplantısında alındı. Komite, Türkiye’den Kültür ve Turizm Bakanlığınca önerilen üç dosyayı inceledikten sonra, bunları “İnsanlığın Somut Olmayan Kültür Mirası” listesine kaydedilmeye değer buldu. Komite, 47 ülkenin dosyasını da inceliyor. Toplantıda Türkiye’yi UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Öcal Oğuz başkanlığında bir heyet temsil ediyor. Listeye geçen yıllarda da, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın önerisiyle Türkiye’den Karagöz, Mevlevi Sema Ayini, Aşıklık Geleneği ve Meddahlık-Ortaoyunu Geleneği dahil edilmişti. Ayrıca, Nevruz geleneği de Türkiye’nin de dahil olduğu Türk Cumhuriyetleri ve İran’ın ortak dosyası olarak kabul edilmişti. UNESCO’nun Somut Olmayan Mirasın Korunması Sözleşmesi, bu listeye giren geleneklerin tesbiti ve korunmasını öngörüyor.

18.11.2010

Nasreddin Hoca Türbesi ziyaretçi akınına uğradı

HAZIR cevaplılığı ve fıkralarıyla ünlü Nasreddin Hoca’nın Konya’nın Akşehir ilçesinde bulunan türbesi bu bayramda da ziyaretçi akınına uğradı.

Akşehir’den ve şehir dışından gelen ziyaretçiler ney dinletisi ile karşılandı. Türbede duâlar eden ziyaretçiler burada yapılan toplu duâlara da ‘Âmin’ dedi. Akşehirli emekli öğretmen Yusuf Ekici (55) bayram günlerinde eşi ve çocuklarıyla kabir ziyareti yaptıklarını ve daha sonra Nasreddin Hoca’nın kabri başına gelerek ona da duâ ettiklerini söyledi. Ekici, Nasredin Hoca’nın Akşehir’de yaşamış olmasının kendileri için bir onur olduğunu ve böyle büyük mânevî değerlere sahip çıkılması gerektiğini kaydetti.

18.11.2010