18 Kasım 2010 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Gün Gün Tarih
Dergilerimiz

Lahika

Âyet-i Kerime Meâli

Onların (kurbanların) ne etleri, ne de kanları Allah'a ulaşacak değildir; Allah'a ulaşacak olan, ancak sizin takvanızdır. Allah onları sizin emrinize verdi ki, size doğru yolu göstermesine karşı siz de Allah'ın büyüklüğünü ilân edin.

Hac Sûresi: 37

18.11.2010


Bayram sevincini şükre çevirmeli

Bayramlarda gaflet istilâ edip gayr-ı meşrû daireye sapmamak için, rivâyetlerde, zikrullaha ve şükre çok azîm tergîbât vardır. Tâ ki, bayramlarda o sevinç ve sürur nimetlerini şükre çevirip, o nimeti idâme ve ziyadeleştirsin.

Nev-î beşerin ağlanacak gülmelerine, endişe-i istikbal ve âkıbetbînlik adesesiyle, gayet şâşaalı bir gece bayramında, hapishane penceresinden bakarken, nazar-ı hayâlime inkişaf eden bir vaziyeti beyan ediyorum. Sinemada, eski zamanda mezaristanda yatanların vaziyet-i hayatiyeleri göründüğü gibi, yakın bir istikbalde mezaristan ehli olanların müteharrik cenazelerini görmüş gibi oldum. O gülenlere ağladım. Birden bir tevahhuş, bir acımak hissi geldi. Aklıma döndüm, hakikatten sordum: “Bu hayâl nedir?” Hakikat dedi ki:

Elli sene sonra, bu kemâl-i neşe ile gülen ve eğlenen zavallılardan elliden beşi, beli bükülmüş, yetmiş yaşlı ihtiyarlar gibi; kırk beşi, mezaristanda çürümüş bulunacaklar. O güzel simalar, o neşeli gülmeler, zıtlarına inkılâp etmiş olacaklar. “Gelmesi muhakkak olan herşey, yakındır” (Hadis-i Şerif) kaidesiyle, madem yakında gelecek şeylerin gelmiş gibi görülmesi bir derece hakikattir; elbette gördüğün hayâl değildir.

Madem dünyanın gafletkârâne gülmeleri, böyle ağlanacak acı hallerin perdesidir ve muvakkat ve zevâle mâruzdur. Elbette bîçâre insanların ebedperest kalbini ve aşk-ı bekâya meftun olan ruhunu güldürecek, sevindirecek, meşrû dairesinde ve müteşekkirâne, huzurkârâne, gafletsiz, mâsumâne eğlencelerdir ve sevap cihetiyle bâkî kalan sevinçlerdir. Bunun içindir ki, bayramlarda gaflet istilâ edip gayr-ı meşrû daireye sapmamak için, rivâyetlerde, zikrullaha ve şükre çok azîm tergîbât vardır. Tâ ki, bayramlarda o sevinç ve sürur nimetlerini şükre çevirip, o nimeti idâme ve ziyadeleştirsin. Çünkü şükür nimeti ziyadeleştirir, gaflet ise kaçırır.

Lem’alar, 28. Lem’a, 10. Nükte

LÜGATÇE

nev-î beşer: İnsanoğlu, insanlık âlemi.

endişe-i istikbal: Gelecek endişesi.

âkıbetbîn: İleri görüşlü. Sonunu önceden gören.

adese: 1. Mercek. 2. (Mec.) Bakış açısı.

inkişaf: Açılma, keşfolma.

müteharrik: Hareket eden, hareketli.

tevahhuş: Yalnızlaşma, vahşileşme, yabancılaşma.

kemâl-i neşe: Tam bir neş’e.

gafletkârâne: Gafletli bir biçimde.

muvakkat: Geçici.

zevâl: Son bulma.

ebedperest: Sonsuzluğa bağlı olan.

aşk-ı bekâ: Sonsuzluk aşkı.

müteşekkirâne: Müteşekkir olarak, teşekkürle, iyilik bilirlikle.

huzurkârâne: Gönül rahatlığıyla.

zikrullah: Allah’ı zikretme, anma, hatırlama.

sürur: Sevinç.

idâme: Devam ettirme.

tergîbât: Teşvikler, isteklendirmeler, rağbet vermeler.

18.11.2010

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Son Dakika Haberleri

Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.